Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Welcome to Our New Forums

  • Our forums have been upgraded! You can read about this HERE

Dönüm noktası

AntikKafa

New member
Joined
May 28, 2022
Messages
20
Esenlikler

Arkadaşlar iyi günler, hayatımın dönüm noktasındayım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kafamı ve odağımı
gerek meditasyon gereksede ruhaniyete veremiyorum. Bittim diyebilirim,
Koruyucum ile iletişim kurmaya çalışıyorum. Şu günlerde iletişim kuramıyorum sebebini anlamıyorum.
Çok kritik günlerde iletişim kuramıyorum diğer günlerde kurabiliyorum. Bunun anlamı nedir.
Ve Gelecek hakkında bana yardım edebilecek bir demondan yardım almayı düşünüyorum,
Şu yapacağım şey iyimi-kötümü gibi yapmalımıyım yapmamalımıyım gibi sormak istiyorum.
Gerçekten yardımlarınıza ihtiyacım var. Konu açmam pek genelde okurum ama gerçekten kötüyüm.
Yada bir meditasyon enerji yükseltme gibi daha faydalı ve etkili şeylerde olabilir uygularım denerim.
Mesela Tai Chi enerjisini çok kullanırım, algılarımı açmak için çektiğim enerjiyi,
3.cü gözüme aktardım bir kaç kere ağrıyor, ama faydası oluyormu tam bilemiyorum.
Ruhani, psişik açıklığımı dahada geliştirmem gerekiyor.
 
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.
 
AntikKafa666 said:
Esenlikler

Arkadaşlar iyi günler, hayatımın dönüm noktasındayım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kafamı ve odağımı
gerek meditasyon gereksede ruhaniyete veremiyorum. Bittim diyebilirim,
Koruyucum ile iletişim kurmaya çalışıyorum. Şu günlerde iletişim kuramıyorum sebebini anlamıyorum.
Çok kritik günlerde iletişim kuramıyorum diğer günlerde kurabiliyorum. Bunun anlamı nedir.
Ve Gelecek hakkında bana yardım edebilecek bir demondan yardım almayı düşünüyorum,
Şu yapacağım şey iyimi-kötümü gibi yapmalımıyım yapmamalımıyım gibi sormak istiyorum.
Gerçekten yardımlarınıza ihtiyacım var. Konu açmam pek genelde okurum ama gerçekten kötüyüm.
Yada bir meditasyon enerji yükseltme gibi daha faydalı ve etkili şeylerde olabilir uygularım denerim.
Mesela Tai Chi enerjisini çok kullanırım, algılarımı açmak için çektiğim enerjiyi,
3.cü gözüme aktardım bir kaç kere ağrıyor, ama faydası oluyormu tam bilemiyorum.
Ruhani, psişik açıklığımı dahada geliştirmem gerekiyor.

Esenlikler,

Yüksek rahip ve rahibeler hariç genelde çoğu kişi Koruyucu demonlarla iletişim kurmakta zorlanır. Bunun sebebi sizinde dediğiniz gibi psişik açıklıktır. Eğer normal günlerde iletişim kurabiliyorsaniz muhtemelen kritik gün olarak adlandırdığınız durumlarda odak noktanızı kaybettiğiniz ve o durumlara odaklandığınız için olabilir. Ayrıca demonlar geleceği bilemez ama yüksek sezilerinden dolayı ön görebilirler. O halde demon çağırma ritüelini yapabilirsiniz. Onun dışında 3. Gözünüzü geliştirerek sitede bulunan meditasyonları düzgün bir sekilde yapıyorsanız gelişiyordur ve önemli olan hissetmektir. Hissediyorsanız işe yarıyordur.

İyi günler.
 
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Esenlikler,

Hayır, tanrılardan tavsiye almakta yanlış bir şey yoktur. İnsanlar daha bilgisiz ve onlardan daha az gelişmiş oldukları için, çoğu zaman kendi yararlarına olabilecek bir şeyi tersi yönde algılayabilirler.

İyi günler.
 
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Tanrılar insanları sınamazlar yol gösterirler onların verdiği önerileri işaretleri algılayamayıp sizi sınadigini düşünebilirsiniz tabiki. Ve Tanrılar hayati seçimlerinizi bize yardımcı olabilirler eğer kararsızsak bu durumda yardım alabiliriz.
 
Baroness Blossom said:
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Tanrılar insanları sınamazlar yol gösterirler onların verdiği önerileri işaretleri algılayamayıp sizi sınadigini düşünebilirsiniz tabiki. Ve Tanrılar hayati seçimlerinizi bize yardımcı olabilirler eğer kararsızsak bu durumda yardım alabiliriz.

Şeytan El Cilve’de işlerini sınadığı ve güvendiği kişilere emanet edeceğini söylüyor. Tanrılar bizi yakmak veya huri vermek için sınamazlar. Yetkilendirmeden önce, sırlarını paylaşmadan önce vb. sınayabilirler.
 
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Ya sen ne biçim bir SSsin?
 
Pammy said:
Şeytan El Cilve’de işlerini sınadığı ve güvendiği kişilere emanet edeceğini söylüyor. Tanrılar bizi yakmak veya huri vermek için sınamazlar. Yetkilendirmeden önce, sırlarını paylaşmadan önce vb. sınayabilirler.

Esenlikler,

"Cilve" yerine "Celve" demeniz daha uygundur. Kürtçedeki anlamını bilmesem de Türkçe için bana kalırsa "Celve" daha uygun bir çeviri. Daha doğrusu, çeviriden ziyade, "Satan" ile benzer sebeplerden dolayı "Celve" kullanmanız daha iyi olacaktır.

İyi akşamlar.
 
Pammy said:
Baroness Blossom said:
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Tanrılar insanları sınamazlar yol gösterirler onların verdiği önerileri işaretleri algılayamayıp sizi sınadigini düşünebilirsiniz tabiki. Ve Tanrılar hayati seçimlerinizi bize yardımcı olabilirler eğer kararsızsak bu durumda yardım alabiliriz.

Şeytan El Cilve’de işlerini sınadığı ve güvendiği kişilere emanet edeceğini söylüyor. Tanrılar bizi yakmak veya huri vermek için sınamazlar. Yetkilendirmeden önce, sırlarını paylaşmadan önce vb. sınayabilirler.

Bunun onun bahsettiği anlamda sınama olduğunu sanmıyorum pammy. Onun bahsettiği daha çok "hımm şuan üzerinde BENDEN BAĞIMSIZ bir zorluk var, acaba buna rağmen yapıcak mı ? Hımm bir sınıyalım bakalım ve görelim." Tanrıların böyle dediğini düşündüm ve ayrıca tonlama dikkat ederseniz 2si arasındaki farkı anlarsınız.

Ayrıca bahsettiğiniz şeyin daha farklı bir alegorisi olabilir.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

"Cilve" yerine "Celve" demeniz daha uygundur. Kürtçedeki anlamını bilmesem de Türkçe için bana kalırsa "Celve" daha uygun bir çeviri. Daha doğrusu, çeviriden ziyade, "Satan" ile benzer sebeplerden dolayı "Celve" kullanmanız daha iyi olacaktır.

İyi akşamlar.

Yezidilerin anadili Kürtçe ancak kitap Arapça. Sebebiyse Yezidilerin yabancılara öğretmesi yasak olması. Şeytan kitabın en sonunda kitabın ezberlenmesini, yabancılara öğretilmemesini yoksa düşmanları tarafından değiştirileceğini söylüyor. Kitap muhtemelen Müslüman misyonerler tarafından yazıya geçirilmiş.

Receive that, that is dictated, and do not carry it before those who are without, Jews, Christians, Muslims and others; for they know not the nature of my teaching. Do not give them your books, lest thy alter them without your knowledge. Learn by heart the greater part of them, lest they be altered.
 
Tanrılar açık şekilde bazı insanları özellikle yüksek mevkiye getirmeden önce sınarlar. Kimi zaman görmezden gelirler. Tanrılığa giden yolda elbette ki ağır sınavlar olacaktır. En başta kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum demiştim zaten kesinlikle senin durumun böyledir demedim ama bana öyle geldiği için bu yorumu yaptım.
Hayati kararlar da yardımcı olsalar bile doğru bulmuyorum her yapacağın hareketi Tanrılar sanki çocuk bakıcısıymış gibi onların izni olmadan bir şey yapamamak... Tanrıların gerçekten bunu istediğini düşünmüyorum. Aksine kendi ayaklarımızın üstünde durup kendi kararlarımızı verdiğimizi görürlerse gururlanırlar.
SS'liğimi sorgulamayın.
 
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Esenlikler

Yorum için çok teşekkür ederim, bu olay hayatımı etkileyeceği için korkuyorum. Ne yapmam gerekir, ne yapıyım, nasıl yapıyım
düşünmekten 3 gündür uyuyamıyorum. En etkili nasıl bir ritüel yapabilirim, mesela telepati yolu ile genelde iletişim kurarım.
Çünki şeytan tahtası, sarkaç konularında yanılsama payı oluyor.
 
Xad_pies said:
AntikKafa666 said:
Esenlikler

Arkadaşlar iyi günler, hayatımın dönüm noktasındayım. Ne yapacağımı bilmiyorum. Kafamı ve odağımı
gerek meditasyon gereksede ruhaniyete veremiyorum. Bittim diyebilirim,
Koruyucum ile iletişim kurmaya çalışıyorum. Şu günlerde iletişim kuramıyorum sebebini anlamıyorum.
Çok kritik günlerde iletişim kuramıyorum diğer günlerde kurabiliyorum. Bunun anlamı nedir.
Ve Gelecek hakkında bana yardım edebilecek bir demondan yardım almayı düşünüyorum,
Şu yapacağım şey iyimi-kötümü gibi yapmalımıyım yapmamalımıyım gibi sormak istiyorum.
Gerçekten yardımlarınıza ihtiyacım var. Konu açmam pek genelde okurum ama gerçekten kötüyüm.
Yada bir meditasyon enerji yükseltme gibi daha faydalı ve etkili şeylerde olabilir uygularım denerim.
Mesela Tai Chi enerjisini çok kullanırım, algılarımı açmak için çektiğim enerjiyi,
3.cü gözüme aktardım bir kaç kere ağrıyor, ama faydası oluyormu tam bilemiyorum.
Ruhani, psişik açıklığımı dahada geliştirmem gerekiyor.

Esenlikler,

Yüksek rahip ve rahibeler hariç genelde çoğu kişi Koruyucu demonlarla iletişim kurmakta zorlanır. Bunun sebebi sizinde dediğiniz gibi psişik açıklıktır. Eğer normal günlerde iletişim kurabiliyorsaniz muhtemelen kritik gün olarak adlandırdığınız durumlarda odak noktanızı kaybettiğiniz ve o durumlara odaklandığınız için olabilir. Ayrıca demonlar geleceği bilemez ama yüksek sezilerinden dolayı ön görebilirler. O halde demon çağırma ritüelini yapabilirsiniz. Onun dışında 3. Gözünüzü geliştirerek sitede bulunan meditasyonları düzgün bir sekilde yapıyorsanız gelişiyordur ve önemli olan hissetmektir. Hissediyorsanız işe yarıyordur.

İyi günler.

Esenlikler

Bu halde odak noktamı toplayıp denemem gerekir öyle değilmi, daha başarılı bir iletişim için, bunu yapacağım.
En etkili yöntem ne olur telepati ile iletişim kurarım hep
 
Bright Truth said:
Kahin said:
Esenlikler, kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum. Demonlar seni sınıyor olabilir pes etme ve gelişimine devam et. İşin sonunda kazançlı çıkacaksın. Demonları kendine rehber yapma hayatı seçimlerine sen karar vermelisin.

Esenlikler,

Hayır, tanrılardan tavsiye almakta yanlış bir şey yoktur. İnsanlar daha bilgisiz ve onlardan daha az gelişmiş oldukları için, çoğu zaman kendi yararlarına olabilecek bir şeyi tersi yönde algılayabilirler.

İyi günler.

Esenlikler

Tanrılardan tavsiye almak istiyorum, en etkili tavsiyeyi nasıl alabilirim.
Hangi yöntem ile mesela telepati kurmadan önce genelde ağır bir meditasyon çalışması yaparım.
Çakralardan başlayıp,3.cü göz ve duruişiti noktalarımı enerjiyle doldururum.
Daha sonrasında yoğunlaşırım başka yapabileceğim bir yöntem varmı.
 
Kahin said:
Tanrılar açık şekilde bazı insanları özellikle yüksek mevkiye getirmeden önce sınarlar. Kimi zaman görmezden gelirler. Tanrılığa giden yolda elbette ki ağır sınavlar olacaktır. En başta kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum demiştim zaten kesinlikle senin durumun böyledir demedim ama bana öyle geldiği için bu yorumu yaptım.
Hayati kararlar da yardımcı olsalar bile doğru bulmuyorum her yapacağın hareketi Tanrılar sanki çocuk bakıcısıymış gibi onların izni olmadan bir şey yapamamak... Tanrıların gerçekten bunu istediğini düşünmüyorum. Aksine kendi ayaklarımızın üstünde durup kendi kararlarımızı verdiğimizi görürlerse gururlanırlar.
SS'liğimi sorgulamayın.

Esenlikler,

Mesajınız yanlış anlaşılabilecek düzeyde. Evet, Tanrılar bazenleri tehditleri hayati olmayacak kadar düşürüp kalanıyla ilgilenmemizi isterler, ancak özel olarak önünüze zorluk getireceklerini düşünmüyorum.

İstekleri ve talepleri bazen ağır olabilir ancak özellikle sıkıntı getirdiklerine dair bir bilgi paylaşılmadı. Belki de siz, hayatınızda zaten olacaklara dair düşük müdahelelerinden ötürü karıştırıyor olabilirsiniz.

İyi geceler.
 
AntikKafa666 said:
Esenlikler

Tanrılardan tavsiye almak istiyorum, en etkili tavsiyeyi nasıl alabilirim.
Hangi yöntem ile mesela telepati kurmadan önce genelde ağır bir meditasyon çalışması yaparım.
Çakralardan başlayıp,3.cü göz ve duruişiti noktalarımı enerjiyle doldururum.
Daha sonrasında yoğunlaşırım başka yapabileceğim bir yöntem varmı.

Esenlikler,

Tanrıları duyamasanız bile yardımlarını ve yol göstermelerini isteyebilirsiniz. Bir şekilde onlar çeşitli yollarla size yardımcı olacaklardır, endişelenmeyin.

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Kahin said:
Tanrılar açık şekilde bazı insanları özellikle yüksek mevkiye getirmeden önce sınarlar. Kimi zaman görmezden gelirler. Tanrılığa giden yolda elbette ki ağır sınavlar olacaktır. En başta kendi yorum ve tecrübelerimden konuşuyorum demiştim zaten kesinlikle senin durumun böyledir demedim ama bana öyle geldiği için bu yorumu yaptım.
Hayati kararlar da yardımcı olsalar bile doğru bulmuyorum her yapacağın hareketi Tanrılar sanki çocuk bakıcısıymış gibi onların izni olmadan bir şey yapamamak... Tanrıların gerçekten bunu istediğini düşünmüyorum. Aksine kendi ayaklarımızın üstünde durup kendi kararlarımızı verdiğimizi görürlerse gururlanırlar.
SS'liğimi sorgulamayın.

Esenlikler,

Mesajınız yanlış anlaşılabilecek düzeyde. Evet, Tanrılar bazenleri tehditleri hayati olmayacak kadar düşürüp kalanıyla ilgilenmemizi isterler, ancak özel olarak önünüze zorluk getireceklerini düşünmüyorum.

İstekleri ve talepleri bazen ağır olabilir ancak özellikle sıkıntı getirdiklerine dair bir bilgi paylaşılmadı. Belki de siz, hayatınızda zaten olacaklara dair düşük müdahelelerinden ötürü karıştırıyor olabilirsiniz.

İyi geceler.

Bak Bright açıklamış. Buradan yazayım devamı niteliğinde olması için.

Kaynağı kendisi olan problemlerinden bahsetti, Tanrılar ona bunu vermedi. Tanrılar SSlerin hayatına eğer suç işlemedilerse sıkıntı vermezler. Kendini daha iyi ifade etmeye çalış bundan sonra çünkü ikidir senin ortaya attığın şeyleri düzelterek zaman kaybediyoruz. Yanlış anlaşılma varsa ortada, bu senin yarattığın bir şey.

Bir SSin problemlerini kendi çözüp gelişmesini, tecrübe edinmesini beklemeleri ve gerekmedikçe yardım etmemeleri onun hayatına ekstra sıkıntı vermekle aynı şey gibi mi duruyor? Kişi geliştikçe toplulukta varlığı ağırlaşır, derinleşir. Bununla birlikte sorumlulukları artar. Tanrılar kişinin bunların da üstesinden gelebilmesini bekler ve yine yardım etmeyebilirler. Bunun hiçbir noktasında Tanrıların dert tasa yüklediği bir gerçeklik yok. Aksine Tanrıların sorun getirmeyeceği, bunun bizim yanlış yorumlarımız olduğunu ısrarla söylüyor JoS.

Önce SSler JoS’a bağlı olmak zorunda değildi, şimdi de Tanrılar sınamak için sıkıntı yaratıyor. Başka? Her neyse, kendini doğru ifade etmek adına çaba bile göstermediğin için sık sık seninle tartışacağız gibi görünüyor.
 
Bu aralar Forumdaki insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum sebepleri de belli zaten ama sizde haklısınız tekrar okuyunca kendimi iyi ifade edemediğimi fark ettim. Şöyle diyeyim o halde, Tanrıların bizi denemek için ekstra sorun yarattığını söylemek istememiştim. Demek istediğim yerleri zaten anlayanlar olmuş o yüzden tekrar dememe gerek yok.


