Welcome to the Temple of Zeus's Official Forums!

Welcome to the official forums for the Temple of Zeus. Please consider registering an account to join our community.

Birkaç tane soru

Frederick

New member
Joined
Jan 19, 2023
Messages
38
Bildiğiniz gibi islam öncesi araplar politeist bir inanca sahipti ve baştanrı Allah ya da Hubaal ın yahudi tanrısı yahve ile bir ilgisi yoktu islamla beraber bunu nasıl yahveye bağladılar bu ilk sorumdu

İkinci sorum ise Şeytan ın adının buradan da kademeli olarak silinmesi ile ilgili bildiğiniz gibi önce Şeytan demeyi bıraktık Satanas daha makul göründü daha sonra ondan da vazgeçildi Satya dendi en son komple terkedilip Zeus denilmeye başlandı iyi güzel de Hubal'e yapılan ın burada Zeus için yapılmadığını ben nereden bilebilirim burası temple of zeus olduğundan beri yahudilere karşı olan radikal tutum da bir kenara bırakıldığını görüyorum özetle şunu soruyorum yahudilerin buraya da sızıp burayı da yozlaştırmadığına nasıl emin olabilirim

Bir diğer sorum ise burası joy of satan iken herşey daha netti Dünyada bir savaş oldu bunun sonucu olarak Tanrılarımız kaybetti ve geçici olarak geri çekilmek durumunda kaldı bunun sonucu olarak meydanı boş bulan birtakım kötü niyetli çöl insanları da gidip kötü varlıklarla anlaşma yapıp yükseldiler ancak Temple of zeus olduğundan sonra bu açıklama da geride kaldı Zeus nihai tanrının bu boyuttaki yansıması gibi anlatıldı hal böyleyken tanrılar nasıl reptilianlara kaybedebilir. Yani eskiden Tanrılar sınırlı güçle anlatılırken sonradan sınırsız güçlü varlıklar şeklinde anlatılıyor o nedenle bu durumu anlayamıyorum

Son sorum ise Zeus ve Enlil Baalzebul Poseidon ve Enki Şeytan diye biliyordum ancak Zeus Şeytan ise mitolojilerdeki diğer eşi poseidon ve enki tam olarak ne oluyor

Cevaplarsanız çok sevinirim herkese esenlikler
 
1. Yahudiler, antik dinlerden unsurları çalıp yozlaştırarak bu programlamaları yaptıkları için, Arap kavminden çıkan İslam ölüm programı da aynı şekilde oluşturulmuştur. Ruhumuza tanıdık gelen sembollerin çalınıp bozulmasının yanı sıra hem kan dökerek hem de ruhaniyeti tekelleştirerek insanlık üzerinde kontrol sağlamış ve insanları bu programa bağlamışlardır. İslam’ın tanrısı Allah ile Arap kavminin Tanrısı Hubal aynı değildir.

2. "Şeytan" adının silinmesi gibi bir durum söz konusu değildir. "SAT" kökünden gelen ve "Ebedî Gerçek" anlamına gelen bu isim ve türevleri bizler için hâlâ kutsaldır ve kullanılmaktadır. Nitekim son çıkan Zeus’un Büyük Ritüeli’nde de Zeus’a atılan iftiralar ifşa edilmiştir. Zeus’un Tapınağı kurulduğundan bu yana, Şeytan’ın ve Daemonların özünde Antik Pagan Tanrıları olduğu; bugün onları tanıma şeklimizin ise düşmanın iftiralarından kaynaklandığı belirtilmiştir. Dilerseniz düşmanın Tanrılarımıza hakaret ve aşağılama amacıyla ürettiği Goetia’yı kullanmaya devam edebilir, Tanrılarımızı onlardan öğrenmeye çalışabilirsiniz. Ancak bizler düşmanın bağlamından çıkıyor ve Tanrıları atalarımızın tanıdığı gibi, en saf ve gerçek hâlleriyle tanımaya çalışıyoruz.

