Burada hissettiklerinizi anlıyorum, pek çok kişinin de içten içe bu sorularla yüzleştiğini ve sessiz bir mücadele verdiğini biliyorum.
Dolayısıyla çok detaylı şeyler anlatacağım.
Öncelikle düştüğünüz şüphe ve yaşadığınız sorgulama, Zevizm'e olan inancınızı tazeleme ihtiyacınızdan geliyor. Zevizm'e ilk geldiğimizde, geliş amacımız ve buraya olan inancımız çok erken aşamadadır. Ardından, zamanla gelişmemiz ve büyümemiz sebebiyle eski benliğimizin sınırlarının ötesine taşar ve ruhen yükselmeye başlarız. Bu yükselme durumu, bizi hayatımızla ilgili şeyleri yeniden düşünmeye ve onları güncellemeye iter. Dini hayatımız da bu duruma tabidir.
Dolayısıyla yaşadığınız durum, mevcut zihinsel durumunuz ile dine ilk inanmayı seçen hâliniz arasındaki seviye farkından kaynaklanmaktadır. Bu seviye farkını, Zevizm'e olan inancınızı güçlendirmek amacıyla din hakkındaki görüşlerinizi bir üst seviyeye çıkararak çözümleyebilir ve bu şüphelerden arınabilirsiniz. Bu, aynı zamanda Tanrılara uğruna dua ettiğiniz şeyleri de size sağlayacaktır. Yani şüphe, sorgulama ve dinden uzaklaşma olarak gördüğünüz şeyler; ironik olarak, Tanrılardan istediğiniz şeyleri elde etmeniz için size verilmektedir.
Yardıma muhtaçken, hayatımız dağınıkken ve kalbimiz acı içerisindeyken bize kollarını açan ve kutsamalar veren Zeus'a inanmak kolaydır, peki, bunca yılın ardından sonra, daha iyi bir konumdayken ve daha iyi bir hâldeyken, hâlen Zeus'a inanmayı seçebiliyor musunuz yoksa bağlılığınız ve adanmışlığınız sadece acıyı dindirene kadar mıydı, işte burada sınandığınız durum budur. Bu sınanma durumu, aynı zamanda teorik inancınızı pratik inanca, yani bilme hâline dönüştürmek konusunda yardımcı olacaktır.
Yani dine inanmayacaksınız, zaten bunun saf gerçek olduğunu bileceksiniz. Daha da önemlisi, dine bağlı kalma motivasyonlarınızı da değiştireceksiniz. Zevizm'e sığınmak ile Zevizm'in mutlak gerçek olduğunu bildiğimiz için onu takip etmek çok farklı şeylerdir. İşte bu noktada, sizden bunu sorgulamanız ve daha da sağlam bir temel ile yolunuza devam etmeniz isteniyor.
Yukarıdakilerin iyice anlaşıldığını varsayarak, asıl sorulara ve yanıtlara geçebiliriz.
Neden son yıllarda ortaya çıkan sözde dinler, Zeus'un Tapınağı'na oldukça benziyor?
Eğer hepsi aynı şeyi anlatıyorsa, ToZ'un gerçek olduğunu nasıl bilebiliriz?
Ya ToZ'a sırf burada olduğumuz için koşullu bir inancımız varsa ve aslında gerçek olan başka bir sözde dini kaçırıyorsak?
Yukarıdaki soruların zihinde ortaya çıkma sebebi, kişinin, Zeus'un Tapınağı'nı ve genel olarak Zevizm'i, düşmanın bir karşıtlığı olarak görmesinden ve insanlığın zaman çizelgesini görmezden gelmesinden dolayı oluşur. Yani Zevizm'i, mutlak gerçeğin dini hâli olarak değil, insanları kendine inandırmayı amaç edinmiş bir kurum olarak gördüğünüzde böyle problemlerle karşılaşırsınız. Zevizm'i böyle gördüğünüzde, burada bahsettiğimiz her şey, gerçek olmaktan çıkar ve sizi sanki ikna etme amacı taşıyan bir argümanmış gibi görünür.
Zevizm, din kavramının kendisidir. Zevizm, insanlığın orijinal dinidir. Zevizm, evrenin işleyişinin en salt yansımasıdır. Daha da önemlisi, Zevizm, insanlığın niyetlenmiş mutlak yaşam biçimidir. Yani siz Zevist olduğunuzda, ulaşmak istediğiniz nokta birkaç büyü yapmak, biraz meditasyon yapmak, yardıma ihtiyaç duyduğunuzda Tanrılardan yardım almak ve böyle yaşayıp gitmek değildir. Bu dine geldiğinizde, evrenin en üstün varlığı olan Zeus'un size bahşettiği ruhani bir Yol'a girmiş olursunuz.
