Shiru
New member
- Joined
- May 21, 2021
- Messages
- 25
Tüm SS kardeşlerime esenlikler,
Forumda aktif bir kullanıcı olmamakla beraber, nispeten aktif bir okuyucuyum. Düzenli olarak insanların kaygı, hüzün ve korku temelli paylaştıkları yazılar gözüme çarpıyor. Kimliklerimizi karanlığımızda saklamak zorunda kalan bizler, bu kaygılarımız konusunda destek al(a)mayabilir, konuşmaktan da çekinebiliriz. Bu yazıyı paylaşma sebebim ise bir kişiye de olsa devam etmesini, pes etmemesini sağlayacak o itki gücünü vermektir. Bu yüzden, ben düştüğümde kalkmama yardım eden Tanrılarıma teşekkürlerimi sunmak adına bazı anılarımla beraber birkaç tavsiye paylaşacağım. Hayatınıza uyarlayıp uyarlamamak size kalmıştır. Yazı öznel yargılar da içerir. Vaktini ayıran kişilere şimdiden teşekkür ederim.
Ruhaniyet Doğaldır: Çalışmalarınızda, iletişimlerinizde ve gelişim süreciniz için oluşturduğunuz programlarda her şey doğal ve beden/ruh durumunuza uygun olarak ilerler. Bir şeyi şu an yapamıyor olmanız, ileride de yapamayacağınız anlamına gelmez. Denemekten vazgeçmeyin. Majiyi ne kadar doğal ve olağan bir süreç olarak kavramaya odaklanırsanız hayatınızdaki ve çevrenizdeki etkisi de o kadar güçlenecektir. Düşünce ve algı, majideki en temel yapıtaşlarından ikisidir. Bunları enerji takip eder, ancak enerjinin tek başına bir "gücü" yoktur. Bu yüzden her gün kendimizi arındırır, korur ve algımızı güçlendiririz. Bu yüzden en kötü gününüzde bile birkaç dakika da olsa bu üç çalışmaya önem göstermeliyiz. Disiplininiz meyvesini vermek zorundadır. Bizler ruhaniyeti kendimize kanıtlamak zorunda olmayan kişileriz. Sürece olan bağlılığın sonuç vermeyeceği düşüncesi ancak kendimize karşı güvensizliğimizin bir göstergesidir. Kendinize güvenin.
Kendime güvenerek ve sonuçların bilincinde olarak yaptığım çalışmalar, her zaman en verimli ve en iyi sonuç veren çalışmalar olmuştur. Ancak tabii ki hesaplanmamış koşulların, engellerin ve blokelerin başarısızlıkla sonuçlandırdığı çalışmalarım oldu. Algımın yetmediği, yeterince odaklanamadığım zamanlar da yaşadım. Ancak kendime güvendikçe ve Tanrılarımızın desteğinin bilincinde oldukça devam etme yetisini yine kendimde buldum.
Güçlü Olduğunuz Konuya Yönelin: Herkes mükemmel şekilde rün, mühür, astroloji, kare, RTR, şifa, korunma, kehanet ve benzeri pratikleri yapamayabilir. Ancak karakterimizin yatkın olduğu pratikler elbet vardır. Güçlü yanınıza odaklanın ve ruhani ilerleyişinizi güçlü yanınız üzerine kurun. Kalan kısımlar ise bunu destekleyici şekilde ilerlesin. Tüm majikal pratiklerin temelinde odak ve algı yatar.
Odak, bir şeye ne kadar dikkatinizi verebildiğinizdir. Algı ise dikkatini verdiğiniz konudan ne kadar çıktı aldığınızdır. Odağınızı ve algınızı ne kadar geliştirirseniz majikal pratiklerde ilerler, güçlü olduğunuz konuda da o kadar ustalaşırsınız. Genellikle gündelik hayatınızda takındığınız tavır ve olaylara yaklaşım biçiminiz, majikal yatkınlığınızı da ortaya koyar. İnsanlarla etkileşim kurmayı seven biri olarak buna yönelik çalışmalarımda diğerlerinden daha hızlı ve etkili dönütler alıyorum. Karşımdaki insanın davranışlarının altında yatan sebepleri, karakterini oluşturan "core" diyebileceğimiz düşünce yapılarını sezerek o anki şartlarda bunu kullanabiliyorum. Mesleğim gereği binlerce insan ile bire bir diyaloğa girmiş biri olarak bu yanımı pekiştirdim ve majikal pratiklerimde de kullandım.