JoS konusuna gelirsek diğer konu başlığında gene yazanlar olmuş benim hakkımda ama uğraşmak istemediğimden ve fazla ciddiye almadığımdan cevap vermedim. Tanrılar böyle bir şeye karşı olsalardı şu an hala devam edip onlarla çalışıyor olmazdım. Son dediğimi de yanlış anlayanlar olur muhtemelen onlarla çalışıyorum derken her kendini geliştiren SS gibi bende iletişime geçip onların onayı doğrultusunda hareket ediyorum. Hiç bir zaman satanizmi küçük duruma düşürecek bir hareketim yada yanlış bilgi sunduğum bir durum olmadı. Olduysa da burda oldu yanlış anlaşılmalae yüzünden onları da düzeltiyorsunuz zaten güzel. Diğer platformlarda ekstra özen gösteriyorum bilgiye iyice hakim olmadan paylaşmıyorum ileride sıkıntı çıkmasın diye.

Son olarak JoS 2000(muhtemelen bu yıllarda) yılında kurulan ve internete ayak uyduran bir topluluk. Eski zamanlarda internet yokken insanlar gene Coven yardımıyla bir şekilde bilgi alabiliyordu. Muhtemelen JoS eskiden beride vardı ve farklı farklı ülkelerde tanınan bir gizli örgütü o konu hakkında emin değilim.


"Oho oho sakin ol şampiyon kimse seni sorguya çekmedi sadece sana bilgi verdim bu kadar yani duygusal tepki verme."

Bunu sana demedim. Yazıyı baştan sona okursan kime neden dediğimi anlarsın.
 
Kahin said:
Bu aralar Forumdaki insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum sebepleri de belli zaten ama sizde haklısınız tekrar okuyunca kendimi iyi ifade edemediğimi fark ettim. Şöyle diyeyim o halde, Tanrıların bizi denemek için ekstra sorun yarattığını söylemek istememiştim. Demek istediğim yerleri zaten anlayanlar olmuş o yüzden tekrar dememe gerek yok.


JoS konusuna gelirsek diğer konu başlığında gene yazanlar olmuş benim hakkımda ama uğraşmak istemediğimden ve fazla ciddiye almadığımdan cevap vermedim. Tanrılar böyle bir şeye karşı olsalardı şu an hala devam edip onlarla çalışıyor olmazdım. Son dediğimi de yanlış anlayanlar olur muhtemelen onlarla çalışıyorum derken her kendini geliştiren SS gibi bende iletişime geçip onların onayı doğrultusunda hareket ediyorum. Hiç bir zaman satanizmi küçük duruma düşürecek bir hareketim yada yanlış bilgi sunduğum bir durum olmadı. Olduysa da burda oldu yanlış anlaşılmalae yüzünden onları da düzeltiyorsunuz zaten güzel. Diğer platformlarda ekstra özen gösteriyorum bilgiye iyice hakim olmadan paylaşmıyorum ileride sıkıntı çıkmasın diye.

Son olarak JoS 2000(muhtemelen bu yıllarda) yılında kurulan ve internete ayak uyduran bir topluluk. Eski zamanlarda internet yokken insanlar gene Coven yardımıyla bir şekilde bilgi alabiliyordu. Muhtemelen JoS eskiden beride vardı ve farklı farklı ülkelerde tanınan bir gizli örgütü o konu hakkında emin değilim.


"Oho oho sakin ol şampiyon kimse seni sorguya çekmedi sadece sana bilgi verdim bu kadar yani duygusal tepki verme."

Bunu sana demedim. Yazıyı baştan sona okursan kime neden dediğimi anlarsın.

Esenlikler

Hoş geldin, gelir gelmez ayağının tozuyla tartışmaya girmişsin. Konuyu sonuca bağlarsak Tanrılar ekstra sorun yaratmadıkları gibi üst düzey görev için sınadıkları yolda da yardımlarını aksatabilirler. Çünkü bisiklet sürmeyi öğretirken ara sıra gidonu çocuğa bırakmak gerekir.

İfade etme konusunda sıkıntı olduğunu ben de düşünüyorum. Herkes vaiz, yazar olamıyor. O ayrı bir sanattır ve rahiplerimiz de iyi becerir, çok çok iyi vaazlar yazmaktadırlar. Eğer yazıda ahenk uyum kompozisyon kurallarına dikkat edilmezse olmaz çünkü anlattıklarımız karşımızdakinin anlayabildiği kadardır.

Rahiplerimizin kendileri de bu rahiplik yolunda zamanında sınanmış olmalıdırlar.

İyi geceler.
 
Yüksek saygımla soruyorum, Tanrıların belli durumlarda işleri insanlar için kötüleştirmediğine veyahut daha da zorlaştırmadığına gerçekten kalben emin misiniz? Benim şu son birkaç günde yaşadığım şeyler bunun aksini gösteriyor. Yardım aksatılmasından veyahut direkt hiç yardım edilmemesinden bahsetmiyorum, bunlar olsa hiçbir sorun yok, yardım etmek zorunda değiller sonuçta. Ben işlerin gözle görülür ve fark edilir bir örüntü içerisinde kötüleşmesinden bahsediyorum.
 
Spine said:
Yüksek saygımla soruyorum, Tanrıların belli durumlarda işleri insanlar için kötüleştirmediğine veyahut daha da zorlaştırmadığına gerçekten kalben emin misiniz? Benim şu son birkaç günde yaşadığım şeyler bunun aksini gösteriyor. Yardım aksatılmasından veyahut direkt hiç yardım edilmemesinden bahsetmiyorum, bunlar olsa hiçbir sorun yok, yardım etmek zorunda değiller sonuçta. Ben işlerin gözle görülür ve fark edilir bir örüntü içerisinde kötüleşmesinden bahsediyorum.

Sert astrolojik geçişlere maruz kalıyor olabilir misiniz ihtimaller dahilinde?

Belki de haklı olabilirsiniz. Sonuçta bir şeyi yapmanın en iyi yollarını onlar biliyorlar. Sadakatinizi sınıyor olabilirler, iki durum arasında size neyin sizin için daha iyi olduğunu göstermek için bu yola sokmuş olabilirler, sorumluluklarınızı basit sebeplerden dolayı aksatmanızdan ötürü size en kötüsünü gösterip, "zor" dediğiniz şeylerin aslında düşündüğünüz kadar da zor olmadığını anlatmaya çalışıyor da olabilirler. Yine de net bir şey demek pek mümkün değil. Arayana daima cevaplar vardır, sabredin.
 
Ποσειδών666 said:
Spine said:
Yüksek saygımla soruyorum, Tanrıların belli durumlarda işleri insanlar için kötüleştirmediğine veyahut daha da zorlaştırmadığına gerçekten kalben emin misiniz? Benim şu son birkaç günde yaşadığım şeyler bunun aksini gösteriyor. Yardım aksatılmasından veyahut direkt hiç yardım edilmemesinden bahsetmiyorum, bunlar olsa hiçbir sorun yok, yardım etmek zorunda değiller sonuçta. Ben işlerin gözle görülür ve fark edilir bir örüntü içerisinde kötüleşmesinden bahsediyorum.

Sert astrolojik geçişlere maruz kalıyor olabilir misiniz ihtimaller dahilinde?

Belki de haklı olabilirsiniz. Sonuçta bir şeyi yapmanın en iyi yollarını onlar biliyorlar. Sadakatinizi sınıyor olabilirler, iki durum arasında size neyin sizin için daha iyi olduğunu göstermek için bu yola sokmuş olabilirler, sorumluluklarınızı basit sebeplerden dolayı aksatmanızdan ötürü size en kötüsünü gösterip, "zor" dediğiniz şeylerin aslında düşündüğünüz kadar da zor olmadığını anlatmaya çalışıyor da olabilirler. Yine de net bir şey demek pek mümkün değil. Arayana daima cevaplar vardır, sabredin.
Neredeyse 10 yıl süren bir astrolojik geçiş varsa ve ben bunu bilmiyorsam söylerseniz çok memnun olurum. Bir şeyi yapmanın en iyi yolunu onların bildiğini söylemek biraz İslamvari bir yaklaşım olmuyor mu? Sanki onca yıl yaşayıp, elde ettiğim tüm deneyimi çöpe atmışım gibi geliyor. Ayrıca sorumluluktan kaçmadığımı aksine bir insan için kaldırabileceğinden fazla yükü başarıyla yönettiğimi söyleyebilirim. O yüzden "zorluk", benim için hiçbir şey. Gerçekten anlam veremiyorum.

Aslında veriyorum da, ilişkilerimi ve kendimle olan hesaplaşmamı bu kadar yokuşa sürmek istemiyorum.
Anatolian Division said:
Kahin said:
Bu aralar Forumdaki insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum sebepleri de belli zaten ama sizde haklısınız tekrar okuyunca kendimi iyi ifade edemediğimi fark ettim. Şöyle diyeyim o halde, Tanrıların bizi denemek için ekstra sorun yarattığını söylemek istememiştim. Demek istediğim yerleri zaten anlayanlar olmuş o yüzden tekrar dememe gerek yok.


JoS konusuna gelirsek diğer konu başlığında gene yazanlar olmuş benim hakkımda ama uğraşmak istemediğimden ve fazla ciddiye almadığımdan cevap vermedim. Tanrılar böyle bir şeye karşı olsalardı şu an hala devam edip onlarla çalışıyor olmazdım. Son dediğimi de yanlış anlayanlar olur muhtemelen onlarla çalışıyorum derken her kendini geliştiren SS gibi bende iletişime geçip onların onayı doğrultusunda hareket ediyorum. Hiç bir zaman satanizmi küçük duruma düşürecek bir hareketim yada yanlış bilgi sunduğum bir durum olmadı. Olduysa da burda oldu yanlış anlaşılmalae yüzünden onları da düzeltiyorsunuz zaten güzel. Diğer platformlarda ekstra özen gösteriyorum bilgiye iyice hakim olmadan paylaşmıyorum ileride sıkıntı çıkmasın diye.

Son olarak JoS 2000(muhtemelen bu yıllarda) yılında kurulan ve internete ayak uyduran bir topluluk. Eski zamanlarda internet yokken insanlar gene Coven yardımıyla bir şekilde bilgi alabiliyordu. Muhtemelen JoS eskiden beride vardı ve farklı farklı ülkelerde tanınan bir gizli örgütü o konu hakkında emin değilim.


"Oho oho sakin ol şampiyon kimse seni sorguya çekmedi sadece sana bilgi verdim bu kadar yani duygusal tepki verme."

Bunu sana demedim. Yazıyı baştan sona okursan kime neden dediğimi anlarsın.

Esenlikler

Hoş geldin, gelir gelmez ayağının tozuyla tartışmaya girmişsin. Konuyu sonuca bağlarsak Tanrılar ekstra sorun yaratmadıkları gibi üst düzey görev için sınadıkları yolda da yardımlarını aksatabilirler. Çünkü bisiklet sürmeyi öğretirken ara sıra gidonu çocuğa bırakmak gerekir.

İfade etme konusunda sıkıntı olduğunu ben de düşünüyorum. Herkes vaiz, yazar olamıyor. O ayrı bir sanattır ve rahiplerimiz de iyi becerir, çok çok iyi vaazlar yazmaktadırlar. Eğer yazıda ahenk uyum kompozisyon kurallarına dikkat edilmezse olmaz çünkü anlattıklarımız karşımızdakinin anlayabildiği kadardır.

Rahiplerimizin kendileri de bu rahiplik yolunda zamanında sınanmış olmalıdırlar.

İyi geceler.
Cobra'nın emekleri yadsınamaz ama otoriteyi sorgulayan her başı ezmenin sonucu ağır olur. Evet, @Kahin'in önceki olaylarından ucundan da olsa haberdarım lâkin her ne kadar Tanrıların bizi o kadar sevip, önemsediğini şahsen düşünmesem de, Tanrılar yöneticileri sınadığı gibi, yöneticilerin yönettiklerini de sınayabilir. Gözetleyenleri kim gözetleyecek? Kendi kendini eleştiren, gerektiğinde inşa eden ve gerektiğinde yok eden, devri daim oluşturan bir topluluk olmanın en temel ilkelerinden biri, yöneticilerin sıkı bir denetlemeye tabi tutulmasıdır. Bu yöneticilerin özel hayatlarının bilinmesi gereken belli bölümlerinin kimseyi alakadar etmediğini söylemek, döngüsel kanıtlama kullanarak çeşitli problemlerden gerçek bir çözüm bulmadan sıyrılmak veyahut İbrahimi dinler gibi kaderci bir yaklaşım sergilemek çok kolay. Aynı zamanda bunu sorgulayanların da niyetlerini yanlış anlayarak hedef göstermek de çok kolay.

Ben zamanında yüz binlerce üyeli çeşitli platformlarda üst yöneticilik yaptım, binbir insanla muhatap oldum ve Yüksek Rahip'in bazı konularda çok kritik hatalar yaptığını görüyorum. Şöyle ufak bir "timeline" çizip neyin nasıl yapılması gerektiğini kolayca görebiliyorum. Belirlenen bazı ilkeler var. Mesela minimum eforla maksimum verimi almak gibi. Ancak hayat her zaman böyle doğrusal değildir. Bunları da topluluk kendi içerisinde fark edip, bazı şeyler hakkında sesini çıkarmazsa geçenki konuda sayın @Bright Truth'ın bahsettiği Yüksek Rahiplerin hata yapma oranının gittikçe azalması gibi çeşitli istatistiklerde verim kaybı yaşanır. Sonuçta bazı alanlarda onlardan kat kat bilgili kişiler de var.

Burada belli başlı bazı önden kabullenilmesi gereken şeyler var ancak bunlar insanları romantik bir tembelliğe düşürüp, sorumluluktan kaçılmasına yardımcı oluyor. İnsanlar, tüm lanetlere rağmen devasa organizasyonlar oluşturup, bunların oluşturduğu sorunları kendilerince çözebilen gelişmiş bir ırktır. Bu romantik tembellik ve hayatın acı gerçeklerini unutma eğilimi hiç iyi bir yere gitmiyor. Hayat her zaman kalbini söker alır, buradaki herkes bunu unutmuş gibi davranıyor.
 
Esenlikler,

Spine said:
Neredeyse 10 yıl süren bir astrolojik geçiş varsa ve ben bunu bilmiyorsam söylerseniz çok memnun olurum. Bir şeyi yapmanın en iyi yolunu onların bildiğini söylemek biraz İslamvari bir yaklaşım olmuyor mu? Sanki onca yıl yaşayıp, elde ettiğim tüm deneyimi çöpe atmışım gibi geliyor.

Sizi anlayabiliyorum, ancak bu genel olarak Tanrılarla daha az etkileşime girmenizden kaynaklanıyor olabilir. Zamanla bu düşüncelerinizi aşacaksınızdır. Unutmayın, antikler önce sahte "egoyu" kırarlardı. Ateş gibi parlamak için önce toprak gibi olmak gereklidir.

Size böyle gelmesini anlıyorum ancak burada asıl talep edilen, sizin tecrübelerinizi bir köşeye atmanız değil. Aksine, gelişim, daha da üstüne katmak. Tanrılardan alabileceğiniz bir bilgelik, hiçbir insanın size sunamayacağı bir şeydir. Onlardan bilgelik alıp bunları uygulayınca, zamanla siz de onlara daha da yaklaşırsınız.

Dediklerim size şimdilik anlamsız geliyor olabilir. Tanrılarla aranızdaki bağları güçlendirdikçe demek istediklerimi anlayacaksınızdır.

Spine said:
Cobra'nın emekleri yadsınamaz ama otoriteyi sorgulayan her başı ezmenin sonucu ağır olur. Evet, @Kahin'in önceki olaylarından ucundan da olsa haberdarım lâkin her ne kadar Tanrıların bizi o kadar sevip, önemsediğini şahsen düşünmesem de, Tanrılar yöneticileri sınadığı gibi, yöneticilerin yönettiklerini de sınayabilir. Gözetleyenleri kim gözetleyecek? Kendi kendini eleştiren, gerektiğinde inşa eden ve gerektiğinde yok eden, devri daim oluşturan bir topluluk olmanın en temel ilkelerinden biri, yöneticilerin sıkı bir denetlemeye tabi tutulmasıdır. Bu yöneticilerin özel hayatlarının bilinmesi gereken belli bölümlerinin kimseyi alakadar etmediğini söylemek, döngüsel kanıtlama kullanarak çeşitli problemlerden gerçek bir çözüm bulmadan sıyrılmak veyahut İbrahimi dinler gibi kaderci bir yaklaşım sergilemek çok kolay. Aynı zamanda bunu sorgulayanların da niyetlerini yanlış anlayarak hedef göstermek de çok kolay.

Ben zamanında yüz binlerce üyeli çeşitli platformlarda üst yöneticilik yaptım, binbir insanla muhatap oldum ve Yüksek Rahip'in bazı konularda çok kritik hatalar yaptığını görüyorum. Şöyle ufak bir "timeline" çizip neyin nasıl yapılması gerektiğini kolayca görebiliyorum. Belirlenen bazı ilkeler var. Mesela minimum eforla maksimum verimi almak gibi. Ancak hayat her zaman böyle doğrusal değildir. Bunları da topluluk kendi içerisinde fark edip, bazı şeyler hakkında sesini çıkarmazsa geçenki konuda sayın @Bright Truth'ın bahsettiği Yüksek Rahiplerin hata yapma oranının gittikçe azalması gibi çeşitli istatistiklerde verim kaybı yaşanır. Sonuçta bazı alanlarda onlardan kat kat bilgili kişiler de var.