Yukarıdakiler anlaşıldığında ne olur? İnsanlık tarihindeki tüm ilerlemeler, tüm işe yarar felsefi görüşler ve bozulmamış tüm ruhani eforlar, bir anda Zevistik eylemlere dönüşür. Yani birisi dünyayı ilerletmek için uğraşıyorsa, bu Zevistik bir çaba olur. Antik Yunan filozoflarının okült çalışmaları ya da Antik Mısır'daki mistik sırlar, Zevizm'in daha eski medeniyetlerdeki varlığının bir yansıması hâline gelir. Düşmanın yozlaştırması ve sistematik yıkımlarına rağmen günümüze kadar gelmeyi başarabilmiş tüm o ruhani materyallar, Tanrıların yüzlerce ve binlerce yıl önce bile buradaki insanlara kılavuzluk ettiklerini gösterir. Ardından öğreniriz ki, şifa için dua ettiğimiz Valefor, bu gezegenden yükselen ve çok üstün bir Tanrıya dönüşen bir insanmış.
Burada bahsettiğim konseptleri anladığınızda ve algınızı genişlettiğinizde, Zeus'un Tapınağı'na "benzeyen" tüm sözde dinler şakaya dönüşür. Zira tüm dini konseptlerin çıkış noktası Zevizm'dir. Tanrıların bu gezegendeki varlığından ve onların insanlara bahşettiklerinden daha eski olan hiçbir şey yoktur. Böylece anlarız ki, biz sahiden de Tanrıların çocuklarıyız.
Tanrılara sürekli dua ediyorum ve onlardan yardım istiyorum, peki bana niye yardım etmiyorlar?
Neden bu kadar zorluk ve acı çekmeme rağmen onlardan hiçbir şekilde cevap alamıyorum?
Eğer Tanrılar bana yardım etmeyeceksa, onlara niye dua edeyim, ne işe yarıyorlar?
Akla bu sorular geldiğinde, kişi, Zevizm'in erken aşamalarından çıkıyor ve yavaş yavaş bir olgunlaşma sürecine giriyor demektir. Zevizm'e geldiğimizde ve henüz çok yeni olduğumuzda, Tanrılar, bize bazı konularda yardımcı olmak için hak ettiğimizden daha fazla ya da seviyemizin üstünde yardımlarda bulunabilir veya böyle kutsamalar verebilirler. Çok kırılgan bir yapıda olduğumuz ve bolca onaya ihtiyaç olduğumuz bu dönemde, Tanrılar varlıklarını böyle hissettirebilirler. Hayat çok hızlı bir şekilde iyileşmeye başlar, mucizeler olur.
Ardından büyümeye ve gelişmeye, yavaş yavaş kendi ayaklarınız üzerinde durabilmeye başlarsınız. Yeni olduğunuz zamanlardaki ayrıcalığınız da yavaş yavaş sona erer zira Tanrılara şahit olmuş ve pek çok konuda iyileşme yaşamışsınızdır. Şimdi vakit, meditasyonlarınıza devam etme, ruhani güç inşa etme ve hayatınızı iyileştirme uğruna çabalamakta olmalıdır. Eğer kişi bu süreçleri sağlıklı bir şekilde geçirebilirse, bu tür sorularla karşılaşmadan veya tuzaklara düşmeden sorunsuzca ilerleyecek ve güçlenecektir.
Bu süreçlerde problem yaşanırsa gelişim yavaşlar, zihnin beklediği ödüllendirmeler ile hayatın bize verdiği sonuçlar arasında uyumsuzluk oluşur, tüm bunları da Tanrılara dua ederek çözmeye çalıştığımızda da istediğimizi alamayız ve kişi, kendini yavaş yavaş karanlığa çekmeye başlar. Zira henüz yeniyken aldığı kutsamaları, şimdi birkaç yıllık bir Zevist iken alamamaktadır. Tanrılardan bolca aldığı işaretleri bırakın, şimdi onlardan tek bir söz duyamamaktadır. Peki bu niye yaşanmaktadır, neden Tanrılar böyle davranmaktadır?
Muhtaç olmamanız için.
Hayatınızın kontrolünü elinize alabilmeniz için.
Kendi ayaklarınız üzerinde sapasağlam durabilmeniz için.
Eğer Tanrılar her isteğinizi yerine getirirse, bu sizi etkisiz bir kişiye dönüştürecektir. Hayat size her tokat attığında, Tanrılara gidip hayata dayak atmasını ve size "hak ettiğiniz" o yaşamı vermelerini isteyemezsiniz. İnsan bunun için mi vardır? Her zorlukta yıkılmak ve Tanrılara muhtaç olmak için? Biz ilerlemek ve yükselerek, Tanrıların arasına katılmak için buradayız. Eğer hayatımızı yönetemiyorsak ve kendi kaderimizin iplerini elimize alamıyorsak, yıldızların üzerimizdeki etkisine göğüs gerip, kendi istediğimiz hayatı yaratamıyorsak, o zaman nasıl güçlü kişiler olabiliriz? O zaman nasıl Tanrıların arasına katılabilecek kadar yüce insanlar olabiliriz? Bunların hiçbiri olamayız, sadece bir parazite dönüşürüz.