Titreşim İçinizden Yükselir: Hissedemiyorsanız, içinize bakın. Tanrılar, bizi koruyan ve göz kulak olanlar evrendeki varlığımız ile bağlantılıdır. Güç ve titreşim içimizde doğar ve etrafa yayılır. Bir Tanrının adını titrettiğinizde SS'ler olarak enerjisini invoke etmeye odaklanırız. Adanmamızdaki amaç bu "doğumu" sağlamaktır. Bu şekilde duygu ve düşüncelerinizdeki ani değişimleri fark edebileceksiniz. Sakin bir zihne sahip olduğunuz anlarda yeterince kulak kabartırsak Tanrıların sesini duyamamamız için bir sebep yoktur.
Ayrıca Tanrılar bu iletişimi sağlamak için özellikle bizim adımımıza ihtiyaç duymazlar. İletişimim olan bazı SS'ler ve kendimin geçmişinde Tanrılarımızın suretlerinin rüyalarımda bulunduğunu fark ettim. Biz onların varlığından bile haberdar değilken bizi gözetliyor ve koruyorlar. Eminim ki aranızda bir Tanrı/Tanrıça hakkında bilgi edinirken onun çok tanıdık, sanki geçmişten bir yakın gibi geldiğini hissedenler çoktur. Çünkü öylelerdir. Özellikle gardiyanlarımız bizler daha onları algılayamazken bile bizi korur ve yol gösterirler. Bizlerle bizim anlayabileceğimiz şekilde iletişim kurarlar. Ruhaniyet odaklı bir hayatınız yoksa mesajlarınızın ruhani olmasını beklemek çok doğru değildir. İsteklerimize karşı alınabilecek olası dönütleri aklınızda tutarak kendinizi ve çevrenizi gözlemleyin. Aradığınızı bulacaksınız.
Düşman Vardır: Centilleri aşağılayan, onları köle olarak kullanan ve absürt yalanları ile insan aklı ile dalga geçen güruhları bir kenara bırakın, Centil ruhlar arasında da düşmanlar vardır. Savaşın fiziksel olmaması bir savaş olduğu gerçeğini değiştirmez. Ruhani olarak her an saldırıya uğruyor, her an saldırıyoruz. Üzerimize gelen laneti kırmak yine bizim görevimiz. Bu sırada kimliğimizi ortaya çıkarmamak yine bizim görevimiz. Risklerin farkında olun ve önlem alın. Bulunduğunuz platformlara, konuştuğunuz insanlara ve belirttiğiniz kişisel bilgilere dikkat edin.
SS topluluğu haricinde de yıllarca farklı topluluklarda bulunmuş biri olarak kaybolan, haber alınamayan insanlarla karşılaştım. Takip edildiğini düşünen, diken üstünde yaşayan ve saldırıya uğrayan insanları gördüm. Kendim de dahil olmak üzere takip edilen ve gözetlenen birçok insan oldu. Düşman vardır ve bizim tek bir hatamızı bekler. Sadece sizi öldürebileceğini değil, aynı zamanda ifşa edebileceğini de düşünün. Varlığınızın ifşası bu dönemde hala bir cinnet şovuna dönüşebilir. Böyle bir şüpheye düşerseniz yapabileceğiniz en iyi şey günlük yaşantınıza devam edip açık vermemeye odaklanmak ve Tanrılarımıza güvenmektir. Dediğim gibi, oturduğum sokaktan kahve içtiğim kafeye kadar takip edildim. Çalıştığım yerde dibime kadar girdiler. Bugün burada bunu yazabiliyorsam bunu Tanrılara borçluyum.
Din Bir Taraftır: SS olmamız, İbrahimi dinlerin gücünü sıfırlamaz. Dinlerin ve ekollerin kendilerine ait bir sistemi ve belirli bir gücü vardır. Tanrılarımız onlarla bize göre çok uzun süredir savaşıyor. Düşmanı ve diğer Pagan çatılarını küçümsemeyin. Doğayı seveni ve onu kurtarmak isteyenin elinden tutun ve kaybolmasını engelleyin.. Centiller arasında ruhunu kollektife kaptırmayacak her ruh bana göre değerli bir ruhtur. Çevremizi ve toplumumuzu geliştirmek için çabalamamız gerekir. Bu gezegen bize ait, hokka burunlular ise gezegenimizi çürüten bir zararlı. Kötü değil, zararlı. Kötülük etik ve ahlaki değerlere bağlıdır. Zarar ise alınan sonuçlara bağlı bir dönüttür. Kin duymamız doğal, ancak kinimizin davranışlarımıza yıkıcı bir şekilde yansıması yükselen ve güçlü ruhlarımıza çamur gibi yapışmaya meyillidir.