Burada belli başlı bazı önden kabullenilmesi gereken şeyler var ancak bunlar insanları romantik bir tembelliğe düşürüp, sorumluluktan kaçılmasına yardımcı oluyor. İnsanlar, tüm lanetlere rağmen devasa organizasyonlar oluşturup, bunların oluşturduğu sorunları kendilerince çözebilen gelişmiş bir ırktır. Bu romantik tembellik ve hayatın acı gerçeklerini unutma eğilimi hiç iyi bir yere gitmiyor. Hayat her zaman kalbini söker alır, buradaki herkes bunu unutmuş gibi davranıyor.

Daha açık konuşur musunuz? Genel olarak JoS'un organizasyonel iç yapısını tam olarak bilmediğiniz için yanlış değerlendirmelerde bulunduğunuzu düşünüyorum.

Tabii ki Yüksek Rahip de her şeye vâkıf ve her konuda bilgili olamaz. Ancak yöneticiliğinde bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Eksik olduğu yerlerde zaten gerekli kişilerle ekip çalışması yürütüyor.

Kendi açtığım konuda bu dediklerinize bir oranda cevap getirmiştim. Tanrıların doğrudan denetim altında tutacağı bir makam rahiplik.

Örneğin, "otoriteden" bahsederken dediğimiz yanlışları görmemezlikten gelmek değil, veya kafanıza takılan yerleri silip atmak değil. Eğer yanlış olduğundan emin olduğunuz bir yer varsa bunu yetkililere bildirebilirsiniz ve gerekli adımlar atılır. Örneğin devlet içinde en basit vatandaşın bile bazı kurumlarda ihbar, şikâyet, öneri hakkı vardır.

Eğer bir konuda kafanıza takılan bir yer varsa, bunun da nedenini sorabilirsiniz. Sizin açınızdan konuşmuyorum, ancak genel bir örnek vermek amaçlı şöyle bir şey sunabilirim:

"Yüksek Rahipler %0.000000001 oranında hata yaptı, insan değiller mi zaten, SS'i onlar olmasaydı da öğrenebilirdik!"

veya

"Sayın Yüksek Rahip, şu konudaki kararınızın gerekçesi nedir?"

Hangisi sizce iki taraf için de yararlı olur? Birisinde Tanrıların iradesi kırılıyor ve sorgulanıyor, diğerinde hem doğrusunu öğrenip hem de Yüksek Rahiplerin de size anlatmasını sağlayarak daha da deneyimlenmesini, gelecek için daha iyi bir eğitmen olmasını sağlıyorsunuz.

Dediğiniz gibi, yönetenlerin yönettiklerini denetlemesi ve yönetenlerin de daha üst varlıklar tarafından denetlenmesi gereklidir. Ancak üstün denetimini alta verirseniz, ortaya çıkan sonuç aşağıda verdiğim video oluyor. O insanlar o makamlara uygun oldukları için geliyorlar ve belirli düzeyde diğer insanlardan daha gelişmişler.

Yine de dediğim gibi, sorup sorgulamak ile denetimi karıştırmayın. İkisi ayrı şeyler. Sormak, öğrenmenin ve dolayısıyla bilmenin, bilgeliğe ermenin bir parçasıdır.

https://www.youtube.com/watch?v=5AeO-dKGBLs

İyi geceler.
 
Spine said:
Ποσειδών666 said:
Spine said:
Yüksek saygımla soruyorum, Tanrıların belli durumlarda işleri insanlar için kötüleştirmediğine veyahut daha da zorlaştırmadığına gerçekten kalben emin misiniz? Benim şu son birkaç günde yaşadığım şeyler bunun aksini gösteriyor. Yardım aksatılmasından veyahut direkt hiç yardım edilmemesinden bahsetmiyorum, bunlar olsa hiçbir sorun yok, yardım etmek zorunda değiller sonuçta. Ben işlerin gözle görülür ve fark edilir bir örüntü içerisinde kötüleşmesinden bahsediyorum.

Sert astrolojik geçişlere maruz kalıyor olabilir misiniz ihtimaller dahilinde?

Belki de haklı olabilirsiniz. Sonuçta bir şeyi yapmanın en iyi yollarını onlar biliyorlar. Sadakatinizi sınıyor olabilirler, iki durum arasında size neyin sizin için daha iyi olduğunu göstermek için bu yola sokmuş olabilirler, sorumluluklarınızı basit sebeplerden dolayı aksatmanızdan ötürü size en kötüsünü gösterip, "zor" dediğiniz şeylerin aslında düşündüğünüz kadar da zor olmadığını anlatmaya çalışıyor da olabilirler. Yine de net bir şey demek pek mümkün değil. Arayana daima cevaplar vardır, sabredin.
Neredeyse 10 yıl süren bir astrolojik geçiş varsa ve ben bunu bilmiyorsam söylerseniz çok memnun olurum. Bir şeyi yapmanın en iyi yolunu onların bildiğini söylemek biraz İslamvari bir yaklaşım olmuyor mu? Sanki onca yıl yaşayıp, elde ettiğim tüm deneyimi çöpe atmışım gibi geliyor. Ayrıca sorumluluktan kaçmadığımı aksine bir insan için kaldırabileceğinden fazla yükü başarıyla yönettiğimi söyleyebilirim. O yüzden "zorluk", benim için hiçbir şey. Gerçekten anlam veremiyorum.

Aslında veriyorum da, ilişkilerimi ve kendimle olan hesaplaşmamı bu kadar yokuşa sürmek istemiyorum.
Anatolian Division said:
Kahin said:
Bu aralar Forumdaki insanlar tarafından yanlış anlaşılıyorum sebepleri de belli zaten ama sizde haklısınız tekrar okuyunca kendimi iyi ifade edemediğimi fark ettim. Şöyle diyeyim o halde, Tanrıların bizi denemek için ekstra sorun yarattığını söylemek istememiştim. Demek istediğim yerleri zaten anlayanlar olmuş o yüzden tekrar dememe gerek yok.


JoS konusuna gelirsek diğer konu başlığında gene yazanlar olmuş benim hakkımda ama uğraşmak istemediğimden ve fazla ciddiye almadığımdan cevap vermedim. Tanrılar böyle bir şeye karşı olsalardı şu an hala devam edip onlarla çalışıyor olmazdım. Son dediğimi de yanlış anlayanlar olur muhtemelen onlarla çalışıyorum derken her kendini geliştiren SS gibi bende iletişime geçip onların onayı doğrultusunda hareket ediyorum. Hiç bir zaman satanizmi küçük duruma düşürecek bir hareketim yada yanlış bilgi sunduğum bir durum olmadı. Olduysa da burda oldu yanlış anlaşılmalae yüzünden onları da düzeltiyorsunuz zaten güzel. Diğer platformlarda ekstra özen gösteriyorum bilgiye iyice hakim olmadan paylaşmıyorum ileride sıkıntı çıkmasın diye.

Son olarak JoS 2000(muhtemelen bu yıllarda) yılında kurulan ve internete ayak uyduran bir topluluk. Eski zamanlarda internet yokken insanlar gene Coven yardımıyla bir şekilde bilgi alabiliyordu. Muhtemelen JoS eskiden beride vardı ve farklı farklı ülkelerde tanınan bir gizli örgütü o konu hakkında emin değilim.


"Oho oho sakin ol şampiyon kimse seni sorguya çekmedi sadece sana bilgi verdim bu kadar yani duygusal tepki verme."

Bunu sana demedim. Yazıyı baştan sona okursan kime neden dediğimi anlarsın.

Esenlikler

Hoş geldin, gelir gelmez ayağının tozuyla tartışmaya girmişsin. Konuyu sonuca bağlarsak Tanrılar ekstra sorun yaratmadıkları gibi üst düzey görev için sınadıkları yolda da yardımlarını aksatabilirler. Çünkü bisiklet sürmeyi öğretirken ara sıra gidonu çocuğa bırakmak gerekir.

İfade etme konusunda sıkıntı olduğunu ben de düşünüyorum. Herkes vaiz, yazar olamıyor. O ayrı bir sanattır ve rahiplerimiz de iyi becerir, çok çok iyi vaazlar yazmaktadırlar. Eğer yazıda ahenk uyum kompozisyon kurallarına dikkat edilmezse olmaz çünkü anlattıklarımız karşımızdakinin anlayabildiği kadardır.

Rahiplerimizin kendileri de bu rahiplik yolunda zamanında sınanmış olmalıdırlar.

İyi geceler.
Cobra'nın emekleri yadsınamaz ama otoriteyi sorgulayan her başı ezmenin sonucu ağır olur. Evet, @Kahin'in önceki olaylarından ucundan da olsa haberdarım lâkin her ne kadar Tanrıların bizi o kadar sevip, önemsediğini şahsen düşünmesem de, Tanrılar yöneticileri sınadığı gibi, yöneticilerin yönettiklerini de sınayabilir. Gözetleyenleri kim gözetleyecek? Kendi kendini eleştiren, gerektiğinde inşa eden ve gerektiğinde yok eden, devri daim oluşturan bir topluluk olmanın en temel ilkelerinden biri, yöneticilerin sıkı bir denetlemeye tabi tutulmasıdır. Bu yöneticilerin özel hayatlarının bilinmesi gereken belli bölümlerinin kimseyi alakadar etmediğini söylemek, döngüsel kanıtlama kullanarak çeşitli problemlerden gerçek bir çözüm bulmadan sıyrılmak veyahut İbrahimi dinler gibi kaderci bir yaklaşım sergilemek çok kolay. Aynı zamanda bunu sorgulayanların da niyetlerini yanlış anlayarak hedef göstermek de çok kolay.

Ben zamanında yüz binlerce üyeli çeşitli platformlarda üst yöneticilik yaptım, binbir insanla muhatap oldum ve Yüksek Rahip'in bazı konularda çok kritik hatalar yaptığını görüyorum. Şöyle ufak bir "timeline" çizip neyin nasıl yapılması gerektiğini kolayca görebiliyorum. Belirlenen bazı ilkeler var. Mesela minimum eforla maksimum verimi almak gibi. Ancak hayat her zaman böyle doğrusal değildir. Bunları da topluluk kendi içerisinde fark edip, bazı şeyler hakkında sesini çıkarmazsa geçenki konuda sayın @Bright Truth'ın bahsettiği Yüksek Rahiplerin hata yapma oranının gittikçe azalması gibi çeşitli istatistiklerde verim kaybı yaşanır. Sonuçta bazı alanlarda onlardan kat kat bilgili kişiler de var.

Burada belli başlı bazı önden kabullenilmesi gereken şeyler var ancak bunlar insanları romantik bir tembelliğe düşürüp, sorumluluktan kaçılmasına yardımcı oluyor. İnsanlar, tüm lanetlere rağmen devasa organizasyonlar oluşturup, bunların oluşturduğu sorunları kendilerince çözebilen gelişmiş bir ırktır. Bu romantik tembellik ve hayatın acı gerçeklerini unutma eğilimi hiç iyi bir yere gitmiyor. Hayat her zaman kalbini söker alır, buradaki herkes bunu unutmuş gibi davranıyor.

1-Astrolojik geçişler 10-20 yıl değil ömür boyu belirli aralıklarla devam ederler. Astroloji bilenlerimiz bunu daha iyi cevaplarlar ben bu kadar biliyorum. İslamdan farkı da şudur, islamda allah insan iradesi üzerinde tam hakimiyet sahibiyken bizde tanrılar insan iradesi üzerinde hakimiyet sahibi değildirler. Ancak gezegenlerden yıldızlardan vesairden dolayı alacağımız kararlar vereceğimiz tepkiler yeteneklerimiz vesair az çok bellidir ve tanrılar da bunları bilirler. Son zamanlarda müslümanlar kader tam yazmıyormuş tahmin ediliyormuş tarzında kıvırdıklarından ki islamda böyle bir şey yok olan ve olacak her şey levhi mahfuzda yazılıdır, benziyormuş gibi gelmiş olabilir. Bu kader meselesi de çalıntı ve bozulmuş bir konudur.

2-Burayı tam anlamadım ama sanırım rahip ve rahibelerin fazla iyi niyetli davranmasından ve bunun da hata sayılmasından bahsediliyor. Ne yazık ki onlar da insan ve bir adım sonrasını göremiyorlar. O yüzden şartlar neyse en uygun ne müsaitse onu yapmaya çalışıyorlar burada konuyu ikiye ayırıyorum

a) yöneticilik yaptığınız yerler legaldi. Yani legaldi derken sistemi tamamiyle kökten reddetmeyen vergisini veren her pazar ayine giden akıllı uslu çocuklardı bu sayfalar. Burası akıllı ve uslu bir çocuk değil. Oralarda kendi fotoğrafınızı paylaşabilirsiniz burada imkansız. Gizlilik bütün sayfalara kıyasla çok sıkı. Şu anki mevcut şartlar buranın öyle bir yer olmasına müsaade etmiyor.

b) bahsedilen yönetim tekniği değil de dikte edilen ideolojik fikirlerde kasıtlı olarak yanılma payı olduğunu iddia ediyorlar ama biz dikte edilenleri bildiğimiz tarihten parçaları birleştirerek, üstüne katarak anlayabiliyoruz. Bazıları anlayamıyorlar, bazılarının işlerine gelmiyor, bazıları ihtiraslarının kurbanı oluyorlar.

Kafam çok karışık bir halde zor bir paragrafı yanıtladım. Umarım anlaşılabiliyordur.

İyi günler.
 
Spine said:
Neredeyse 10 yıl süren bir astrolojik geçiş varsa ve ben bunu bilmiyorsam söylerseniz çok memnun olurum.

Satürn 1. Ev’den geçişi 3-4 sene sizi yıkıp yıkıp baştan yapabilir. Sonra 2. Ev’e geçer ve finansal olarak çökebilirsiniz. Sonra 3. Ev’e geçer ve o evle ilgili sorun yaşarsınız. Ama 10 senedir sorun aynıysa muhtemelen transit değil, natal haritanızda görünür. Yani gökyüzünün o anki durumuyla alakalı değil, sizin ruhunuzun karmasıyla alakalı ve bu durum sorun çözülene kadar değil 10 sene, hayatlar boyu devam edebilir. Mesela 4. Ev’de Satürn erken çocukluk hayatının istismarla geçmesine sebep olabilir ve izi tüm hayat boyunca belli olur. Sonra kendi çocuklarına da iyi ebeveynlik yapamayabilir ve bu sebeple hem kendi karmasını çocuklarına aktarır hem de sonraki hayatında tekrar aynı istismarı yaşar. Ancak kişisel gelişimle, terapiyle, ruhaniyetle, ne gerekiyorsa onunla bu sorunu çözerse karmasını kırmış olur. Sağlık sorunları, bağımlılıklar, parasal konular, aile, partnerler ve herhangi bir şey olabilir.
 
Bright Truth said:
Unutmayın, antikler önce sahte "egoyu" kırarlardı. Ateş gibi parlamak için önce toprak gibi olmak gereklidir.
Sahte "ego"dan kastınız nedir? Kişinin o kadar da önem arz etmeyen kendisini, gereğinden fazla önemsemesi gibi bir şey mi? Topluluğumuzun büyük kısmı yaşları, bağımlılıkları veya genel olarak zayıf olmaları sebebiyle Tanrılara hayatlarını veyahut şu an onları önemli kılan şeyleri borçlu olabilirler ancak ben bu alanın dışında kalıyorum. Her ne kadar problemlerle boğuşan ve kafayı bozan biri izlenimi versem de dikkat edenler görebilirler ki benim problemim yalnızca tek, özel bir şey, bu diğer her şeyi kendi başıma hallettiğim anlamına geliyor, dolayısıyla kişisel borçluluk hissetmiyorum. Bunun Tanrılarla olan temas eksikliğimden olduğunu iddia edebilirsiniz ancak şu ana kadar yalnızca kendi beynine ve kalbine güvenen biri olarak oldukça iyi iş çıkardığımı ve yaşadığım tek tük deneyimlerde de sizin veya topluluğun geri kalanı kadar "şanslı" olmadığımı, negatif şeylerle karşılaştığımı söyleyebilirim. Bunun da yine mesajları doğru algılamadığımdan veyahut zihin stabilitemi etkileyen bir konuda ders almamdan dolayı düşündüğümün aksi olduğunu söyleyebilirsiniz.

Açıkçası birbiriyle bağlantısız ve yarı-bağlantılı şeyleri bir örüntüye sokmaya çalışmaktan, sürekli etkisini kaybeden, aldığımı düşündüğüm "işaretlerden" gerçekten fayda gelmediğini görüyorum. Evet, orada bir yerlerde bambaşka bir dünya var ve ben o dünyaya dokunmak istiyorum. Ancak dokunmaya yeltenen ellerim kömür oluyor. Ruhumu aydınlatmak istiyorum ancak ışıklar yalnızca sönüyor. Gerçekten bu tür bir konuda dahi bu kadar bahtsız olan tek ben miyim diye merak ediyorum.

Şu an çoğu şeyi kendi kafamda kurduğum ihtimali daha ağır basıyor, ne dediğimi anlıyor musunuz? Tam Şeytan'ı düşünürken gördüğünüz bir karga, durup dururken bir tavus kuşu görmeniz veyahut gece meditasyonlarını yaparken uyuyakaldığınızda birden irkilmeniz gibi şeyleri Tanrılarla bağdaştırabilirsiniz. Ben Occam'ın Usturasını daha mantıklı buluyorum. En net sonuca gidiyorum, böylece net olmayan her şeyi eliyorum. Böyle davranmaya başladığımdan beri Tanrılarla olan ilişki ve "sözde" iletişimim büyük oranda somutluğunu kaybetti, ben de gerçek bir şeylerin peşinde düştüm. Buradaki üslubumdan inancımın (zira bana bilgi sağlayacak pek bir şey yok elimde) zayıflamaya başladığını çıkarabilirsiniz, ben tam tersine artık inançtan çıkıp, öteye geçmek isteyen bir arzunun başını gökyüzüne kaldırıp kükreyişinde titriyor, titriyor ve titriyorum.