3. Antik zamanlarda yaşanan savaş hakkında birçok şey belirsiz ve muğlaktır. Öyle ki antik medeniyetler bile kendileri için bile "antik" sayılan bir hikâyeyi aktarmaktadır. Bu nedenle zamanla birçok şeyin kaybolmuş veya değişmiş olmasını varsaymak yanlış olmayacaktır. Üstelik olayların sanıldığı gibi olduğunu da düşünmüyorum. Örneğin bu savaşta savaşanların Tanrılar değil, insanlığın kendisi olması mümkündür; zira çok eski zamanlarda teknolojinin günümüzden çok daha ileri bir seviyede olduğu açıklanmıştır. Bunların ilerleyen süreçte daha açık bir şekilde ortaya konacağına eminim.

Daha fazlası için bu konudaki yanıtlarımı inceleyebilirsiniz. Her şey fazlasıyla netleşecektir.

4. Yahudiler hakkında herhangi bir görüş değişmiş değildir. Antik dinleri yozlaştırıp ruhani bilgileri yok eden, İslam ve Hristiyanlık gibi barbar ölüm programlarını yaratarak insanlığı Tanrılardan ve kendi gerçek potansiyelinden uzaklaştıranlar yine onlardır. Günümüzde yaşanan birçok kötülüğün temelinde de Yahudiler vardır. Bunu geçmişte de söyledik, gelecekte de söylemeye devam edeceğiz. Onların düşüşü kaçınılmazdır ve yakındır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki her gönderide bu konudan söz etmememiz bir görüş değişikliğine işaret etmez. Yalnızca düşmana fazla odaklanmamak gerekir. Onların verdikleri zararlardan bahsetmek mümkün olsa da asıl görevimiz Tanrıları tanımak, kendimizi geliştirmek ve büyümektir. Aksi takdirde, düşman karşısında yalnızca söylenmekten öte ne yapabileceğinizi sanıyorsunuz?

5. Mitolojiler böyle işlemez, yani onları düz bir mantıkla ele alamazsınız. Bu konuda Yüksek Rahip Hooded Cobra’nın şu vaazını okuyabilirsiniz.
 
1. Yahudiler, antik dinlerden unsurları çalıp yozlaştırarak bu programlamaları yaptıkları için, Arap kavminden çıkan İslam ölüm programı da aynı şekilde oluşturulmuştur. Ruhumuza tanıdık gelen sembollerin çalınıp bozulmasının yanı sıra hem kan dökerek hem de ruhaniyeti tekelleştirerek insanlık üzerinde kontrol sağlamış ve insanları bu programa bağlamışlardır. İslam’ın tanrısı Allah ile Arap kavminin Tanrısı Hubal aynı değildir.

2. "Şeytan" adının silinmesi gibi bir durum söz konusu değildir. "SAT" kökünden gelen ve "Ebedî Gerçek" anlamına gelen bu isim ve türevleri bizler için hâlâ kutsaldır ve kullanılmaktadır. Nitekim son çıkan Zeus’un Büyük Ritüeli’nde de Zeus’a atılan iftiralar ifşa edilmiştir. Zeus’un Tapınağı kurulduğundan bu yana, Şeytan’ın ve Daemonların özünde Antik Pagan Tanrıları olduğu; bugün onları tanıma şeklimizin ise düşmanın iftiralarından kaynaklandığı belirtilmiştir. Dilerseniz düşmanın Tanrılarımıza hakaret ve aşağılama amacıyla ürettiği Goetia’yı kullanmaya devam edebilir, Tanrılarımızı onlardan öğrenmeye çalışabilirsiniz. Ancak bizler düşmanın bağlamından çıkıyor ve Tanrıları atalarımızın tanıdığı gibi, en saf ve gerçek hâlleriyle tanımaya çalışıyoruz.