İbrahimi dinler de kötü değil, zararlıdır. Bu şekilde "kötü değil" demem yanlış anlaşılmasın. Her düşündüğümde içimde kaynamaya hazır bir duygu sarıyor bedenimi. Bize, yaşadığımız topraklara ve ruhaniyetimize zararlıdır. Benlik duygumuza ve SS'liğimize zararlıdır. Bunun sebebi ise taraflara ait olmamızdır. Magnum Opus'u ve evrimi hedefleyen insanlarla sömürü odaklı vizyona sahip bir ırkın aynı tarafta olması beklenemez. Onların amaçlarını, vizyon ve misyonlarını kavramamız gerekir. Davranışlarındaki temel dürtüleri algılayabilirsek, zararlarının kaynağını anlayabilirsek onlara en çok zararı nasıl vereceğimizi de bireysel olarak çözmüş oluruz. Sahip olduğumuz gücü en iyi şekilde yönlendirebilir ve bu savaşta üzerimize düşeni yapabiliriz.
Zen Hakkında: Kişisel olarak ekleyebileceğim bir diğer konu ise Zen. Özellikle Bushido'ya da ilham olan Zen, şartlar ve koşullara bağlı olarak belirli temel değerleri koruyabilme güdüsünü öğretmeyi hedefler. Kişinin An'da kalmasını, duygularının esiri olmamasını ve ne zaman nerede, ne yapması gerektiğini öğrenmesine yardımcı olur. Özellikle kendi içindeki dengeyi kaybeden kardeşlerimin, kendi karanlıklarından korkan ve içine dalmaktan çekinen dostlarımın Zen'i araştırmasını öneririm. Tabii ki içinde günümüz dünyasına uyarlanamayacak öğeler de mevcut, ancak kendi ilerleyişinizde bir duruş oluşturması adına 8 Kıvrımlı Yol oldukça etkili olabilecek öğütler içermektedir.
Okuyan herkese tekrardan teşekkür ederim. Şeytan hepimizin en karanlık gününde parlayan ışık olsun.
Forumda aktif bir kullanıcı olmamakla beraber, nispeten aktif bir okuyucuyum. Düzenli olarak insanların kaygı, hüzün ve korku temelli paylaştıkları yazılar gözüme çarpıyor. Kimliklerimizi karanlığımızda saklamak zorunda kalan bizler, bu kaygılarımız konusunda destek al(a)mayabilir, konuşmaktan da çekinebiliriz. Bu yazıyı paylaşma sebebim ise bir kişiye de olsa devam etmesini, pes etmemesini sağlayacak o itki gücünü vermektir. Bu yüzden, ben düştüğümde kalkmama yardım eden Tanrılarıma teşekkürlerimi sunmak adına bazı anılarımla beraber birkaç tavsiye paylaşacağım. Hayatınıza uyarlayıp uyarlamamak size kalmıştır. Yazı öznel yargılar da içerir. Vaktini ayıran kişilere şimdiden teşekkür ederim.
Ruhaniyet Doğaldır: Çalışmalarınızda, iletişimlerinizde ve gelişim süreciniz için oluşturduğunuz programlarda her şey doğal ve beden/ruh durumunuza uygun olarak ilerler. Bir şeyi şu an yapamıyor olmanız, ileride de yapamayacağınız anlamına gelmez. Denemekten vazgeçmeyin. Majiyi ne kadar doğal ve olağan bir süreç olarak kavramaya odaklanırsanız hayatınızdaki ve çevrenizdeki etkisi de o kadar güçlenecektir. Düşünce ve algı, majideki en temel yapıtaşlarından ikisidir. Bunları enerji takip eder, ancak enerjinin tek başına bir "gücü" yoktur. Bu yüzden her gün kendimizi arındırır, korur ve algımızı güçlendiririz. Bu yüzden en kötü gününüzde bile birkaç dakika da olsa bu üç çalışmaya önem göstermeliyiz. Disiplininiz meyvesini vermek zorundadır. Bizler ruhaniyeti kendimize kanıtlamak zorunda olmayan kişileriz. Sürece olan bağlılığın sonuç vermeyeceği düşüncesi ancak kendimize karşı güvensizliğimizin bir göstergesidir. Kendinize güvenin.