Ateş, parlamasını toprağa mı borçludur bilemiyorum ama ben yok olmak pahasına, ateş gibi parlamayı tercih ederim. İnsan felaketin de, servetin de saygı uyandıranını yaşamalı. Buradaki yaşı en büyük üyelerden biri sanıyorum sizsiniz, dolayısıyla hayat tecrübeniz de daha ağır basmalı diğerlerine kıyasla. Benim burada ergenvari bir eğlence içerisinde değil de (ki kimileri bunun aksini iddia etse de hâlen işin bu tarafından çıkamamış durumdalar, üzücü, insanlara böyle bir şey fazla geliyor) gerçekten yaşanmışlıklara rağmen, her şeye rağmen bir şeylere tutunmaya çalıştığımı, bir şeyler aradığımı, zaten yaralı biri olarak artık ölüme çok yaklaştığımı görebileceğinizi düşünüyorum. "Omnes vulnerant ultima necat". Benim fani vücudum öyle pek yaşlı değildir, epey gençtir hatta. Yine de benim yaşlılığım zihnimdedir. Eğer kadranın tersine işleyen bir hayat yaşadıysanız ve sizin de geceleri omzunuza çöken bir hayatınız olduysa, göğe umutla baktığınızda sadece kör olduysanız, size şarkılarla birlikte sessiz çığlıklar eşlik ettiyse, bunu büyük bir empatiyle anlarsınız. Ha anlamazsanız da yine sizin adınıza sevinirim, anlaşılmamam da güzel. Bunları yaşamadınız demektir, zaten bunları kimse yaşamamalı. Getirdikleri, götürdüklerini aratır. Görmüyor musunuz?

Yine de, Tanrıların yardımlarına ve bilgeliklerine olan arzum, bu son olaylardan sonra dramatik bir düşüş yaşasa da, gerçekten benim sahip olamadığım bu servet, ne tür bir şeymiş, merak ediyorum. İntihardan döndürmeleri, bağımlılıkları kesmeleri vesaire vesaire bunlar çok yazıldı çizildi. Ben gerçekten kalbinizdeki hangi tıkanıklığı açmanıza yardımcı oldular, nefessiz kaldığınızda size baharı estirdiler mi, ben bunları merak ediyorum. Yoksa kanıt sorduğumda herkesin söyleyecek ezbere bir lafı var. İnsanlar gerçekten onları anlıyor mu acaba, onlar da bizi anlıyor mu acaba? Kim kimi anlıyor acaba?

Ben artık vaatlerden sıkıldım. Kendimi ifade etme kaygım da kolayca beni tembel veyahut disiplinsiz olarak yaftalayacak insanların varlığını bilmemden kaynaklı. Bu kadar söz boşuna yazılmadı, seviyeyi bilerek yükseltiyorum ki filte işlevi görsün. Sürekli gelecekte gelecekmiş gibi konuşulmasından sıkıldım. Tanrıların dilediklerinde direkt o an gelebildiklerini biliyorum. Bazı insanlar için bunu yaptıklarını da biliyorum. Gerçekten hiçbir şey duyamamam, kulaklarımdaki bu sağırlık, benim acınası ruhani durumumdan ise, buna inanmıyorum çünkü böyle bir şey olamaz. Bir duvarı yumruklarımız kıramaz ama bir çekiç kırabilir. Şu ders verilmesi konusundaki baba-çocuk örneklerini de binlerce kez okudum. Yine de insan olarak yapımız bellidir. Fıtrat denilip buna aykırı davranılan İslam'ı eleştiriyoruz, ben burada da bazen benzer yaklaşımlara şahitlik ediyorum. Umudun rengi siyahtır, ne kadar maruz kalırsanız o kadar zehirlenirsiniz. Siz ise bir umut peşinde bir şeyler yaşayana kadar rutin sürdürmemi söylüyorsunuz. Bu da insana aykırıdır, umut en büyük afyondur. Dinler de umuttan beslenir. Hem de büyük bir afiyetle...
Bright Truth said:
"Sayın Yüksek Rahip, şu konudaki kararınızın gerekçesi nedir?"
Yüksek Rahip'in genel zihinsel durumunu bence anlayabildiğim için ne tür cevaplar verebileceğini kestiriyorum. Kabaca, uzun sürecek ama uzun vadede ve süper uzun vadede getirisi olacak şeyleri organize etmek yerine bu ay birkaç tane fazladan vaaz yazmayı tercih edecektir. Gerçi o vaazları da insanların kaçı tam olarak okuyor, kaçı mesajları anlıyor meçhul. Herkesin birbirinin sırtını sıvazladığı garip bir ortama doğru gidiyor o vaazların yorumları.

Tanrılara ve Yüksek Rahiplerin onlarla olan iletişimlerinden doğan dokunulmazlıklarına çok fazla bel bağlıyorsunuz. En basitinden, Joy of Satan'ı yeni keşfeden birinin anında tiksineceği kadar amatör siteler topluluğu, deneyimli üyelerin bile kafasını çorba edecek kadar karışık ve tutarsız ekosistem/içerik organizasyonu, çeviri projelerinin bir kısmının gerçekten ölü olması ama yine de aktif olarak kafa karıştırması, temel gerçekleri yeterince iyi oturtamadan çok fazla ileri seviye konulara değinmeleri ve bu sebeple ergenlerin iştahlarını kabartmaları gibi şeyleri ben şu an düşünmeden dahi söyleyebilirim. Ben bile son maddeye kapılıp da garip garip sorular sordum.

Bunu Joy of Satan'dan kopmak veyahut yermek için söylemiyorum. Ben daha önce şiddetle belirttiğim gibi, Joy of Satan olmadan bir Spiritüel Satanizm düşünemiyorum. Ancak madem Tanrılar bizi sınıyor, ders vermeye çalışıyor, o zaman bu sınamaların ve derslerin en büyüğü olmalı. İnsan olarak kendi içimizde duygulardan gelen organizasyonel sorunları çözebilmeliyiz. Tanrılar bir kere savaş kaybettiler sonuçta değil mi, söylenen en temel şeylerden biri onların da sonsuz güçte olmadıkları, kendi işleri olduğu vesaire vesaire.

Ayrıca savaşın mutlaka kazanılacağı ilan edildi diye biliyorum, buna rağmen çatışmanın ne kadar büyüyeceğini söyleyebilir misiniz? Muazzam derecede organize olmuş bir Yahudi kolektifine karşı siz gerçekten Tanrılar olmasa, sadece insani gelişimimizle kafa tutabileceğimizi düşünüyor musunuz? Belki hayatınızda farklı noktalardan başladığınız ve onlarsız düşünemediğiniz için her şeyi onların yönetimine ve kılavuzluğuna bıraktınız ancak ben böyle Magnum Opus'a ulaşılabileceğine ihtimal dahi vermiyorum. Hani babalar tüm sıkıntıları çeker ve oğullarına iyi bir hayat yaşatırlar ya, bu daha kötüdür işte. Zira en özel olanlar her zaman her şeyi en baştan, kendi başlarına çözenlerdir. Daha uzun, daha zor, daha aptalca olabilir ancak bir gün eğer ki bir Tanrı olarak astrale gururla bakarsak, bunun için en azından pastanın büyük kısmını kendimize adayabiliriz. Onların amacının bu olmadığını düşünüyorum ancak bir yandan güçlendiğini zannedenler, başka bir taraftan zayıflıyorlar. Gerçek güç, yapayalnız ve tamamen güçsüz hissettiğiniz anlarda ortaya çıkar. Bu da çok sık yaşanmaz, yaşanır da, bunu yaşayıp da şerefini ve onurunu ve inadını ve cesaretini ve kalbinde yanan isyan alevini koruyabilenler çok azdır, bence Magnum Opus'a ulaşacak insanlar, diğer herkesle olan ruhani farka rağmen bu kişiler olacak.

Evet, çok uzun yazdım, vaktinizi de aldım, olay böyle işte. It is what it is!
Anatolian Division said:
1-Astrolojik geçişler 10-20 yıl değil ömür boyu belirli aralıklarla devam ederler. Astroloji bilenlerimiz bunu daha iyi cevaplarlar ben bu kadar biliyorum. İslamdan farkı da şudur, islamda allah insan iradesi üzerinde tam hakimiyet sahibiyken bizde tanrılar insan iradesi üzerinde hakimiyet sahibi değildirler. Ancak gezegenlerden yıldızlardan vesairden dolayı alacağımız kararlar vereceğimiz tepkiler yeteneklerimiz vesair az çok bellidir ve tanrılar da bunları bilirler. Son zamanlarda müslümanlar kader tam yazmıyormuş tahmin ediliyormuş tarzında kıvırdıklarından ki islamda böyle bir şey yok olan ve olacak her şey levhi mahfuzda yazılıdır, benziyormuş gibi gelmiş olabilir. Bu kader meselesi de çalıntı ve bozulmuş bir konudur.

2-Burayı tam anlamadım ama sanırım rahip ve rahibelerin fazla iyi niyetli davranmasından ve bunun da hata sayılmasından bahsediliyor. Ne yazık ki onlar da insan ve bir adım sonrasını göremiyorlar. O yüzden şartlar neyse en uygun ne müsaitse onu yapmaya çalışıyorlar burada konuyu ikiye ayırıyorum

a) yöneticilik yaptığınız yerler legaldi. Yani legaldi derken sistemi tamamiyle kökten reddetmeyen vergisini veren her pazar ayine giden akıllı uslu çocuklardı bu sayfalar. Burası akıllı ve uslu bir çocuk değil. Oralarda kendi fotoğrafınızı paylaşabilirsiniz burada imkansız. Gizlilik bütün sayfalara kıyasla çok sıkı. Şu anki mevcut şartlar buranın öyle bir yer olmasına müsaade etmiyor.

b) bahsedilen yönetim tekniği değil de dikte edilen ideolojik fikirlerde kasıtlı olarak yanılma payı olduğunu iddia ediyorlar ama biz dikte edilenleri bildiğimiz tarihten parçaları birleştirerek, üstüne katarak anlayabiliyoruz. Bazıları anlayamıyorlar, bazılarının işlerine gelmiyor, bazıları ihtiraslarının kurbanı oluyorlar.

Kafam çok karışık bir halde zor bir paragrafı yanıtladım. Umarım anlaşılabiliyordur.

İyi günler.
1. İnsanların astrolojiyi eze eze yıldızları dize getirebileceklerine inanıyorum.

2. Bu husus ve hususlarda sayın @Bright Truth'a kendi hayat felsefemden de kırıntılar vererek uzun bir cevap yazdım. Vaktiniz olduğunda okumanızı ve fikirlerimi daha iyi anlayıp, anlayamayacağınıza bakmanızı isterim.
 
Spine said:
Bright Truth said:
Unutmayın, antikler önce sahte "egoyu" kırarlardı. Ateş gibi parlamak için önce toprak gibi olmak gereklidir.
Sahte "ego"dan kastınız nedir? Kişinin o kadar da önem arz etmeyen kendisini, gereğinden fazla önemsemesi gibi bir şey mi? Topluluğumuzun büyük kısmı yaşları, bağımlılıkları veya genel olarak zayıf olmaları sebebiyle Tanrılara hayatlarını veyahut şu an onları önemli kılan şeyleri borçlu olabilirler ancak ben bu alanın dışında kalıyorum. Her ne kadar problemlerle boğuşan ve kafayı bozan biri izlenimi versem de dikkat edenler görebilirler ki benim problemim yalnızca tek, özel bir şey, bu diğer her şeyi kendi başıma hallettiğim anlamına geliyor, dolayısıyla kişisel borçluluk hissetmiyorum. Bunun Tanrılarla olan temas eksikliğimden olduğunu iddia edebilirsiniz ancak şu ana kadar yalnızca kendi beynine ve kalbine güvenen biri olarak oldukça iyi iş çıkardığımı ve yaşadığım tek tük deneyimlerde de sizin veya topluluğun geri kalanı kadar "şanslı" olmadığımı, negatif şeylerle karşılaştığımı söyleyebilirim. Bunun da yine mesajları doğru algılamadığımdan veyahut zihin stabilitemi etkileyen bir konuda ders almamdan dolayı düşündüğümün aksi olduğunu söyleyebilirsiniz.

Açıkçası birbiriyle bağlantısız ve yarı-bağlantılı şeyleri bir örüntüye sokmaya çalışmaktan, sürekli etkisini kaybeden, aldığımı düşündüğüm "işaretlerden" gerçekten fayda gelmediğini görüyorum. Evet, orada bir yerlerde bambaşka bir dünya var ve ben o dünyaya dokunmak istiyorum. Ancak dokunmaya yeltenen ellerim kömür oluyor. Ruhumu aydınlatmak istiyorum ancak ışıklar yalnızca sönüyor. Gerçekten bu tür bir konuda dahi bu kadar bahtsız olan tek ben miyim diye merak ediyorum.

Şu an çoğu şeyi kendi kafamda kurduğum ihtimali daha ağır basıyor, ne dediğimi anlıyor musunuz? Tam Şeytan'ı düşünürken gördüğünüz bir karga, durup dururken bir tavus kuşu görmeniz veyahut gece meditasyonlarını yaparken uyuyakaldığınızda birden irkilmeniz gibi şeyleri Tanrılarla bağdaştırabilirsiniz. Ben Occam'ın Usturasını daha mantıklı buluyorum. En net sonuca gidiyorum, böylece net olmayan her şeyi eliyorum. Böyle davranmaya başladığımdan beri Tanrılarla olan ilişki ve "sözde" iletişimim büyük oranda somutluğunu kaybetti, ben de gerçek bir şeylerin peşinde düştüm. Buradaki üslubumdan inancımın (zira bana bilgi sağlayacak pek bir şey yok elimde) zayıflamaya başladığını çıkarabilirsiniz, ben tam tersine artık inançtan çıkıp, öteye geçmek isteyen bir arzunun başını gökyüzüne kaldırıp kükreyişinde titriyor, titriyor ve titriyorum.

Ateş, parlamasını toprağa mı borçludur bilemiyorum ama ben yok olmak pahasına, ateş gibi parlamayı tercih ederim. İnsan felaketin de, servetin de saygı uyandıranını yaşamalı. Buradaki yaşı en büyük üyelerden biri sanıyorum sizsiniz, dolayısıyla hayat tecrübeniz de daha ağır basmalı diğerlerine kıyasla. Benim burada ergenvari bir eğlence içerisinde değil de (ki kimileri bunun aksini iddia etse de hâlen işin bu tarafından çıkamamış durumdalar, üzücü, insanlara böyle bir şey fazla geliyor) gerçekten yaşanmışlıklara rağmen, her şeye rağmen bir şeylere tutunmaya çalıştığımı, bir şeyler aradığımı, zaten yaralı biri olarak artık ölüme çok yaklaştığımı görebileceğinizi düşünüyorum. "Omnes vulnerant ultima necat". Benim fani vücudum öyle pek yaşlı değildir, epey gençtir hatta. Yine de benim yaşlılığım zihnimdedir. Eğer kadranın tersine işleyen bir hayat yaşadıysanız ve sizin de geceleri omzunuza çöken bir hayatınız olduysa, göğe umutla baktığınızda sadece kör olduysanız, size şarkılarla birlikte sessiz çığlıklar eşlik ettiyse, bunu büyük bir empatiyle anlarsınız. Ha anlamazsanız da yine sizin adınıza sevinirim, anlaşılmamam da güzel. Bunları yaşamadınız demektir, zaten bunları kimse yaşamamalı. Getirdikleri, götürdüklerini aratır. Görmüyor musunuz?

Yine de, Tanrıların yardımlarına ve bilgeliklerine olan arzum, bu son olaylardan sonra dramatik bir düşüş yaşasa da, gerçekten benim sahip olamadığım bu servet, ne tür bir şeymiş, merak ediyorum. İntihardan döndürmeleri, bağımlılıkları kesmeleri vesaire vesaire bunlar çok yazıldı çizildi. Ben gerçekten kalbinizdeki hangi tıkanıklığı açmanıza yardımcı oldular, nefessiz kaldığınızda size baharı estirdiler mi, ben bunları merak ediyorum. Yoksa kanıt sorduğumda herkesin söyleyecek ezbere bir lafı var. İnsanlar gerçekten onları anlıyor mu acaba, onlar da bizi anlıyor mu acaba? Kim kimi anlıyor acaba?

Ben artık vaatlerden sıkıldım. Kendimi ifade etme kaygım da kolayca beni tembel veyahut disiplinsiz olarak yaftalayacak insanların varlığını bilmemden kaynaklı. Bu kadar söz boşuna yazılmadı, seviyeyi bilerek yükseltiyorum ki filte işlevi görsün. Sürekli gelecekte gelecekmiş gibi konuşulmasından sıkıldım. Tanrıların dilediklerinde direkt o an gelebildiklerini biliyorum. Bazı insanlar için bunu yaptıklarını da biliyorum. Gerçekten hiçbir şey duyamamam, kulaklarımdaki bu sağırlık, benim acınası ruhani durumumdan ise, buna inanmıyorum çünkü böyle bir şey olamaz. Bir duvarı yumruklarımız kıramaz ama bir çekiç kırabilir. Şu ders verilmesi konusundaki baba-çocuk örneklerini de binlerce kez okudum. Yine de insan olarak yapımız bellidir. Fıtrat denilip buna aykırı davranılan İslam'ı eleştiriyoruz, ben burada da bazen benzer yaklaşımlara şahitlik ediyorum. Umudun rengi siyahtır, ne kadar maruz kalırsanız o kadar zehirlenirsiniz. Siz ise bir umut peşinde bir şeyler yaşayana kadar rutin sürdürmemi söylüyorsunuz. Bu da insana aykırıdır, umut en büyük afyondur. Dinler de umuttan beslenir. Hem de büyük bir afiyetle...
Bright Truth said:
"Sayın Yüksek Rahip, şu konudaki kararınızın gerekçesi nedir?"
Yüksek Rahip'in genel zihinsel durumunu bence anlayabildiğim için ne tür cevaplar verebileceğini kestiriyorum. Kabaca, uzun sürecek ama uzun vadede ve süper uzun vadede getirisi olacak şeyleri organize etmek yerine bu ay birkaç tane fazladan vaaz yazmayı tercih edecektir. Gerçi o vaazları da insanların kaçı tam olarak okuyor, kaçı mesajları anlıyor meçhul. Herkesin birbirinin sırtını sıvazladığı garip bir ortama doğru gidiyor o vaazların yorumları.

