lightweaver
New member
- Joined
- Nov 12, 2025
- Messages
- 1
Yaklaşık olarak son iki yılda, zaten iyi gitmeyen hayatım daha da kötüleşti.
Geri döndürülmesi neredeyse imkânsız hatalar yaptım; sevdiğim kişileri kendimden uzaklaştırdım, okulda başarısız oldum, çevremdeki insanların gerçek yüzünü gördüm... Psikolojik olarak dibe battım, haftalarca evden çıkmadım. Yataktan kalkmak için bile bir sebebim, bir isteğim yoktu. İnancımdan iyice uzaklaştım.
Bir gün yine yatakta otururken gördüğüm bir rüya geldi aklıma. Rüyamda bir arkeolog grubunun parçasıydım. Araçtan iniyorduk; harabelerin olduğu bir yerdeydik. Etrafta yeşillik de vardı ama o kadar sık değildi. Harabelerin yanında bir parşömen buldum. Parşömeni açtığımda Ra’nın gözü vardı — ağlıyordu. Daha sonra bir trene bindik. Trende, ekibimizin lideri altın kaplama bir kitap çıkardı. Bize bunu insanlığa açıklayamayacağımızı, çünkü insanlığın henüz buna hazır olmadığını söyledi. Uyandığımda, nedense o kitabın isminin Azazel’in Kitabı olduğunu düşündüm. İçimden bir ses öyle demişti.
Daha sonra düşündüm; bunca soruna rağmen neden pes ediyordum ki? Neden inancımdan uzaklaştım? Hayatta en çok korktuğum şey babama benzemek olmasına rağmen, neden yavaş yavaş onun gibi bir adama dönüşüyordum? Böyle olmasını istemiyorum. Başarmam gereken şeyler var...
İçinizde illaki benimle aynı düşüncelere sahip olanlar vardır. Tek söyleyeceğim: pes etmeyin. Şeytan Baba ve diğer Tanrı/çalar her zaman bizimle.
Bu süreçten geçerken terasa çıkıp yıldızları izlerdim. Her zaman ne yapmam gerektiği hakkında bir işaret isterdim — kurtulmak için bir umut ışığı... Çoğunlukla ya siyah bir kedi gelirdi ya da bir yıldız kayardı.
Artık bu döngüde sıkışıp kalmak istemiyorum. En kısa sürede hayatımı toparlayacağım.
Umarım benimle benzer durumda olan Zevist kardeşlerim de toparlayabilir.
Sizleri seviyorum.
Belki de yıldızlar sadece gökyüzünde değil, içimizde de doğuyordur.
Karanlıktan korkmayın, çünkü yıldızlar orada da parlıyor...
Geri döndürülmesi neredeyse imkânsız hatalar yaptım; sevdiğim kişileri kendimden uzaklaştırdım, okulda başarısız oldum, çevremdeki insanların gerçek yüzünü gördüm... Psikolojik olarak dibe battım, haftalarca evden çıkmadım. Yataktan kalkmak için bile bir sebebim, bir isteğim yoktu. İnancımdan iyice uzaklaştım.
Bir gün yine yatakta otururken gördüğüm bir rüya geldi aklıma. Rüyamda bir arkeolog grubunun parçasıydım. Araçtan iniyorduk; harabelerin olduğu bir yerdeydik. Etrafta yeşillik de vardı ama o kadar sık değildi. Harabelerin yanında bir parşömen buldum. Parşömeni açtığımda Ra’nın gözü vardı — ağlıyordu. Daha sonra bir trene bindik. Trende, ekibimizin lideri altın kaplama bir kitap çıkardı. Bize bunu insanlığa açıklayamayacağımızı, çünkü insanlığın henüz buna hazır olmadığını söyledi. Uyandığımda, nedense o kitabın isminin Azazel’in Kitabı olduğunu düşündüm. İçimden bir ses öyle demişti.
Daha sonra düşündüm; bunca soruna rağmen neden pes ediyordum ki? Neden inancımdan uzaklaştım? Hayatta en çok korktuğum şey babama benzemek olmasına rağmen, neden yavaş yavaş onun gibi bir adama dönüşüyordum? Böyle olmasını istemiyorum. Başarmam gereken şeyler var...
İçinizde illaki benimle aynı düşüncelere sahip olanlar vardır. Tek söyleyeceğim: pes etmeyin. Şeytan Baba ve diğer Tanrı/çalar her zaman bizimle.
Bu süreçten geçerken terasa çıkıp yıldızları izlerdim. Her zaman ne yapmam gerektiği hakkında bir işaret isterdim — kurtulmak için bir umut ışığı... Çoğunlukla ya siyah bir kedi gelirdi ya da bir yıldız kayardı.
Artık bu döngüde sıkışıp kalmak istemiyorum. En kısa sürede hayatımı toparlayacağım.
Umarım benimle benzer durumda olan Zevist kardeşlerim de toparlayabilir.
Sizleri seviyorum.
Belki de yıldızlar sadece gökyüzünde değil, içimizde de doğuyordur.
Karanlıktan korkmayın, çünkü yıldızlar orada da parlıyor...