3. Antik zamanlarda yaşanan savaş hakkında birçok şey belirsiz ve muğlaktır. Öyle ki antik medeniyetler bile kendileri için bile "antik" sayılan bir hikâyeyi aktarmaktadır. Bu nedenle zamanla birçok şeyin kaybolmuş veya değişmiş olmasını varsaymak yanlış olmayacaktır. Üstelik olayların sanıldığı gibi olduğunu da düşünmüyorum. Örneğin bu savaşta savaşanların Tanrılar değil, insanlığın kendisi olması mümkündür; zira çok eski zamanlarda teknolojinin günümüzden çok daha ileri bir seviyede olduğu açıklanmıştır. Bunların ilerleyen süreçte daha açık bir şekilde ortaya konacağına eminim.

Daha fazlası için bu konudaki yanıtlarımı inceleyebilirsiniz. Her şey fazlasıyla netleşecektir.

4. Yahudiler hakkında herhangi bir görüş değişmiş değildir. Antik dinleri yozlaştırıp ruhani bilgileri yok eden, İslam ve Hristiyanlık gibi barbar ölüm programlarını yaratarak insanlığı Tanrılardan ve kendi gerçek potansiyelinden uzaklaştıranlar yine onlardır. Günümüzde yaşanan birçok kötülüğün temelinde de Yahudiler vardır. Bunu geçmişte de söyledik, gelecekte de söylemeye devam edeceğiz. Onların düşüşü kaçınılmazdır ve yakındır. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki her gönderide bu konudan söz etmememiz bir görüş değişikliğine işaret etmez. Yalnızca düşmana fazla odaklanmamak gerekir. Onların verdikleri zararlardan bahsetmek mümkün olsa da asıl görevimiz Tanrıları tanımak, kendimizi geliştirmek ve büyümektir. Aksi takdirde, düşman karşısında yalnızca söylenmekten öte ne yapabileceğinizi sanıyorsunuz?

5. Mitolojiler böyle işlemez, yani onları düz bir mantıkla ele alamazsınız. Bu konuda Yüksek Rahip Hooded Cobra’nın şu vaazını okuyabilirsiniz.
kardesimizin rahatsizlik duydugu konulardan bagimsiz olarak benim de son zamanlarda aklimi karistiran bir durum var. tanrilarimizi son zamanlarda biraz daha farkli yorumladigimizi dusunuyorum. (eger haksiz oldugumu dusunuyorsaniz lutfen bana bunun dogrusunu anlatin dostlarim.) mitolojilerde olsun kabul ettigimiz farkli kulturlerde olsun tanrilar her zaman bu dogru bir tabirse 'elini kirletmekten cekinmeyen' ve nispeten insanlarin, kulturlerin etik kurallarini cok da umursamayan varliklardi. mitolojide bunlari okuyoruz, ki bu benim okudugum bolumun ta kendisi ve acikcasi arada bir celiski goruyorum. cinsellik konusu olsun intikam, gerekirse siddet ve kara buyu konusu olsun yumusuyoruz sanki. tanrilar mitlerde hep birbiriyle atisan ve bazi zamanlar hatalar yapabilen varliklardi, hatta leydi afrodit ve ares miti bir ornek sayilabilir. ve bu durumlarda lordumuz zeus onlari hizaya sokardi. cogunlukla sembolik bunlar evet, ama hep dendigi kadar sembolik olabilir mi? dionysos ve pan seks partileri yapardi, tanri ve tanricalar cinsellige duskunlukleriyle bilinirdi ancak etiklerde simdi asiriya kacilmamali, dengeli olunmali yaziyor. tanrilarimizin huylari ve mizaclari sanki litfen beni affedin ama hristiyanlarin tanrisina benzetiliyor gunden gune. tanrilarin bizlerin dostu oldugunu unutup sanki onlarla aramiza buyuk bir mesafe koyuyoruz. lord hermesle her iletisim kurdugumda kendisi burada anlatilan tanri figurlerinin aksine cok daha sakaci, sarkastik ve dost canlisi. (dost canlisindan kastim benimle bir arkadas gibi konusuyor olmasi.) mesela leydi afroditle cok derin bir bagim olduguna inaniyorum ve bazi zamanlar ona olan ibadetlerimi aksattigimda adeta 'nazli' bir sekilde cevap veriyor bana bazen, elbette bunlar birer saka. ancak forumda hep ulasilmaz varliklar olarak gosteriliyorlar sanki. surada deniyor bakin gibi direkt gösteremem bunu ama okudukca bunu cok hissediyorum icten ice.