Tanrılara ve Yüksek Rahiplerin onlarla olan iletişimlerinden doğan dokunulmazlıklarına çok fazla bel bağlıyorsunuz. En basitinden, Joy of Satan'ı yeni keşfeden birinin anında tiksineceği kadar amatör siteler topluluğu, deneyimli üyelerin bile kafasını çorba edecek kadar karışık ve tutarsız ekosistem/içerik organizasyonu, çeviri projelerinin bir kısmının gerçekten ölü olması ama yine de aktif olarak kafa karıştırması, temel gerçekleri yeterince iyi oturtamadan çok fazla ileri seviye konulara değinmeleri ve bu sebeple ergenlerin iştahlarını kabartmaları gibi şeyleri ben şu an düşünmeden dahi söyleyebilirim. Ben bile son maddeye kapılıp da garip garip sorular sordum.

Bunu Joy of Satan'dan kopmak veyahut yermek için söylemiyorum. Ben daha önce şiddetle belirttiğim gibi, Joy of Satan olmadan bir Spiritüel Satanizm düşünemiyorum. Ancak madem Tanrılar bizi sınıyor, ders vermeye çalışıyor, o zaman bu sınamaların ve derslerin en büyüğü olmalı. İnsan olarak kendi içimizde duygulardan gelen organizasyonel sorunları çözebilmeliyiz. Tanrılar bir kere savaş kaybettiler sonuçta değil mi, söylenen en temel şeylerden biri onların da sonsuz güçte olmadıkları, kendi işleri olduğu vesaire vesaire.

Ayrıca savaşın mutlaka kazanılacağı ilan edildi diye biliyorum, buna rağmen çatışmanın ne kadar büyüyeceğini söyleyebilir misiniz? Muazzam derecede organize olmuş bir Yahudi kolektifine karşı siz gerçekten Tanrılar olmasa, sadece insani gelişimimizle kafa tutabileceğimizi düşünüyor musunuz? Belki hayatınızda farklı noktalardan başladığınız ve onlarsız düşünemediğiniz için her şeyi onların yönetimine ve kılavuzluğuna bıraktınız ancak ben böyle Magnum Opus'a ulaşılabileceğine ihtimal dahi vermiyorum. Hani babalar tüm sıkıntıları çeker ve oğullarına iyi bir hayat yaşatırlar ya, bu daha kötüdür işte. Zira en özel olanlar her zaman her şeyi en baştan, kendi başlarına çözenlerdir. Daha uzun, daha zor, daha aptalca olabilir ancak bir gün eğer ki bir Tanrı olarak astrale gururla bakarsak, bunun için en azından pastanın büyük kısmını kendimize adayabiliriz. Onların amacının bu olmadığını düşünüyorum ancak bir yandan güçlendiğini zannedenler, başka bir taraftan zayıflıyorlar. Gerçek güç, yapayalnız ve tamamen güçsüz hissettiğiniz anlarda ortaya çıkar. Bu da çok sık yaşanmaz, yaşanır da, bunu yaşayıp da şerefini ve onurunu ve inadını ve cesaretini ve kalbinde yanan isyan alevini koruyabilenler çok azdır, bence Magnum Opus'a ulaşacak insanlar, diğer herkesle olan ruhani farka rağmen bu kişiler olacak.

Evet, çok uzun yazdım, vaktinizi de aldım, olay böyle işte. It is what it is!
Anatolian Division said:
1-Astrolojik geçişler 10-20 yıl değil ömür boyu belirli aralıklarla devam ederler. Astroloji bilenlerimiz bunu daha iyi cevaplarlar ben bu kadar biliyorum. İslamdan farkı da şudur, islamda allah insan iradesi üzerinde tam hakimiyet sahibiyken bizde tanrılar insan iradesi üzerinde hakimiyet sahibi değildirler. Ancak gezegenlerden yıldızlardan vesairden dolayı alacağımız kararlar vereceğimiz tepkiler yeteneklerimiz vesair az çok bellidir ve tanrılar da bunları bilirler. Son zamanlarda müslümanlar kader tam yazmıyormuş tahmin ediliyormuş tarzında kıvırdıklarından ki islamda böyle bir şey yok olan ve olacak her şey levhi mahfuzda yazılıdır, benziyormuş gibi gelmiş olabilir. Bu kader meselesi de çalıntı ve bozulmuş bir konudur.

2-Burayı tam anlamadım ama sanırım rahip ve rahibelerin fazla iyi niyetli davranmasından ve bunun da hata sayılmasından bahsediliyor. Ne yazık ki onlar da insan ve bir adım sonrasını göremiyorlar. O yüzden şartlar neyse en uygun ne müsaitse onu yapmaya çalışıyorlar burada konuyu ikiye ayırıyorum

a) yöneticilik yaptığınız yerler legaldi. Yani legaldi derken sistemi tamamiyle kökten reddetmeyen vergisini veren her pazar ayine giden akıllı uslu çocuklardı bu sayfalar. Burası akıllı ve uslu bir çocuk değil. Oralarda kendi fotoğrafınızı paylaşabilirsiniz burada imkansız. Gizlilik bütün sayfalara kıyasla çok sıkı. Şu anki mevcut şartlar buranın öyle bir yer olmasına müsaade etmiyor.

b) bahsedilen yönetim tekniği değil de dikte edilen ideolojik fikirlerde kasıtlı olarak yanılma payı olduğunu iddia ediyorlar ama biz dikte edilenleri bildiğimiz tarihten parçaları birleştirerek, üstüne katarak anlayabiliyoruz. Bazıları anlayamıyorlar, bazılarının işlerine gelmiyor, bazıları ihtiraslarının kurbanı oluyorlar.

Kafam çok karışık bir halde zor bir paragrafı yanıtladım. Umarım anlaşılabiliyordur.

İyi günler.
1. İnsanların astrolojiyi eze eze yıldızları dize getirebileceklerine inanıyorum.

2. Bu husus ve hususlarda sayın @Bright Truth'a kendi hayat felsefemden de kırıntılar vererek uzun bir cevap yazdım. Vaktiniz olduğunda okumanızı ve fikirlerimi daha iyi anlayıp, anlayamayacağınıza bakmanızı isterim.

Esenlikler

Yaş olarak en büyük benim, akıl olarak en büyük Bright Truth bey'dir.

İyi geceler.
 
Anatolian Division said:
Spine said:
Bright Truth said:
Unutmayın, antikler önce sahte "egoyu" kırarlardı. Ateş gibi parlamak için önce toprak gibi olmak gereklidir.
Sahte "ego"dan kastınız nedir? Kişinin o kadar da önem arz etmeyen kendisini, gereğinden fazla önemsemesi gibi bir şey mi? Topluluğumuzun büyük kısmı yaşları, bağımlılıkları veya genel olarak zayıf olmaları sebebiyle Tanrılara hayatlarını veyahut şu an onları önemli kılan şeyleri borçlu olabilirler ancak ben bu alanın dışında kalıyorum. Her ne kadar problemlerle boğuşan ve kafayı bozan biri izlenimi versem de dikkat edenler görebilirler ki benim problemim yalnızca tek, özel bir şey, bu diğer her şeyi kendi başıma hallettiğim anlamına geliyor, dolayısıyla kişisel borçluluk hissetmiyorum. Bunun Tanrılarla olan temas eksikliğimden olduğunu iddia edebilirsiniz ancak şu ana kadar yalnızca kendi beynine ve kalbine güvenen biri olarak oldukça iyi iş çıkardığımı ve yaşadığım tek tük deneyimlerde de sizin veya topluluğun geri kalanı kadar "şanslı" olmadığımı, negatif şeylerle karşılaştığımı söyleyebilirim. Bunun da yine mesajları doğru algılamadığımdan veyahut zihin stabilitemi etkileyen bir konuda ders almamdan dolayı düşündüğümün aksi olduğunu söyleyebilirsiniz.

Açıkçası birbiriyle bağlantısız ve yarı-bağlantılı şeyleri bir örüntüye sokmaya çalışmaktan, sürekli etkisini kaybeden, aldığımı düşündüğüm "işaretlerden" gerçekten fayda gelmediğini görüyorum. Evet, orada bir yerlerde bambaşka bir dünya var ve ben o dünyaya dokunmak istiyorum. Ancak dokunmaya yeltenen ellerim kömür oluyor. Ruhumu aydınlatmak istiyorum ancak ışıklar yalnızca sönüyor. Gerçekten bu tür bir konuda dahi bu kadar bahtsız olan tek ben miyim diye merak ediyorum.

Şu an çoğu şeyi kendi kafamda kurduğum ihtimali daha ağır basıyor, ne dediğimi anlıyor musunuz? Tam Şeytan'ı düşünürken gördüğünüz bir karga, durup dururken bir tavus kuşu görmeniz veyahut gece meditasyonlarını yaparken uyuyakaldığınızda birden irkilmeniz gibi şeyleri Tanrılarla bağdaştırabilirsiniz. Ben Occam'ın Usturasını daha mantıklı buluyorum. En net sonuca gidiyorum, böylece net olmayan her şeyi eliyorum. Böyle davranmaya başladığımdan beri Tanrılarla olan ilişki ve "sözde" iletişimim büyük oranda somutluğunu kaybetti, ben de gerçek bir şeylerin peşinde düştüm. Buradaki üslubumdan inancımın (zira bana bilgi sağlayacak pek bir şey yok elimde) zayıflamaya başladığını çıkarabilirsiniz, ben tam tersine artık inançtan çıkıp, öteye geçmek isteyen bir arzunun başını gökyüzüne kaldırıp kükreyişinde titriyor, titriyor ve titriyorum.

Ateş, parlamasını toprağa mı borçludur bilemiyorum ama ben yok olmak pahasına, ateş gibi parlamayı tercih ederim. İnsan felaketin de, servetin de saygı uyandıranını yaşamalı. Buradaki yaşı en büyük üyelerden biri sanıyorum sizsiniz, dolayısıyla hayat tecrübeniz de daha ağır basmalı diğerlerine kıyasla. Benim burada ergenvari bir eğlence içerisinde değil de (ki kimileri bunun aksini iddia etse de hâlen işin bu tarafından çıkamamış durumdalar, üzücü, insanlara böyle bir şey fazla geliyor) gerçekten yaşanmışlıklara rağmen, her şeye rağmen bir şeylere tutunmaya çalıştığımı, bir şeyler aradığımı, zaten yaralı biri olarak artık ölüme çok yaklaştığımı görebileceğinizi düşünüyorum. "Omnes vulnerant ultima necat". Benim fani vücudum öyle pek yaşlı değildir, epey gençtir hatta. Yine de benim yaşlılığım zihnimdedir. Eğer kadranın tersine işleyen bir hayat yaşadıysanız ve sizin de geceleri omzunuza çöken bir hayatınız olduysa, göğe umutla baktığınızda sadece kör olduysanız, size şarkılarla birlikte sessiz çığlıklar eşlik ettiyse, bunu büyük bir empatiyle anlarsınız. Ha anlamazsanız da yine sizin adınıza sevinirim, anlaşılmamam da güzel. Bunları yaşamadınız demektir, zaten bunları kimse yaşamamalı. Getirdikleri, götürdüklerini aratır. Görmüyor musunuz?

Yine de, Tanrıların yardımlarına ve bilgeliklerine olan arzum, bu son olaylardan sonra dramatik bir düşüş yaşasa da, gerçekten benim sahip olamadığım bu servet, ne tür bir şeymiş, merak ediyorum. İntihardan döndürmeleri, bağımlılıkları kesmeleri vesaire vesaire bunlar çok yazıldı çizildi. Ben gerçekten kalbinizdeki hangi tıkanıklığı açmanıza yardımcı oldular, nefessiz kaldığınızda size baharı estirdiler mi, ben bunları merak ediyorum. Yoksa kanıt sorduğumda herkesin söyleyecek ezbere bir lafı var. İnsanlar gerçekten onları anlıyor mu acaba, onlar da bizi anlıyor mu acaba? Kim kimi anlıyor acaba?

Ben artık vaatlerden sıkıldım. Kendimi ifade etme kaygım da kolayca beni tembel veyahut disiplinsiz olarak yaftalayacak insanların varlığını bilmemden kaynaklı. Bu kadar söz boşuna yazılmadı, seviyeyi bilerek yükseltiyorum ki filte işlevi görsün. Sürekli gelecekte gelecekmiş gibi konuşulmasından sıkıldım. Tanrıların dilediklerinde direkt o an gelebildiklerini biliyorum. Bazı insanlar için bunu yaptıklarını da biliyorum. Gerçekten hiçbir şey duyamamam, kulaklarımdaki bu sağırlık, benim acınası ruhani durumumdan ise, buna inanmıyorum çünkü böyle bir şey olamaz. Bir duvarı yumruklarımız kıramaz ama bir çekiç kırabilir. Şu ders verilmesi konusundaki baba-çocuk örneklerini de binlerce kez okudum. Yine de insan olarak yapımız bellidir. Fıtrat denilip buna aykırı davranılan İslam'ı eleştiriyoruz, ben burada da bazen benzer yaklaşımlara şahitlik ediyorum. Umudun rengi siyahtır, ne kadar maruz kalırsanız o kadar zehirlenirsiniz. Siz ise bir umut peşinde bir şeyler yaşayana kadar rutin sürdürmemi söylüyorsunuz. Bu da insana aykırıdır, umut en büyük afyondur. Dinler de umuttan beslenir. Hem de büyük bir afiyetle...
Bright Truth said:
"Sayın Yüksek Rahip, şu konudaki kararınızın gerekçesi nedir?"
Yüksek Rahip'in genel zihinsel durumunu bence anlayabildiğim için ne tür cevaplar verebileceğini kestiriyorum. Kabaca, uzun sürecek ama uzun vadede ve süper uzun vadede getirisi olacak şeyleri organize etmek yerine bu ay birkaç tane fazladan vaaz yazmayı tercih edecektir. Gerçi o vaazları da insanların kaçı tam olarak okuyor, kaçı mesajları anlıyor meçhul. Herkesin birbirinin sırtını sıvazladığı garip bir ortama doğru gidiyor o vaazların yorumları.

Tanrılara ve Yüksek Rahiplerin onlarla olan iletişimlerinden doğan dokunulmazlıklarına çok fazla bel bağlıyorsunuz. En basitinden, Joy of Satan'ı yeni keşfeden birinin anında tiksineceği kadar amatör siteler topluluğu, deneyimli üyelerin bile kafasını çorba edecek kadar karışık ve tutarsız ekosistem/içerik organizasyonu, çeviri projelerinin bir kısmının gerçekten ölü olması ama yine de aktif olarak kafa karıştırması, temel gerçekleri yeterince iyi oturtamadan çok fazla ileri seviye konulara değinmeleri ve bu sebeple ergenlerin iştahlarını kabartmaları gibi şeyleri ben şu an düşünmeden dahi söyleyebilirim. Ben bile son maddeye kapılıp da garip garip sorular sordum.

Bunu Joy of Satan'dan kopmak veyahut yermek için söylemiyorum. Ben daha önce şiddetle belirttiğim gibi, Joy of Satan olmadan bir Spiritüel Satanizm düşünemiyorum. Ancak madem Tanrılar bizi sınıyor, ders vermeye çalışıyor, o zaman bu sınamaların ve derslerin en büyüğü olmalı. İnsan olarak kendi içimizde duygulardan gelen organizasyonel sorunları çözebilmeliyiz. Tanrılar bir kere savaş kaybettiler sonuçta değil mi, söylenen en temel şeylerden biri onların da sonsuz güçte olmadıkları, kendi işleri olduğu vesaire vesaire.

Ayrıca savaşın mutlaka kazanılacağı ilan edildi diye biliyorum, buna rağmen çatışmanın ne kadar büyüyeceğini söyleyebilir misiniz? Muazzam derecede organize olmuş bir Yahudi kolektifine karşı siz gerçekten Tanrılar olmasa, sadece insani gelişimimizle kafa tutabileceğimizi düşünüyor musunuz? Belki hayatınızda farklı noktalardan başladığınız ve onlarsız düşünemediğiniz için her şeyi onların yönetimine ve kılavuzluğuna bıraktınız ancak ben böyle Magnum Opus'a ulaşılabileceğine ihtimal dahi vermiyorum. Hani babalar tüm sıkıntıları çeker ve oğullarına iyi bir hayat yaşatırlar ya, bu daha kötüdür işte. Zira en özel olanlar her zaman her şeyi en baştan, kendi başlarına çözenlerdir. Daha uzun, daha zor, daha aptalca olabilir ancak bir gün eğer ki bir Tanrı olarak astrale gururla bakarsak, bunun için en azından pastanın büyük kısmını kendimize adayabiliriz. Onların amacının bu olmadığını düşünüyorum ancak bir yandan güçlendiğini zannedenler, başka bir taraftan zayıflıyorlar. Gerçek güç, yapayalnız ve tamamen güçsüz hissettiğiniz anlarda ortaya çıkar. Bu da çok sık yaşanmaz, yaşanır da, bunu yaşayıp da şerefini ve onurunu ve inadını ve cesaretini ve kalbinde yanan isyan alevini koruyabilenler çok azdır, bence Magnum Opus'a ulaşacak insanlar, diğer herkesle olan ruhani farka rağmen bu kişiler olacak.