Yukarıdakiler anlaşıldığında, Tanrıların size verdikleri "sessizliğin" bile aslında çok iyi bir yardım, çok iyi bir kutsama ve sizin için en iyisinin istenilmesi durumu olduğunu göreceksiniz. Zira bu sessizlik, sizi durumu yeniden değerlendirmeye ve çözümler bulmaya iter. Bu konuyu açmanız gibi. Zira cevaplar istiyorsunuz ve cevapları hazır şekilde alamıyorsunuz, o cevapları kendiniz bulmalısınız ve bu arayış içerisinde, çokça şey deniyorsunuz. Bazı cevapları bu mesajda bulacaksınız, bazı cevapları kendiniz keşfedeceksiniz ve bir süre sonra, bir bakacaksınız ki tam da Tanrılardan istediğiniz şeylere sahip oluvermişsiniz. Tanrılar aslında sizi görmezden gelmemiş, Tanrılar aslında sizin için çok şey yapmış ama hepsi zamanla ortaya çıkmış.
Ashtar Sheran nedir?
Bir düşman saptırmasıdır. Bunun bir düşman saptırması olduğunu ezberden söylemiyoruz, aksine, düşmanı çok iyi bildiğimiz için bunları anlayabiliyoruz.
Düşmanın bu tür hususlar için kullandığı iki ana yöntem vardır: yok et veya saptır. Eğer güç yetirebiliyorlarsa, istemedikleri şeyleri yok ederler. Bunlara yakılan antik kütüphaneleri veya Tanrıları takip ettikleri için yok ettikleri insanları verebiliriz. Düşman, eğer koşullar uygunsa ve bunu gerçekleştirme imkanı varsa, her zaman yok etmeyi seçecektir.
Eğer bu mümkün değilse, o şeyi saptıracaktır. Burada saptırmaktan kastımız, içten fethetmek, yozlaştırmak, dikkat dağıtmak, yanlış bir yere yönlendirmek ve kontrollü karşıtlık yaratmaktır. Fark ettiyseniz düşman çoğunlukla bunu yapabilmektedir zira Tanrıları bu gezegenden silebilmek ve onların varlığını yok edebilmek mümkün değildir. O hâlde düşman ne yapmaktadır? Tanrılara giden yolları saptırarak, sizi farklı yola bir döndürür. Bahsettiğiniz inancın da Zevizm'e "benzer" konseptler kullanma sebebi budur.
Ruhunuz Tanrıları içten içe bilir ama yolunu kaybetmiştir, hangi sapağa dönmesi gerektiğini bilemez. Düşman, aşinalığınızı kullanarak sizi kontrollü karşıtlığına yönlendirir. Sonuç olarak da perişan olursunuz. New Age akımların popülerleşme sebeplerinden biri de budur. İnsan ruhani bir varlıktır, ruhaniyet ister. Ruhaniyeti tamamen yok etme girişimleri başarısız olduğunda, onlara sahte bir ruhaniyet verebilir ve enerjilerini çürütmeye devam edebilirsiniz. Düşman da bunu yapar. Nordik figürler kullanma sebepleri de budur.
Eskiden Tanrıları hayal ettiğimiz bir fenotipte gibi gözüküyorlar, değil mi? Hayır...
Şimdi niye düşman saptırması dediğimizi anlıyor musunuz? Bir griye sarı peruk ve mavi lens takıp, tenini beyaza boyadığınızda çok insanı kandırabiliyorsunuz.
Ashtar kelimesinin kullanılma sebebi de Leydi Astarte'nin ismini yozlaştırmaktır. Astarte, aynı zamanda Ishtar olarak da bilinmektedir. Ashtar kelimesi, Ishtar isminin sadece bir harf değiştirilmiş hâlidir. Bu yozlaştırma durumunu, düşmanın diğer gruplarında da görürüz. Leydimiz, Antik Mısır'da Isis ismiyle bilinmekteydi. Şimdi gidin ve ISIS şeklinde bu ismi aratın, karşınızda Antik Mısır Tanrıçasına ait bir sayfa mı çıkacak, yoksa çok daha farklı bir örgüt mü çıkacak? İsmin aynı olma sebebi nedir? Neden Tanrı isimleri bozularak kullanılıyor?
Kişinin Tanrılara olan bilinçaltı bağlılığını, bilincinde yanlış konseptlerle eşleştirerek bu kişiyi Tanrılardan uzak tutmaya çalışıyorlar. Biz ise tüm bu yozlaşmayı ve bozulmayı tersine çevirerek, Tanrıların bu dünyadaki medeniyetini restore etmeye çalışıyoruz. Gözlerimiz Altın Çağ'ın şimdiden sızan ışığına bakıyor ve bu çağı inşa etmek için var gücümüzle çalışıyoruz.
Ya gerçeği seçersiniz ya da yalanları seçersiniz. Orta yol yoktur, seçim sizindir.