(saygisizlik yaptigimi dusunmeyin, tanrilara besledigim sevginin postlarima bakinca zaten fark edildigini dusunuyorum. ben yalnizca aklimi karistiran konulari soruyorum. yanlis dusunuyor olabilirim, yanlis anlamis da olabilirim.)
 
kardesimizin rahatsizlik duydugu konulardan bagimsiz olarak benim de son zamanlarda aklimi karistiran bir durum var. tanrilarimizi son zamanlarda biraz daha farkli yorumladigimizi dusunuyorum. (eger haksiz oldugumu dusunuyorsaniz lutfen bana bunun dogrusunu anlatin dostlarim.) mitolojilerde olsun kabul ettigimiz farkli kulturlerde olsun tanrilar her zaman bu dogru bir tabirse 'elini kirletmekten cekinmeyen' ve nispeten insanlarin, kulturlerin etik kurallarini cok da umursamayan varliklardi. mitolojide bunlari okuyoruz, ki bu benim okudugum bolumun ta kendisi ve acikcasi arada bir celiski goruyorum. cinsellik konusu olsun intikam, gerekirse siddet ve kara buyu konusu olsun yumusuyoruz sanki. tanrilar mitlerde hep birbiriyle atisan ve bazi zamanlar hatalar yapabilen varliklardi, hatta leydi afrodit ve ares miti bir ornek sayilabilir. ve bu durumlarda lordumuz zeus onlari hizaya sokardi. cogunlukla sembolik bunlar evet, ama hep dendigi kadar sembolik olabilir mi? dionysos ve pan seks partileri yapardi, tanri ve tanricalar cinsellige duskunlukleriyle bilinirdi ancak etiklerde simdi asiriya kacilmamali, dengeli olunmali yaziyor. tanrilarimizin huylari ve mizaclari sanki litfen beni affedin ama hristiyanlarin tanrisina benzetiliyor gunden gune. tanrilarin bizlerin dostu oldugunu unutup sanki onlarla aramiza buyuk bir mesafe koyuyoruz. lord hermesle her iletisim kurdugumda kendisi burada anlatilan tanri figurlerinin aksine cok daha sakaci, sarkastik ve dost canlisi. (dost canlisindan kastim benimle bir arkadas gibi konusuyor olmasi.) mesela leydi afroditle cok derin bir bagim olduguna inaniyorum ve bazi zamanlar ona olan ibadetlerimi aksattigimda adeta 'nazli' bir sekilde cevap veriyor bana bazen, elbette bunlar birer saka. ancak forumda hep ulasilmaz varliklar olarak gosteriliyorlar sanki. surada deniyor bakin gibi direkt gösteremem bunu ama okudukca bunu cok hissediyorum icten ice.

(saygisizlik yaptigimi dusunmeyin, tanrilara besledigim sevginin postlarima bakinca zaten fark edildigini dusunuyorum. ben yalnizca aklimi karistiran konulari soruyorum. yanlis dusunuyor olabilirim, yanlis anlamis da olabilirim.)
Her şeyin ölçüsü insan değildir; siz bir insan olduğunuz ve çevrenizdeki her şeyi kendi insani ölçünüzle değerlendirdiğiniz için bu tür yanılsamalara düşmeniz son derece doğaldır. Tanrıları tanımaya ve onlarla ilişki kurmaya çalışırken de insanlar arasında kurduğumuz bağları örnek alır, onlara benzer şekilde hareket etmeye ve empati kurmaya çalışırız. Ancak bu yaklaşım, yalnızca insan algısının sınırlılığından kaynaklanan bir yanılgıdır.