Evet, çok uzun yazdım, vaktinizi de aldım, olay böyle işte. It is what it is!
Anatolian Division said:
1-Astrolojik geçişler 10-20 yıl değil ömür boyu belirli aralıklarla devam ederler. Astroloji bilenlerimiz bunu daha iyi cevaplarlar ben bu kadar biliyorum. İslamdan farkı da şudur, islamda allah insan iradesi üzerinde tam hakimiyet sahibiyken bizde tanrılar insan iradesi üzerinde hakimiyet sahibi değildirler. Ancak gezegenlerden yıldızlardan vesairden dolayı alacağımız kararlar vereceğimiz tepkiler yeteneklerimiz vesair az çok bellidir ve tanrılar da bunları bilirler. Son zamanlarda müslümanlar kader tam yazmıyormuş tahmin ediliyormuş tarzında kıvırdıklarından ki islamda böyle bir şey yok olan ve olacak her şey levhi mahfuzda yazılıdır, benziyormuş gibi gelmiş olabilir. Bu kader meselesi de çalıntı ve bozulmuş bir konudur.

2-Burayı tam anlamadım ama sanırım rahip ve rahibelerin fazla iyi niyetli davranmasından ve bunun da hata sayılmasından bahsediliyor. Ne yazık ki onlar da insan ve bir adım sonrasını göremiyorlar. O yüzden şartlar neyse en uygun ne müsaitse onu yapmaya çalışıyorlar burada konuyu ikiye ayırıyorum

a) yöneticilik yaptığınız yerler legaldi. Yani legaldi derken sistemi tamamiyle kökten reddetmeyen vergisini veren her pazar ayine giden akıllı uslu çocuklardı bu sayfalar. Burası akıllı ve uslu bir çocuk değil. Oralarda kendi fotoğrafınızı paylaşabilirsiniz burada imkansız. Gizlilik bütün sayfalara kıyasla çok sıkı. Şu anki mevcut şartlar buranın öyle bir yer olmasına müsaade etmiyor.

b) bahsedilen yönetim tekniği değil de dikte edilen ideolojik fikirlerde kasıtlı olarak yanılma payı olduğunu iddia ediyorlar ama biz dikte edilenleri bildiğimiz tarihten parçaları birleştirerek, üstüne katarak anlayabiliyoruz. Bazıları anlayamıyorlar, bazılarının işlerine gelmiyor, bazıları ihtiraslarının kurbanı oluyorlar.

Kafam çok karışık bir halde zor bir paragrafı yanıtladım. Umarım anlaşılabiliyordur.

İyi günler.
1. İnsanların astrolojiyi eze eze yıldızları dize getirebileceklerine inanıyorum.

2. Bu husus ve hususlarda sayın @Bright Truth'a kendi hayat felsefemden de kırıntılar vererek uzun bir cevap yazdım. Vaktiniz olduğunda okumanızı ve fikirlerimi daha iyi anlayıp, anlayamayacağınıza bakmanızı isterim.

Esenlikler

Yaş olarak en büyük benim, akıl olarak en büyük Bright Truth bey'dir.

İyi geceler.

Şu yaş mevzusuna canım sıkılıyor değil. Yani evet genç yaşta olup olgun olanlarda var ve erken uyananlarda var yani.

Tabi burda ki sorun değil senin cümlen değil. Genel olarak gençlere olan ön yargıya sitem ediyorum ben.
 
Esenlikler,

Spine said:
Sahte "ego"dan kastınız nedir? Kişinin o kadar da önem arz etmeyen kendisini, gereğinden fazla önemsemesi gibi bir şey mi? Topluluğumuzun büyük kısmı yaşları, bağımlılıkları veya genel olarak zayıf olmaları sebebiyle Tanrılara hayatlarını veyahut şu an onları önemli kılan şeyleri borçlu olabilirler ancak ben bu alanın dışında kalıyorum. Her ne kadar problemlerle boğuşan ve kafayı bozan biri izlenimi versem de dikkat edenler görebilirler ki benim problemim yalnızca tek, özel bir şey, bu diğer her şeyi kendi başıma hallettiğim anlamına geliyor, dolayısıyla kişisel borçluluk hissetmiyorum. Bunun Tanrılarla olan temas eksikliğimden olduğunu iddia edebilirsiniz ancak şu ana kadar yalnızca kendi beynine ve kalbine güvenen biri olarak oldukça iyi iş çıkardığımı ve yaşadığım tek tük deneyimlerde de sizin veya topluluğun geri kalanı kadar "şanslı" olmadığımı, negatif şeylerle karşılaştığımı söyleyebilirim. Bunun da yine mesajları doğru algılamadığımdan veyahut zihin stabilitemi etkileyen bir konuda ders almamdan dolayı düşündüğümün aksi olduğunu söyleyebilirsiniz.

Açıkçası birbiriyle bağlantısız ve yarı-bağlantılı şeyleri bir örüntüye sokmaya çalışmaktan, sürekli etkisini kaybeden, aldığımı düşündüğüm "işaretlerden" gerçekten fayda gelmediğini görüyorum. Evet, orada bir yerlerde bambaşka bir dünya var ve ben o dünyaya dokunmak istiyorum. Ancak dokunmaya yeltenen ellerim kömür oluyor. Ruhumu aydınlatmak istiyorum ancak ışıklar yalnızca sönüyor. Gerçekten bu tür bir konuda dahi bu kadar bahtsız olan tek ben miyim diye merak ediyorum.

Sizi anlıyorum, ancak burada es geçtiğiniz bir sürü nokta var. Örneğin, Tanrılara hayatınızı borçlu olmadığınızı söylüyorsunuz. Evet, burada demek istediğinizi anlayabiliyorum; ve kendi ayaklarınız üzerinde durabilmeniz önemli ve sahip olabileceğiniz güzel bir yetenek. Ancak ben hiçbir zaman ev, araba, ya da başka bir şey istemeyi ön plana sürmedim. "Bilgelik" dedim dikkatinizi çekerim ki. Tanrılar, tüm insanlığı bilgeliğe götürür.

Sizin durumunuz nedir bilmiyorum, ancak çoğu insanın iletişimini ruhundan önce zihni bitiriyor. Tanrılara bağlanmaktan neden korktuğunuzu sorabilir miyim? Burada demek istediğim her şeyde Tanrılara danışmak değil. Bu olsa olsa zayıflık olurdu. Ancak neden önemli konularda onların kararlarına güvenemiyorsunuz? Eğer iletişiminizin %100 netlikte olmayışını sebep gösterirseniz anlayışla karşılarım. Ancak iletişimi daha iyi olanların Tanrılardan getirdiği bilgelikler örneğin, neden sizden uzakta olmalı?

Tanrıların neden sizi "umursamadıklarını" düşünüyorsunuz? Eğer böyle olsaydı, neden her gün Şeytan'a hakaretler sayan ve tüm emeklerini inkâr eden insanlığa yardım ettiler? Belki sizinle iletişime geçemiyorlardır, belki zihniniz, ruhunuz veya başka etkenler buna engel oluyordur ancak günün sonuda zihniniz engel olmuyorsa bile, buna git gide daha çok zemin hazırlıyorsunuz.

Size tavsiyem Şeytan'ın Gücü Ritüelini defaatle yapmanız. Ritüellerin sonunda, sizi cevaplara götürmesini isteyebilirsiniz. Duyamasanız/göremeseniz bile bu bir forum yazısı veya zamanla zihninizde beliren fikirler şeklinde olabilir. Tanrılar bir yolunu bulacaktır.

Şu an çoğu şeyi kendi kafamda kurduğum ihtimali daha ağır basıyor, ne dediğimi anlıyor musunuz? Tam Şeytan'ı düşünürken gördüğünüz bir karga, durup dururken bir tavus kuşu görmeniz veyahut gece meditasyonlarını yaparken uyuyakaldığınızda birden irkilmeniz gibi şeyleri Tanrılarla bağdaştırabilirsiniz. Ben Occam'ın Usturasını daha mantıklı buluyorum. En net sonuca gidiyorum, böylece net olmayan her şeyi eliyorum. Böyle davranmaya başladığımdan beri Tanrılarla olan ilişki ve "sözde" iletişimim büyük oranda somutluğunu kaybetti, ben de gerçek bir şeylerin peşinde düştüm. Buradaki üslubumdan inancımın (zira bana bilgi sağlayacak pek bir şey yok elimde) zayıflamaya başladığını çıkarabilirsiniz, ben tam tersine artık inançtan çıkıp, öteye geçmek isteyen bir arzunun başını gökyüzüne kaldırıp kükreyişinde titriyor, titriyor ve titriyorum.

Evet, burada dediklerinizi anlayabiliyorum. Emin olun bu konuda ne ilk, ne de teksiniz. Azim ve hırsla zaten hepimizin amacı net iletişimler kurabilmek. Sadece bu süreçte Tanrılardan gelen diğer şeyleri de inkâr etmeyin. Size basit, bulanık gibi gelebilir ancak anlam çıkarmayı bilirseniz size yardımları dokunacaktır.

Örneğin bu tarz işaretleri bir kenara atmaktan konuşuyorsunuz. Pekâlâ, ancak bir yorum çıkarmaya çalışmanız, sizce de daha doğru değil midir? "Şeytan işaret yolladı!" demek değil kastettiğim. Örneğin, neyi simgelediği üzerine kafa yorabilirsiniz, size Tanrılar ne anlatmak istiyor diye düşünebilirsiniz.

Aslında onların mesajları size basit geliyor olabilir, ancak derinleştirmek sizin elinizde. Tanrılar bizim anlayabileceğimiz şekillerde iletişim kurar. Eğer siz bunu derinleştirmeye gayret gösterirseniz, alabileceğiniz mesajlar da daha derinleşebilir. Bunun basit imgeler, semboller, rastlantılar, fikirler üzerinden olması ise önemli değil. Dediğim gibi, onlar ne anlamlara yorabileceğinizi zaten biliyorlar.

Bu tarz bir iletişim değersiz olsaydı, en başından alegori denen şeyler var olmazdı. Mesaj çıkarmayı bilin. Bu sizin Tanrılara güven duymanızda ve bağlanmanızda oldukça yardımcı olacaktır.

Ateş, parlamasını toprağa mı borçludur bilemiyorum ama ben yok olmak pahasına, ateş gibi parlamayı tercih ederim. İnsan felaketin de, servetin de saygı uyandıranını yaşamalı. Buradaki yaşı en büyük üyelerden biri sanıyorum sizsiniz, dolayısıyla hayat tecrübeniz de daha ağır basmalı diğerlerine kıyasla. Benim burada ergenvari bir eğlence içerisinde değil de (ki kimileri bunun aksini iddia etse de hâlen işin bu tarafından çıkamamış durumdalar, üzücü, insanlara böyle bir şey fazla geliyor) gerçekten yaşanmışlıklara rağmen, her şeye rağmen bir şeylere tutunmaya çalıştığımı, bir şeyler aradığımı, zaten yaralı biri olarak artık ölüme çok yaklaştığımı görebileceğinizi düşünüyorum. "Omnes vulnerant ultima necat". Benim fani vücudum öyle pek yaşlı değildir, epey gençtir hatta. Yine de benim yaşlılığım zihnimdedir. Eğer kadranın tersine işleyen bir hayat yaşadıysanız ve sizin de geceleri omzunuza çöken bir hayatınız olduysa, göğe umutla baktığınızda sadece kör olduysanız, size şarkılarla birlikte sessiz çığlıklar eşlik ettiyse, bunu büyük bir empatiyle anlarsınız. Ha anlamazsanız da yine sizin adınıza sevinirim, anlaşılmamam da güzel. Bunları yaşamadınız demektir, zaten bunları kimse yaşamamalı. Getirdikleri, götürdüklerini aratır. Görmüyor musunuz?

Yine de, Tanrıların yardımlarına ve bilgeliklerine olan arzum, bu son olaylardan sonra dramatik bir düşüş yaşasa da, gerçekten benim sahip olamadığım bu servet, ne tür bir şeymiş, merak ediyorum. İntihardan döndürmeleri, bağımlılıkları kesmeleri vesaire vesaire bunlar çok yazıldı çizildi. Ben gerçekten kalbinizdeki hangi tıkanıklığı açmanıza yardımcı oldular, nefessiz kaldığınızda size baharı estirdiler mi, ben bunları merak ediyorum. Yoksa kanıt sorduğumda herkesin söyleyecek ezbere bir lafı var. İnsanlar gerçekten onları anlıyor mu acaba, onlar da bizi anlıyor mu acaba? Kim kimi anlıyor acaba?

Dediğim gibi, üstteki tavsiyelerimi uygulayın. Size ne kadar çoğu şey psikolojik avuntu gibi gelse de, aslında dualar bile bir bağ kurarlar. Tanrıların mühürlerine bakmak, dua etmek, sevgi duymak; bunların hepsi bir bağ aracıdır. Çok basit bir örnek vermem gerekirse, benim her tanrıyla bağım ve hissiyatım bir değildir. Eski hayatlardan beri bağlı olduğum ve artık ideolojisi, fikirleri içime işlemiş tanrılar var; ve aksine, kendimi daha uzak hissettiğim tanrılar var. Tabii ki ikinciyi de düzeltmek için çalışıyorum, ancak burada vermek istediğim sadece bir örnek.


Ben artık vaatlerden sıkıldım. Kendimi ifade etme kaygım da kolayca beni tembel veyahut disiplinsiz olarak yaftalayacak insanların varlığını bilmemden kaynaklı. Bu kadar söz boşuna yazılmadı, seviyeyi bilerek yükseltiyorum ki filte işlevi görsün. Sürekli gelecekte gelecekmiş gibi konuşulmasından sıkıldım. Tanrıların dilediklerinde direkt o an gelebildiklerini biliyorum. Bazı insanlar için bunu yaptıklarını da biliyorum. Gerçekten hiçbir şey duyamamam, kulaklarımdaki bu sağırlık, benim acınası ruhani durumumdan ise, buna inanmıyorum çünkü böyle bir şey olamaz. Bir duvarı yumruklarımız kıramaz ama bir çekiç kırabilir. Şu ders verilmesi konusundaki baba-çocuk örneklerini de binlerce kez okudum. Yine de insan olarak yapımız bellidir. Fıtrat denilip buna aykırı davranılan İslam'ı eleştiriyoruz, ben burada da bazen benzer yaklaşımlara şahitlik ediyorum. Umudun rengi siyahtır, ne kadar maruz kalırsanız o kadar zehirlenirsiniz. Siz ise bir umut peşinde bir şeyler yaşayana kadar rutin sürdürmemi söylüyorsunuz. Bu da insana aykırıdır, umut en büyük afyondur. Dinler de umuttan beslenir. Hem de büyük bir afiyetle...

Size uzak gelen bir gelecek, aslında sandığınız kadar uzak olmayabilir. Emin olun yeni adandığımda çıkma eşiğine gelmiştim, çünkü çok ağır saldırılarla karşı karşıyaydım. Meditasyon ve RTR'lar sonucu, ve tabii ki daha sıkı ve güçlü bir aurayla birlikte tüm şüpheler silindi ve kendi sonuçlarımı da aldım. Bu sonuçlar, kendi iç dünyamda olup biten şeyler değildi, veya basit bir duygu durumuyla ilgili değildi.

Örneğin, dış dünyaya da yansıyan değişimler yaşadım. Çevremden genel olarak zihinsel kavrayışımın geliştiğini duyar oldum. Fiziksel rejenerasyon yeteneğim yükseldi. Daha sabırlı ve duygularına hakim birisine dönüştüm. Bunların ve daha saymadıklarımın hepsinin "plasebo" olması imkânsız, zira örneğin, zihinsel kavrayışımın artması, sadece meditasyon yaptım diye olamaz, veya bedenim sadece meditasyon yaptım diye çok daha hızlı yenilenemez.

Sizin duygu durumunuzu anlayabiliyorum, hem benzer fikirlerden geçtiğim için, hem de sizin yapınızda başka tanıdıklarım olduğu için. Zor hayatlar yaşayan ve kendi elleriyle yükselen insanların "güven" konusunda sorunlar yaşadıklarını da biliyorum. Ancak çoğu insan bu aşamalardan geçiyor. Tanrı olmak için önümüzde uzanan yüzyıllardan bahsediyoruz. Bu açıdan bakarsak, çoğu insan daha yolun başında ancak sonuçlar görülebiliyor ve sizin de bu yolda ilerlemeniz gerekiyor.

Size umut aşılamıyorum. Ruhani gücünüzü bir Koruyucunuz, bir de siz bilebilirsiniz. Size kesin olarak söyleyebileceğim şey, ruhaniyetten sonuç alacağınızdır. Bu ne kadar sürede olur, bunu ben de dahil kimse söyleyemez. Yine de aradığınız "büyük" sonuçlara gelmeden önce, küçüklerini de yol üstünde bulabilirsiniz, bunun da garantisini veriyorum.


Yüksek Rahip'in genel zihinsel durumunu bence anlayabildiğim için ne tür cevaplar verebileceğini kestiriyorum. Kabaca, uzun sürecek ama uzun vadede ve süper uzun vadede getirisi olacak şeyleri organize etmek yerine bu ay birkaç tane fazladan vaaz yazmayı tercih edecektir. Gerçi o vaazları da insanların kaçı tam olarak okuyor, kaçı mesajları anlıyor meçhul. Herkesin birbirinin sırtını sıvazladığı garip bir ortama doğru gidiyor o vaazların yorumları.