Kendime güvenerek ve sonuçların bilincinde olarak yaptığım çalışmalar, her zaman en verimli ve en iyi sonuç veren çalışmalar olmuştur. Ancak tabii ki hesaplanmamış koşulların, engellerin ve blokelerin başarısızlıkla sonuçlandırdığı çalışmalarım oldu. Algımın yetmediği, yeterince odaklanamadığım zamanlar da yaşadım. Ancak kendime güvendikçe ve Tanrılarımızın desteğinin bilincinde oldukça devam etme yetisini yine kendimde buldum.
Güçlü Olduğunuz Konuya Yönelin: Herkes mükemmel şekilde rün, mühür, astroloji, kare, RTR, şifa, korunma, kehanet ve benzeri pratikleri yapamayabilir. Ancak karakterimizin yatkın olduğu pratikler elbet vardır. Güçlü yanınıza odaklanın ve ruhani ilerleyişinizi güçlü yanınız üzerine kurun. Kalan kısımlar ise bunu destekleyici şekilde ilerlesin. Tüm majikal pratiklerin temelinde odak ve algı yatar.
Odak, bir şeye ne kadar dikkatinizi verebildiğinizdir. Algı ise dikkatini verdiğiniz konudan ne kadar çıktı aldığınızdır. Odağınızı ve algınızı ne kadar geliştirirseniz majikal pratiklerde ilerler, güçlü olduğunuz konuda da o kadar ustalaşırsınız. Genellikle gündelik hayatınızda takındığınız tavır ve olaylara yaklaşım biçiminiz, majikal yatkınlığınızı da ortaya koyar. İnsanlarla etkileşim kurmayı seven biri olarak buna yönelik çalışmalarımda diğerlerinden daha hızlı ve etkili dönütler alıyorum. Karşımdaki insanın davranışlarının altında yatan sebepleri, karakterini oluşturan "core" diyebileceğimiz düşünce yapılarını sezerek o anki şartlarda bunu kullanabiliyorum. Mesleğim gereği binlerce insan ile bire bir diyaloğa girmiş biri olarak bu yanımı pekiştirdim ve majikal pratiklerimde de kullandım.
Titreşim İçinizden Yükselir: Hissedemiyorsanız, içinize bakın. Tanrılar, bizi koruyan ve göz kulak olanlar evrendeki varlığımız ile bağlantılıdır. Güç ve titreşim içimizde doğar ve etrafa yayılır. Bir Tanrının adını titrettiğinizde SS'ler olarak enerjisini invoke etmeye odaklanırız. Adanmamızdaki amaç bu "doğumu" sağlamaktır. Bu şekilde duygu ve düşüncelerinizdeki ani değişimleri fark edebileceksiniz. Sakin bir zihne sahip olduğunuz anlarda yeterince kulak kabartırsak Tanrıların sesini duyamamamız için bir sebep yoktur.
Ayrıca Tanrılar bu iletişimi sağlamak için özellikle bizim adımımıza ihtiyaç duymazlar. İletişimim olan bazı SS'ler ve kendimin geçmişinde Tanrılarımızın suretlerinin rüyalarımda bulunduğunu fark ettim. Biz onların varlığından bile haberdar değilken bizi gözetliyor ve koruyorlar. Eminim ki aranızda bir Tanrı/Tanrıça hakkında bilgi edinirken onun çok tanıdık, sanki geçmişten bir yakın gibi geldiğini hissedenler çoktur. Çünkü öylelerdir. Özellikle gardiyanlarımız bizler daha onları algılayamazken bile bizi korur ve yol gösterirler. Bizlerle bizim anlayabileceğimiz şekilde iletişim kurarlar. Ruhaniyet odaklı bir hayatınız yoksa mesajlarınızın ruhani olmasını beklemek çok doğru değildir. İsteklerimize karşı alınabilecek olası dönütleri aklınızda tutarak kendinizi ve çevrenizi gözlemleyin. Aradığınızı bulacaksınız.
Düşman Vardır: Centilleri aşağılayan, onları köle olarak kullanan ve absürt yalanları ile insan aklı ile dalga geçen güruhları bir kenara bırakın, Centil ruhlar arasında da düşmanlar vardır. Savaşın fiziksel olmaması bir savaş olduğu gerçeğini değiştirmez. Ruhani olarak her an saldırıya uğruyor, her an saldırıyoruz. Üzerimize gelen laneti kırmak yine bizim görevimiz. Bu sırada kimliğimizi ortaya çıkarmamak yine bizim görevimiz. Risklerin farkında olun ve önlem alın. Bulunduğunuz platformlara, konuştuğunuz insanlara ve belirttiğiniz kişisel bilgilere dikkat edin.