Tanrılar, evrene düzen getiren ve onun devamlılığını sağlayan mükemmel varlıklardır. Hata yapmaları mümkün değildir; çünkü bulundukları düzeyde, bizimkinden çok daha geniş bir anlayış ve kavrayışa sahiplerdir. İnsanların sahip olduğu düşük ve kontrolsüz duygu, düşünce ve dürtüler onlarda bulunmaz; bu nedenle birbirleriyle tartışmaz veya kavga etmez, herhangi bir duyguyu aşırı ve kontrolsüz biçimde yaşamazlar.

Mitolojiler, gerçekliği insanlara aktarırken semboller ve hikâyeler aracılığıyla anlatır. Örneğin Zeus, mitolojilerde “çapkın” olarak resmedilir ve birçok çocuk sahibi olur; ancak bu anlatımların özü, evreni şekillendirmek ve belirli konseptlere “baba” olmakla ilgilidir. Gerçekte Zeus’un çapkınlık gibi insani davranışlar göstermesi söz konusu değildir.

Sokrates, tam da bu nedenle Homeros’a eleştirel bir yaklaşım benimsemiştir. Homeros, “ulusal şair” olarak bir eğitmen rolü üstlense de, halk onun anlatılarındaki derin alegorileri kavrayabilecek düzeyde olmadığı için bu eserleri yalnızca yüzeysel bir şekilde değerlendirmiştir.

Yapmanız gereken, fikir yoksunu halk gibi düşük bir algı seviyesinde kalarak Tanrıları bu seviyeye indirgemek değil; yükselmek ve onları saf hâlleriyle, olması gerektiği gibi tanımaktır. Homeros’un anlatılarını yüzeysel bir eğlence aracı olarak görmek yerine, derin alegorilerini kavrayarak kendinizi geliştirmektir.

Tanrıların elbette farklı kişilikleri vardır ve onlarla samimiyetiniz arttıkça, onlara daha yakın bir şekilde hitap edebilir ve herkese göstermedikleri yönlerini görebilirsiniz. Örneğin, Lord Thoth’un arkadaş canlısı bir kişiliğe sahip olduğu defalarca belirtilmiştir. Tanrılara yaklaşmalı ve onları tanımalıyız; bu sürekli vurgulanan bir gerçektir. Ancak bunun da bir adabı vardır. İlişkilerin bu boyutu aktarılmaz; çünkü bu, yaklaşımın niteliğini etkiler. İlişkiler zamanla güçlenir; ani ve uygunsuz bir samimiyetle yaklaşmak ise yalnızca saygısızlık olur.
 
Her şeyin ölçüsü insan değildir; siz bir insan olduğunuz ve çevrenizdeki her şeyi kendi insani ölçünüzle değerlendirdiğiniz için bu tür yanılsamalara düşmeniz son derece doğaldır. Tanrıları tanımaya ve onlarla ilişki kurmaya çalışırken de insanlar arasında kurduğumuz bağları örnek alır, onlara benzer şekilde hareket etmeye ve empati kurmaya çalışırız. Ancak bu yaklaşım, yalnızca insan algısının sınırlılığından kaynaklanan bir yanılgıdır.

Tanrılar, evrene düzen getiren ve onun devamlılığını sağlayan mükemmel varlıklardır. Hata yapmaları mümkün değildir; çünkü bulundukları düzeyde, bizimkinden çok daha geniş bir anlayış ve kavrayışa sahiplerdir. İnsanların sahip olduğu düşük ve kontrolsüz duygu, düşünce ve dürtüler onlarda bulunmaz; bu nedenle birbirleriyle tartışmaz veya kavga etmez, herhangi bir duyguyu aşırı ve kontrolsüz biçimde yaşamazlar.