Bunun sebebi direkt olarak Şeytan'dan gelen emirin böyle olması. Kendisi, insanların zihinlerini eğitmekle görevlendirildi ve ana görevlerinden birisi de bu. İleride, bu sorunlarınızdan kurtulduğunuzda, cidden kendisinin yaptığı işin gereğini daha iyi anlayacaksınız.


Tanrılara ve Yüksek Rahiplerin onlarla olan iletişimlerinden doğan dokunulmazlıklarına çok fazla bel bağlıyorsunuz. En basitinden, Joy of Satan'ı yeni keşfeden birinin anında tiksineceği kadar amatör siteler topluluğu, deneyimli üyelerin bile kafasını çorba edecek kadar karışık ve tutarsız ekosistem/içerik organizasyonu, çeviri projelerinin bir kısmının gerçekten ölü olması ama yine de aktif olarak kafa karıştırması, temel gerçekleri yeterince iyi oturtamadan çok fazla ileri seviye konulara değinmeleri ve bu sebeple ergenlerin iştahlarını kabartmaları gibi şeyleri ben şu an düşünmeden dahi söyleyebilirim. Ben bile son maddeye kapılıp da garip garip sorular sordum.

Bunu Joy of Satan'dan kopmak veyahut yermek için söylemiyorum. Ben daha önce şiddetle belirttiğim gibi, Joy of Satan olmadan bir Spiritüel Satanizm düşünemiyorum. Ancak madem Tanrılar bizi sınıyor, ders vermeye çalışıyor, o zaman bu sınamaların ve derslerin en büyüğü olmalı. İnsan olarak kendi içimizde duygulardan gelen organizasyonel sorunları çözebilmeliyiz. Tanrılar bir kere savaş kaybettiler sonuçta değil mi, söylenen en temel şeylerden biri onların da sonsuz güçte olmadıkları, kendi işleri olduğu vesaire vesaire.

Bel bağlamaktan kastınız nedir? Ben Tanrılardan hiçbir zaman gereksiz isteklerde bulunmadım. Aksine, her zaman kendi içimdeki zayıflığı yok etmeye çalıştım ve büyük oranda başardım. İnişler ve çıkışlar yaşadım ancak sonuçta başarıya ulaştım.

Hiçbir zaman aşırı optimist olmadım, kaldı ki pesimist olduğum için çoğu şeyi iyi değerlendirebilirim. Kısmen bu konuda dengeyi kurduğumu söyleyebilirim. Örneğin, ben tüm riskleri bildirdiğimde ve kendi raporumu sunduğumda, eğer gerek görüyorsam yapıcı tartışmalar gerçekleştirdiğimde, neden Yüksek Rahip'in kararına güvenmeyeyim veya yerine getirmeyeyim? Sonuç olarak Yüksek Rahip olmasının nedeni o kararı verebilmek.


Ayrıca savaşın mutlaka kazanılacağı ilan edildi diye biliyorum, buna rağmen çatışmanın ne kadar büyüyeceğini söyleyebilir misiniz? Muazzam derecede organize olmuş bir Yahudi kolektifine karşı siz gerçekten Tanrılar olmasa, sadece insani gelişimimizle kafa tutabileceğimizi düşünüyor musunuz? Belki hayatınızda farklı noktalardan başladığınız ve onlarsız düşünemediğiniz için her şeyi onların yönetimine ve kılavuzluğuna bıraktınız ancak ben böyle Magnum Opus'a ulaşılabileceğine ihtimal dahi vermiyorum. Hani babalar tüm sıkıntıları çeker ve oğullarına iyi bir hayat yaşatırlar ya, bu daha kötüdür işte. Zira en özel olanlar her zaman her şeyi en baştan, kendi başlarına çözenlerdir. Daha uzun, daha zor, daha aptalca olabilir ancak bir gün eğer ki bir Tanrı olarak astrale gururla bakarsak, bunun için en azından pastanın büyük kısmını kendimize adayabiliriz. Onların amacının bu olmadığını düşünüyorum ancak bir yandan güçlendiğini zannedenler, başka bir taraftan zayıflıyorlar. Gerçek güç, yapayalnız ve tamamen güçsüz hissettiğiniz anlarda ortaya çıkar. Bu da çok sık yaşanmaz, yaşanır da, bunu yaşayıp da şerefini ve onurunu ve inadını ve cesaretini ve kalbinde yanan isyan alevini koruyabilenler çok azdır, bence Magnum Opus'a ulaşacak insanlar, diğer herkesle olan ruhani farka rağmen bu kişiler olacak.

Evet, çok uzun yazdım, vaktinizi de aldım, olay böyle işte. It is what it is!

Hayır, Tanrıların olmadığı bir senaryoda işimiz çok daha fazla zorlaşırdı. Ancak Tanrılar, zaten sizin de gördüğünüz gibi, buraya giden süreci uzun yıllardır planlıyorlar. Her şey Tanrıların planına uygun gitse bile, biz zaten insanlar oturmalı demiyoruz. Kendimizi sadece kendimiz kurtarabiliriz. Gerekli talimatlar ise verilmiş durumda.

İrade gücü ve disiplini yüksek olmayı küçümsemiyoruz. Aksine, değer verdiğimiz ve takdir ettiğimiz bir şey. Bir insanın sahip olması gereken, üretkenliğe götüren temel özellikler bunlar.

"İnsan fıtratı" ise genel olarak karmaşık bir konu. Bunu bir üyemiz söylemişti. Kastettiği zararsız özelliklerdi.

Ancak yeri geldiğinde güven duymak da gereklidir. Geleceğinize ve alacağınız sonuçlara güven besleyin. Dediğim gibi, bazı düşünceleriniz kendi hayatınızdan kaynaklanıyor, bazıları ise düşman saldırısından. Bu yüzden sizi yargılamıyorum ancak çoğu insan benzer bir yoldan geçiyor ve günün sonunda bu yolda kalıp sonuçlar alıyorlar.

Siz de aynısını yapabilirsiniz. Ne "güven", ne de "kendine yetebilme" hafife alınması gereken şeylerdir. Büyük bir umut ve güvenle çalışmalı, kendinizden bir şey vermeden kazanmalısınız.

Atatürk'ün de dediği gibi: "Türk; öğün, çalış, güven!"

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,
…iletişimini ruhundan önce zihni bitiriyor. Tanrılara bağlanmaktan neden korktuğunuzu sorabilir miyim?
Bunun bazı kişiler için nedeni, iletişim kurulabileceği inancının yaşamaya devam edecek güç vermesi ancak ciddi anlamda deneyip başaramamanın inandığı dinin yalan olduğunu göstererek inancını sarsacak olması olabilir. Satanizm’in İbrahimi inançlardan farkı sonuçları alabilmemiz. Nasıl insanlar hiçbir sonuç almadıkları İslam’da günün birinde Cennet var diye kalıyorlarsa, günün birinde olacağına inanmak gerçekten denemekten daha güvenli inanç için. Zihniniz kendini açarsa ve orada hiçbir şey yoksa, yatırım yaptığınız bu inanç çökecek ve bu sebeple zihin orada bir şeyler olduğuna güvenle inanabileceği ve gerçekle karşılaşmayacağı dışa kapalı halinde tutuyor olabilir.

Astral duyuların açılması herkes için farklılık gösterse de seneler süren bir süreç demek güvenlidir sanıyorum.

"İnsan fıtratı" ise genel olarak karmaşık bir konu. Bunu bir üyemiz söylemişti. Kastettiği zararsız özelliklerdi.

Bunu hep ben söylediğim için biraz üstüne konuşmak istiyorum. Doğanızı takip edin dersem, ee o zaman sokakta beğendiğimizin üstüne atlayıp seks yapalım diyebilirler, ben de, siz salak mısınız, derim. İnsanlar doğanın nasıl işlediğini bilmiyor. Tavus kuşları tüylerini açıyor dişilere kur yapmak için. Kuşlar dans ediyor, şarkı söylüyorlar. Bazen memeliler güçlerini kanıtlamak için birbirleriyle dövüşüyorlar. Balıklar bile suyun altında kuma resimler çiziyor. Doğada olan şey kur yapmak.

İnsanlar doğayı, kendilerini ve kendi doğalarını bilmiyorlar. “Kendini bil.” Azazel’in öğretisi. “Gnothi seauton” Apollo tapınağında altın harflerle yazılı. “Kendini bilmek bilgeliğin başlangıcıdır.” Sokrat. Yüksek Rahip de vaazlarında tekrarlıyor, “Know thyself”. İnsan doğası gerçekten de “doğru yol” ancak kendini bilmen gerek. Yoksa kendi doğanı değil de programlamaları, travmaları, başkalarını takip edersin.

Güven, özellikle de özgüven hakkında bir şey demek istiyorum. Bir ailenin çocuğuna kazandırabileceği iki tür özgüven var.

Birinci tür özgüven, aile çocukla sağlıklı bir güven ilişkisi kurduğunda oluşuyor. Aile çocuğa güveniyor, çocuk aileye güveniyor ve onların kendine olan güveniyle varlıkları sayesinde kendine güvenebiliyor.

İkinci tür özgüven tam tersi durumda oluşuyor. Güvenecek ve dayanacak kimse olmadığında. Dayanacak kimse olmayınca kendi ayaklarınız üstünde durmak zorunda kalıyorsunuz. Sahip olunan her şeyi dişle tırnakla kazanmaktan gelen bir özgüven. “Ben yaptım, yine yaparım.” özgüveni. Yalnız hayatta kalabiliyor olmanın verdiği bir özgüven. Ancak ikinci tür özgüvenin bir sorunu var. Özgüvenlerini böyle kazanan insanlar diğer insanlarla, bu durumda tanrılarla da, sağlıklı bir güvene dayalı ilişkiler kurmakta sorun yaşarlar.
 
Pammy said:
Bright Truth said:
Esenlikler,
…iletişimini ruhundan önce zihni bitiriyor. Tanrılara bağlanmaktan neden korktuğunuzu sorabilir miyim?
Bunun bazı kişiler için nedeni, iletişim kurulabileceği inancının yaşamaya devam edecek güç vermesi ancak ciddi anlamda deneyip başaramamanın inandığı dinin yalan olduğunu göstererek inancını sarsacak olması olabilir. Satanizm’in İbrahimi inançlardan farkı sonuçları alabilmemiz. Nasıl insanlar hiçbir sonuç almadıkları İslam’da günün birinde Cennet var diye kalıyorlarsa, günün birinde olacağına inanmak gerçekten denemekten daha güvenli inanç için. Zihniniz kendini açarsa ve orada hiçbir şey yoksa, yatırım yaptığınız bu inanç çökecek ve bu sebeple zihin orada bir şeyler olduğuna güvenle inanabileceği ve gerçekle karşılaşmayacağı dışa kapalı halinde tutuyor olabilir.

Astral duyuların açılması herkes için farklılık gösterse de seneler süren bir süreç demek güvenlidir sanıyorum.



Bunu hep ben söylediğim için biraz üstüne konuşmak istiyorum. Doğanızı takip edin dersem, ee o zaman sokakta beğendiğimizin üstüne atlayıp seks yapalım diyebilirler, ben de, siz salak mısınız, derim. İnsanlar doğanın nasıl işlediğini bilmiyor. Tavus kuşları tüylerini açıyor dişilere kur yapmak için. Kuşlar dans ediyor, şarkı söylüyorlar. Bazen memeliler güçlerini kanıtlamak için birbirleriyle dövüşüyorlar. Balıklar bile suyun altında kuma resimler çiziyor. Doğada olan şey kur yapmak.

İnsanlar doğayı, kendilerini ve kendi doğalarını bilmiyorlar. “Kendini bil.” Azazel’in öğretisi. “Gnothi seauton” Apollo tapınağında altın harflerle yazılı. “Kendini bilmek bilgeliğin başlangıcıdır.” Sokrat. Yüksek Rahip de vaazlarında tekrarlıyor, “Know thyself”. İnsan doğası gerçekten de “doğru yol” ancak kendini bilmen gerek. Yoksa kendi doğanı değil de programlamaları, travmaları, başkalarını takip edersin.

Güven, özellikle de özgüven hakkında bir şey demek istiyorum. Bir ailenin çocuğuna kazandırabileceği iki tür özgüven var.

Birinci tür özgüven, aile çocukla sağlıklı bir güven ilişkisi kurduğunda oluşuyor. Aile çocuğa güveniyor, çocuk aileye güveniyor ve onların kendine olan güveniyle varlıkları sayesinde kendine güvenebiliyor.

İkinci tür özgüven tam tersi durumda oluşuyor. Güvenecek ve dayanacak kimse olmadığında. Dayanacak kimse olmayınca kendi ayaklarınız üstünde durmak zorunda kalıyorsunuz. Sahip olunan her şeyi dişle tırnakla kazanmaktan gelen bir özgüven. “Ben yaptım, yine yaparım.” özgüveni. Yalnız hayatta kalabiliyor olmanın verdiği bir özgüven. Ancak ikinci tür özgüvenin bir sorunu var. Özgüvenlerini böyle kazanan insanlar diğer insanlarla, bu durumda tanrılarla da, sağlıklı bir güvene dayalı ilişkiler kurmakta sorun yaşarlar.

Quote’leri baya mahvetmişim.
 
Bright Truth said:
Sizi anlıyorum, ancak burada es geçtiğiniz bir sürü nokta var. Örneğin, Tanrılara hayatınızı borçlu olmadığınızı söylüyorsunuz. Evet, burada demek istediğinizi anlayabiliyorum; ve kendi ayaklarınız üzerinde durabilmeniz önemli ve sahip olabileceğiniz güzel bir yetenek. Ancak ben hiçbir zaman ev, araba, ya da başka bir şey istemeyi ön plana sürmedim. "Bilgelik" dedim dikkatinizi çekerim ki. Tanrılar, tüm insanlığı bilgeliğe götürür.

Sizin durumunuz nedir bilmiyorum, ancak çoğu insanın iletişimini ruhundan önce zihni bitiriyor. Tanrılara bağlanmaktan neden korktuğunuzu sorabilir miyim? Burada demek istediğim her şeyde Tanrılara danışmak değil. Bu olsa olsa zayıflık olurdu. Ancak neden önemli konularda onların kararlarına güvenemiyorsunuz? Eğer iletişiminizin %100 netlikte olmayışını sebep gösterirseniz anlayışla karşılarım. Ancak iletişimi daha iyi olanların Tanrılardan getirdiği bilgelikler örneğin, neden sizden uzakta olmalı?

Tanrıların neden sizi "umursamadıklarını" düşünüyorsunuz? Eğer böyle olsaydı, neden her gün Şeytan'a hakaretler sayan ve tüm emeklerini inkâr eden insanlığa yardım ettiler? Belki sizinle iletişime geçemiyorlardır, belki zihniniz, ruhunuz veya başka etkenler buna engel oluyordur ancak günün sonuda zihniniz engel olmuyorsa bile, buna git gide daha çok zemin hazırlıyorsunuz.
O zaman size tam olarak neler olduğunu anlatayım. Malum "bayramın" arefesinin olduğu haftaydı. Tam olarak hangi gün olduğunu şu an hafızamın bana ihaneti sebebiyle hatırlayamıyorum ancak çarşamba veya perşembe olması muhtemeldi. Bugünlerden birinin gecesinde, meditasyonlarımın ardından Şeytan'dan yardım istedim. Zaten o gün bu problemimin (problemi açıkça söylememe sebebim hem içeriğini vermek istememem hem de problemin içeriğinin önemsiz olması, herkesin problemleri var sonuçta, önemli olan etkileri) tekrar üzerime çökmesi sebebiyle pek iyi bir gün geçirmemiştim. Şeytan'a gerçekten, ilk seslenişimi ve ilk yardım isteğimi o gün yaptım. İlk kez. İlk. Yatağımda yan yatıyordum, gözyaşlarım sebebiyle hem burnum tıkanmış hem de başıma ağrı girmişti. Şeytan'a açıkça bu problemle çok ama çok uzun süredir uğraştığımı, denediğim tüm çözüm yollarının elimde patladığını, artık yapacak hiçbir şeyim kalmadığını ve onun yardımına muhtaç olduğumu söyledim. Ayrıca adanmamış biri olarak hiçbir cevap alamazsam bunu anlayacağımı, bu yardımı kanıt amaçlı görmediğimi ve bir hakkım varsa da kullanmak istediğimi belirttim. Duymaları için sesli konuşmam gerekiyor diye düşündüğüm için sesli konuştum ancak eğer düşüncelerimizi de duyabiliyorlarsa, düşüncelerim bile yetmiştir. Çünkü zihnimi uyuşturacak kadar fazla şey geçmişti aklımdan, ben sadece çok küçük bir kısmını sesli söylemiştim.

HEMEN ertesi gün, işler iyileşir gibi oldu ve aynı gün içerisinde kötüleşti. Yani bir umut ışığı görür gibi olup, bu ışığın kısa sürede tekrar zifiri karanlığa döndüğüne tanıklık ettim. Ancak bunu bir tesadüf olarak nitelendirip, fazla üstelemedim. Sadece cevap alamadığımı veya aldıysam da yakında şifreyi çözeceğimi düşünerek hayatıma devam etmeye çalıştım.