SS topluluğu haricinde de yıllarca farklı topluluklarda bulunmuş biri olarak kaybolan, haber alınamayan insanlarla karşılaştım. Takip edildiğini düşünen, diken üstünde yaşayan ve saldırıya uğrayan insanları gördüm. Kendim de dahil olmak üzere takip edilen ve gözetlenen birçok insan oldu. Düşman vardır ve bizim tek bir hatamızı bekler. Sadece sizi öldürebileceğini değil, aynı zamanda ifşa edebileceğini de düşünün. Varlığınızın ifşası bu dönemde hala bir cinnet şovuna dönüşebilir. Böyle bir şüpheye düşerseniz yapabileceğiniz en iyi şey günlük yaşantınıza devam edip açık vermemeye odaklanmak ve Tanrılarımıza güvenmektir. Dediğim gibi, oturduğum sokaktan kahve içtiğim kafeye kadar takip edildim. Çalıştığım yerde dibime kadar girdiler. Bugün burada bunu yazabiliyorsam bunu Tanrılara borçluyum.
Din Bir Taraftır: SS olmamız, İbrahimi dinlerin gücünü sıfırlamaz. Dinlerin ve ekollerin kendilerine ait bir sistemi ve belirli bir gücü vardır. Tanrılarımız onlarla bize göre çok uzun süredir savaşıyor. Düşmanı ve diğer Pagan çatılarını küçümsemeyin. Doğayı seveni ve onu kurtarmak isteyenin elinden tutun ve kaybolmasını engelleyin.. Centiller arasında ruhunu kollektife kaptırmayacak her ruh bana göre değerli bir ruhtur. Çevremizi ve toplumumuzu geliştirmek için çabalamamız gerekir. Bu gezegen bize ait, hokka burunlular ise gezegenimizi çürüten bir zararlı. Kötü değil, zararlı. Kötülük etik ve ahlaki değerlere bağlıdır. Zarar ise alınan sonuçlara bağlı bir dönüttür. Kin duymamız doğal, ancak kinimizin davranışlarımıza yıkıcı bir şekilde yansıması yükselen ve güçlü ruhlarımıza çamur gibi yapışmaya meyillidir.
İbrahimi dinler de kötü değil, zararlıdır. Bu şekilde "kötü değil" demem yanlış anlaşılmasın. Her düşündüğümde içimde kaynamaya hazır bir duygu sarıyor bedenimi. Bize, yaşadığımız topraklara ve ruhaniyetimize zararlıdır. Benlik duygumuza ve SS'liğimize zararlıdır. Bunun sebebi ise taraflara ait olmamızdır. Magnum Opus'u ve evrimi hedefleyen insanlarla sömürü odaklı vizyona sahip bir ırkın aynı tarafta olması beklenemez. Onların amaçlarını, vizyon ve misyonlarını kavramamız gerekir. Davranışlarındaki temel dürtüleri algılayabilirsek, zararlarının kaynağını anlayabilirsek onlara en çok zararı nasıl vereceğimizi de bireysel olarak çözmüş oluruz. Sahip olduğumuz gücü en iyi şekilde yönlendirebilir ve bu savaşta üzerimize düşeni yapabiliriz.
Zen Hakkında: Kişisel olarak ekleyebileceğim bir diğer konu ise Zen. Özellikle Bushido'ya da ilham olan Zen, şartlar ve koşullara bağlı olarak belirli temel değerleri koruyabilme güdüsünü öğretmeyi hedefler. Kişinin An'da kalmasını, duygularının esiri olmamasını ve ne zaman nerede, ne yapması gerektiğini öğrenmesine yardımcı olur. Özellikle kendi içindeki dengeyi kaybeden kardeşlerimin, kendi karanlıklarından korkan ve içine dalmaktan çekinen dostlarımın Zen'i araştırmasını öneririm. Tabii ki içinde günümüz dünyasına uyarlanamayacak öğeler de mevcut, ancak kendi ilerleyişinizde bir duruş oluşturması adına 8 Kıvrımlı Yol oldukça etkili olabilecek öğütler içermektedir.
Okuyan herkese tekrardan teşekkür ederim. Şeytan hepimizin en karanlık gününde parlayan ışık olsun.