Mitolojiler, gerçekliği insanlara aktarırken semboller ve hikâyeler aracılığıyla anlatır. Örneğin Zeus, mitolojilerde “çapkın” olarak resmedilir ve birçok çocuk sahibi olur; ancak bu anlatımların özü, evreni şekillendirmek ve belirli konseptlere “baba” olmakla ilgilidir. Gerçekte Zeus’un çapkınlık gibi insani davranışlar göstermesi söz konusu değildir.

Sokrates, tam da bu nedenle Homeros’a eleştirel bir yaklaşım benimsemiştir. Homeros, “ulusal şair” olarak bir eğitmen rolü üstlense de, halk onun anlatılarındaki derin alegorileri kavrayabilecek düzeyde olmadığı için bu eserleri yalnızca yüzeysel bir şekilde değerlendirmiştir.

Yapmanız gereken, fikir yoksunu halk gibi düşük bir algı seviyesinde kalarak Tanrıları bu seviyeye indirgemek değil; yükselmek ve onları saf hâlleriyle, olması gerektiği gibi tanımaktır. Homeros’un anlatılarını yüzeysel bir eğlence aracı olarak görmek yerine, derin alegorilerini kavrayarak kendinizi geliştirmektir.

Tanrıların elbette farklı kişilikleri vardır ve onlarla samimiyetiniz arttıkça, onlara daha yakın bir şekilde hitap edebilir ve herkese göstermedikleri yönlerini görebilirsiniz. Örneğin, Lord Thoth’un arkadaş canlısı bir kişiliğe sahip olduğu defalarca belirtilmiştir. Tanrılara yaklaşmalı ve onları tanımalıyız; bu sürekli vurgulanan bir gerçektir. Ancak bunun da bir adabı vardır. İlişkilerin bu boyutu aktarılmaz; çünkü bu, yaklaşımın niteliğini etkiler. İlişkiler zamanla güçlenir; ani ve uygunsuz bir samimiyetle yaklaşmak ise yalnızca saygısızlık olur.
anladim cogunlukla. o zaman ornek olarak lord poseidonla leydi athenanin arasindaki anlasmazliklardan yola cikalim. buradaki sembolizm nedir? veya lord Pan demek istedigimin en basit orneklerden biri. bunun aciklamasi nedir? ayrica 'fikir yoksunu halk gibi dusuk algi seviyesinde' kaldigimi dusunmuyorum ve bu terimin ozellikle bana yonelik olmadigini umuyorum.
 
anladim cogunlukla. o zaman ornek olarak lord poseidonla leydi athenanin arasindaki anlasmazliklardan yola cikalim. buradaki sembolizm nedir? veya lord Pan demek istedigimin en basit orneklerden biri. bunun aciklamasi nedir? ayrica 'fikir yoksunu halk gibi dusuk algi seviyesinde' kaldigimi dusunmuyorum ve bu terimin ozellikle bana yonelik olmadigini umuyorum.
Bununla ilgili olarak Yüksek Rahip Hooded Cobra’nın bu vaazını inceleyebilirsiniz.
 
Bende buraya bir soru sormak istiyorum. Bu sabah rüyamda astrolojideki bir nokta/açı ya da her neyse burçlara göre başarının olasılığını katlayarak arttırıyordu. İkizler en düşük ve başak en yüksek artışı sağlıyordu. Tüm burçları dinledim ama aklımda bu ikisi kaldı. Başarı olasılığını astrolojinin belli bir dönemine girdiğimizde gezegen dönüşlerindeki belli bir zaman dilimi gibi o zaman dilimi içerisinde burçlara göre etkileyen bir şey var mı? Veya direkt doğum haritasında kişinin belli bir zamanda ne kadar başarı olasılığının artacağını gösteren bir işaret var mı?
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Shaitan

Back
Top