Sonra bu hafta tekrar yardım istedim. Bu da ikinci seslenişim ve ikinci yardım isteğimdi. Yardım isteme şeklim ve söylediklerim hemen hemen aynı şekildeydi. Zaten ilkinde de, ikincisinde de, yatmaya birkaç saat kala gelen ağlama krizlerinden harap olmuş durumdaydım. Benim gibi bir insan için bu kadar zayıf bir noktaya düşmenin ne kadar korkunç olduğunu biliyor musunuz? Ben bu anlara kadar, ömrümde bu kadar şiddetli ağladığımı hatırlamıyorum. Daha önce de yaşadım ağlama krizleri ama bu kadar şiddetli yaşamamıştım, hayır. En zayıf dönemlerimde bile bu kadar şiddetli değildi. Şimdi en güçlü, en olgun ve en yetişkin dönemimde küçük bir çocuk gibi gözyaşları dökmem bana gerçekten rüya gibi geliyordu, niye böyle şiddetli tepkiler verdiğimi anlayamıyordum, çünkü ben gibi hissettirmiyordu. Ağlamaktan dudağım yamulmuştu, o yaş yoğunluğuyla yüzümü yıkayabiliyordum. Yine de Şeytan'a problemimi anlattığım için daha iyi hissetmiştim.

Evet, HEMEN ertesi gün, işler yine aynı şekilde iyileşir gibi oldu ve aynı gün içerisinde kötüleşti. Bakın, bunlar kendi kafamdaki fikirsel ilerlemelerden gelen şeyler değildi. Yani kendi zihnimde bir ışığın parlayıp, sonra sönmesi gibi değildi. Bildiğiniz dışsal uyaranların, normalde davranmayacağı şekilde davranıp beni muazzam bir şekilde umutlandırması ve tam bu umudun zirveye yaklaştığı anlarda birden çökmesi gibi düşünebilirsiniz. İkisi de NEREDEYSE aynı şekilde gerçekleşti. Zaten ben o gün bitik durumdaydım. Zira çok NET bir korelasyon kurabiliyordum. Gerçekten bitik durumdaydım. Yani hem öfkeden kuduruyordum hem üzüntü ve kalp kırıklığıyla ciddi ve fiziksel bir şekilde kalbim ağrıyordu hem ihanete uğramış hissediyordum hem de Tanrıların böyle varlıklar olmadığına dair tonla yazı okuduğum için bir yandan da kendimi yalanlamaya çalışıyor, bir türlü başaramıyor, verdiğim tepkiyi zihnimden yok etmeye çalışıyordum. Ancak o gün gram yaş dökmedim, dökemedim, bitirmiştim hepsini. O günü nasıl kapattım, sabahına nasıl uyandım hatırlamıyorum.

Şimdi, Tanrılardan cevap alma hızında dünya markası olmamı bir kenara koyacak olursak, bu yaşadığım şeyi yutamıyorum, anlıyor musunuz? Şu an her ne kadar daha soğukkanlı olsam da kalbimin kırıldığı anlar gözümün önünden gitmiyor. O burukluğu atamıyorum. Bu yüzden bunu bir sınama, bir ders ve herhangi başka bir şey olarak görmeye hiç sıcak yaklaşmıyorum, yaklaşamıyorum. Nasıl yaklaşabilirim? Başkaları da böyle şeyler yaşadı mı, söyler misiniz?

Bilgelik konusuna gelince, küllerden yeniden doğma konseptini severim ancak Tanrıların bana "bilgelik" vermek için seçtiği yol, beni en şiddetli etkileyecek yoldan şoklamak ise, bunun için beni o kadar "sevmeleri" gerekir ki, onlarla olan ilişkilerimin şiddetli biçimde zedelenmesine karşın zaman içerisinde "anlayacağımı" varsayarak bunu uygulamış olmaları gerekir. Aklıma gelen tek mantıklı ihtimal bu, aynı zamanda en imkansızı da bu. Kendi içimde özel bir ruh olduğumu BİLSEM de, Tanrıların beni böyle gördüğünü düşünmüyorum. Dolayısıyla bu ihtimali destekleyecek herhangi bir kanıtım yok.
Bright Truth said:
Size tavsiyem Şeytan'ın Gücü Ritüelini defaatle yapmanız. Ritüellerin sonunda, sizi cevaplara götürmesini isteyebilirsiniz. Duyamasanız/göremeseniz bile bu bir forum yazısı veya zamanla zihninizde beliren fikirler şeklinde olabilir. Tanrılar bir yolunu bulacaktır.
"Şeytan'ın Günü" var ama "Şeytan'ın Gücü" yok. Eminlik açısından, tam bağlantı verebilir misiniz?
Bright Truth said:
Evet, burada dediklerinizi anlayabiliyorum. Emin olun bu konuda ne ilk, ne de teksiniz. Azim ve hırsla zaten hepimizin amacı net iletişimler kurabilmek. Sadece bu süreçte Tanrılardan gelen diğer şeyleri de inkâr etmeyin. Size basit, bulanık gibi gelebilir ancak anlam çıkarmayı bilirseniz size yardımları dokunacaktır.

Örneğin bu tarz işaretleri bir kenara atmaktan konuşuyorsunuz. Pekâlâ, ancak bir yorum çıkarmaya çalışmanız, sizce de daha doğru değil midir? "Şeytan işaret yolladı!" demek değil kastettiğim. Örneğin, neyi simgelediği üzerine kafa yorabilirsiniz, size Tanrılar ne anlatmak istiyor diye düşünebilirsiniz.

Aslında onların mesajları size basit geliyor olabilir, ancak derinleştirmek sizin elinizde. Tanrılar bizim anlayabileceğimiz şekillerde iletişim kurar. Eğer siz bunu derinleştirmeye gayret gösterirseniz, alabileceğiniz mesajlar da daha derinleşebilir. Bunun basit imgeler, semboller, rastlantılar, fikirler üzerinden olması ise önemli değil. Dediğim gibi, onlar ne anlamlara yorabileceğinizi zaten biliyorlar.

Bu tarz bir iletişim değersiz olsaydı, en başından alegori denen şeyler var olmazdı. Mesaj çıkarmayı bilin. Bu sizin Tanrılara güven duymanızda ve bağlanmanızda oldukça yardımcı olacaktır.
Foruma ilk geldiğimde "Acıyla yönlendirme" diye bir konu açmıştım. İşaretlerden bahsedecek şu an dahi gerçek olduğuna inandığım işaretlerim onlardı. Ne zaman buradan uzaklaşmaya başlasam, bir şeyler çıkar, onları çözer ve yolum bir şekilde yine buraya düşerdi. Zaten bunlardan birinin şiddetinin bir miktar artmasıyla birlikte, sanki zaman gelmiş gibi hissettim ve bu sefer cidden gerçeğin ne olduğunu öğrenmek için forumlara kayıt oldum, içerikleri daha ciddi okumaya başladım ve meditasyonlara başladım. Yani bu aya kadar, şu Mayıs ve Haziran ayında her şey iyi gidiyordu. Aldığım bu işaretler yetmişti hatta 1-2 şeyle daha karşılaşmıştım. Kişisel gelişimim artıyordu, bu sorun hafifliyor gibiydi, yeni, hevesli ama ağırbaşlı biri olarak yavaş yavaş perdeyi aralıyordum. Sonra bu olaylar oldu ve film koptu.

Sorun da burada işte. Anlam veremiyorum. Her şey iyi giderken bana neden böyle yaptıklarını anlamıyorum. Ben Ağustos ayında adanmayı planlıyordum, bununla birlikte topluluğa katkıda bulunmak için projeler geliştiriyordum (şu an çoğu geliştirme sürecinde) hatta bu amaç uğrunda unuttuğum belli yeteneklerimi de tekrar pratik etme şansım da olmuştu. Yani her şey iyi gidiyordu, anlıyor musunuz? Zaten iyi bir hayatın üstüne ek koyuyordum. O yüzden sağlıklı ilişkilerim vardı, tek kalan zaman içerisinde zihin yapımı da akışa adapte ederek evrimimi tamamlamaktı. Tüm o sorularla kafa şişirme sebebim de buydu. Büyük resmi görebiliyordum ama bazen o tek bir objeye kafam takılıyordu, onu da anlamlandırdığımda her şey daha da harika oluyordu. Hayatımda ilk defa ailem dışında, kendi soyum dışında birilerinin beni yalnız bırakmayacağını düşünüyordum. Her şeye rağmen onlara sevgi duyuyorum, tamam mı, içimi bu acıtıyor. Her şeye rağmen. Tüm bu agresif üslubum bundan kaynaklanıyor. Nefes alamıyorum, boğulmak istemiyorum, yitip gitmek istemiyorum.
Bright Truth said:
Zor hayatlar yaşayan ve kendi elleriyle yükselen insanların "güven" konusunda sorunlar yaşadıklarını da biliyorum
Pammy said:
İkinci tür özgüven tam tersi durumda oluşuyor. Güvenecek ve dayanacak kimse olmadığında. Dayanacak kimse olmayınca kendi ayaklarınız üstünde durmak zorunda kalıyorsunuz. Sahip olunan her şeyi dişle tırnakla kazanmaktan gelen bir özgüven. “Ben yaptım, yine yaparım.” özgüveni. Yalnız hayatta kalabiliyor olmanın verdiği bir özgüven. Ancak ikinci tür özgüvenin bir sorunu var. Özgüvenlerini böyle kazanan insanlar diğer insanlarla, bu durumda tanrılarla da, sağlıklı bir güvene dayalı ilişkiler kurmakta sorun yaşarlar.
Benim için de durum böyle gibi görünüyor insanlarla. Ancak Tanrılar ile bu farklıydı. Çok iyi, destekleyici bir ailem var ancak destekleri beni anlamadıkları için başka konularda oldu. Ben de dertlerimi anlatmadım ve çok küçük yaşlardan itibaren her şey kendi içimde çözme alışkanlığı edindim. Bununla birlikte insanlarla ilişkilerimde zarar görmemek amacıyla neyi nasıl yapmam gerektiğini iyi bilirim, sosyal yeteneklerim çok kuvvetlidir, her diyaloğun ardından kendi içerisinde bu diyaloğu analiz eden, olası konuşmaları simüle eden ve sürekli kendimi geliştiren ve olgunlaştıran bir yapım var. Ufak yaşlarda bile yetişkinlerle sıkıntı çekmeden sohbet edebilir hatta çok derinleşmemek şartıyla felsefi konuşmalara girebilirdim. Bu yüzden bazen analiz etme işini çok fazla hesaba katıp, ilişkimin benim tarafımdaki kısmının gerçekliğini zedeleyebiliyorum.

Yine de Tanrılarla durum KESİNLİKLE böyle değil. Onlara kalbimi hemen açtım, güvenimi hemen bağışladım. Birine karşı ne kadar çok sevgi duyar ve güvenirseniz, o kadar yaralanırsınız. Bu cevabı özellikle Pammy'nin bu tür konularda görmüş geçirmişliği olduğunu sezerek özellikle ona yazıyorum. İçten içe ikna olmak istiyorum, bunların böyle olmadığını bilmek, görmek istiyorum, çünkü onlar da benim atalarım, benim ailem, benim babam...
 
Spine said:

Esenlikler,

Duygularınızı anlayabiliyorum, çünkü hepimiz benzer kırılmalardan geçtik. Sizin çöküşünüz, mesajınızdan anladığım kadarıyla 1-2 gün sürmüş. Aynı şiddetteki bir kırılmayı 1 ay boyunca yaşayan tanıdığım oldu. Bu sırada manevi destek vermek için elimden geleni yaptım ve bir noktada gelişimi getirebileceğini söyledim. Tanrılar ise dua ettiğinde sadece şefkatlerini hissettirip belirli oranda gönül rahatlığı getiriyorlardı ancak 1 ay boyunca yaşadıklarını bir kendisi, bir de ben biliyorum.

Sonuçta dediğim şey yaşandı. Daha güçlü bir zihinsel sağlamlığa ve irade gücüne kavuştu, bu kısa süredeki dönüşümünden dolayı ise ben hâlâ şaşkınım.

Bahsettiğiniz "krizleri" Plüton yönetir. Çizelgenizde güçlü bir Plüton'unuz var gibi duruyor. Plüton; krizleri, acılar yoluyla dönüşümleri, zorlukları ve irade gücünü yönetir. Eğer çocukluğunuzdan beri var olan bir şeyse, bunun Tanrıların kısa süreli yardımıyla çözülebileceğini de sanmıyorum.

Plüton'un negatif karmasını kırmak isteyebilirsiniz. Yine de astroloji öğrenip çizelgenizi incelemenizi öneririm. Ben sadece tahminde bulunuyorum, ancak belki de 8. eve yerleşmiş başka bir gezegeniniz vardır veya Satürn kaynaklıdır, emin değilim.

Diğer bir konuya da değinmek istiyorum. Bunun hakkında açık bir bilgi yok ancak ben kendi adıma Tanrıların, bizim hayatımızı zorlaştırmak için uğraştıklarını düşünmüyorum.

Tekrardan belirtmek istiyorum: Evet, Tanrılar bazenleri felaketin kıyısına gelmiş sizi orada bırakabilir ve gelişmenizi, kendi ellerinizle sıyrılmanızı veya bir şekilde bundan faydalanarak güçlenmenizi isteyebilir. Ancak hiçbir zaman felaketin kıyısından içine atlamazsınız. Buna müsaade etmezler.

Sizin ne yaşadığınızı bilmiyorum, ancak gerçekten çok kötü hayatlar gördüm. 1 gün değil, 2 gün değil; yıllar boyu tehlike ve risk altında yaşayan, o felaketin kıyısında dolanan insanlara şahit oldum, ve bunlar SS'lerdi. Hiçbir zaman o felaketin içine sürüklenmediler.

Siz kendi önlemlerinizi alın (ki alıyorsunuz gördüğüm kadarıyla) ve ne yaşanırsa yaşansın, bunun bir şekilde ya sizi ileriye dönük geliştirme amaçlı gerçekleşmesine izin verildiğini, ya da çok daha kötü bir senaryonun hafifletilmiş versiyonu olduğunu bilin. Tanrılar hiç kimseyi yarı yolda bırakmazlar. Kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim budur.

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Spine said:

Esenlikler,

Duygularınızı anlayabiliyorum, çünkü hepimiz benzer kırılmalardan geçtik. Sizin çöküşünüz, mesajınızdan anladığım kadarıyla 1-2 gün sürmüş. Aynı şiddetteki bir kırılmayı 1 ay boyunca yaşayan tanıdığım oldu. Bu sırada manevi destek vermek için elimden geleni yaptım ve bir noktada gelişimi getirebileceğini söyledim. Tanrılar ise dua ettiğinde sadece şefkatlerini hissettirip belirli oranda gönül rahatlığı getiriyorlardı ancak 1 ay boyunca yaşadıklarını bir kendisi, bir de ben biliyorum.

Sonuçta dediğim şey yaşandı. Daha güçlü bir zihinsel sağlamlığa ve irade gücüne kavuştu, bu kısa süredeki dönüşümünden dolayı ise ben hâlâ şaşkınım.

Bahsettiğiniz "krizleri" Plüton yönetir. Çizelgenizde güçlü bir Plüton'unuz var gibi duruyor. Plüton; krizleri, acılar yoluyla dönüşümleri, zorlukları ve irade gücünü yönetir. Eğer çocukluğunuzdan beri var olan bir şeyse, bunun Tanrıların kısa süreli yardımıyla çözülebileceğini de sanmıyorum.

Plüton'un negatif karmasını kırmak isteyebilirsiniz. Yine de astroloji öğrenip çizelgenizi incelemenizi öneririm. Ben sadece tahminde bulunuyorum, ancak belki de 8. eve yerleşmiş başka bir gezegeniniz vardır veya Satürn kaynaklıdır, emin değilim.

Diğer bir konuya da değinmek istiyorum. Bunun hakkında açık bir bilgi yok ancak ben kendi adıma Tanrıların, bizim hayatımızı zorlaştırmak için uğraştıklarını düşünmüyorum.

Tekrardan belirtmek istiyorum: Evet, Tanrılar bazenleri felaketin kıyısına gelmiş sizi orada bırakabilir ve gelişmenizi, kendi ellerinizle sıyrılmanızı veya bir şekilde bundan faydalanarak güçlenmenizi isteyebilir. Ancak hiçbir zaman felaketin kıyısından içine atlamazsınız. Buna müsaade etmezler.

Sizin ne yaşadığınızı bilmiyorum, ancak gerçekten çok kötü hayatlar gördüm. 1 gün değil, 2 gün değil; yıllar boyu tehlike ve risk altında yaşayan, o felaketin kıyısında dolanan insanlara şahit oldum, ve bunlar SS'lerdi. Hiçbir zaman o felaketin içine sürüklenmediler.

Siz kendi önlemlerinizi alın (ki alıyorsunuz gördüğüm kadarıyla) ve ne yaşanırsa yaşansın, bunun bir şekilde ya sizi ileriye dönük geliştirme amaçlı gerçekleşmesine izin verildiğini, ya da çok daha kötü bir senaryonun hafifletilmiş versiyonu olduğunu bilin. Tanrılar hiç kimseyi yarı yolda bırakmazlar. Kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim budur.

İyi geceler.

Hemen Plüton'a bağlamayın bence, astrolojiyi eze eze yıldızları dize getirebiliriz.
 
Bright Truth said:
Spine said:

Esenlikler,

Duygularınızı anlayabiliyorum, çünkü hepimiz benzer kırılmalardan geçtik. Sizin çöküşünüz, mesajınızdan anladığım kadarıyla 1-2 gün sürmüş. Aynı şiddetteki bir kırılmayı 1 ay boyunca yaşayan tanıdığım oldu. Bu sırada manevi destek vermek için elimden geleni yaptım ve bir noktada gelişimi getirebileceğini söyledim. Tanrılar ise dua ettiğinde sadece şefkatlerini hissettirip belirli oranda gönül rahatlığı getiriyorlardı ancak 1 ay boyunca yaşadıklarını bir kendisi, bir de ben biliyorum.

Sonuçta dediğim şey yaşandı. Daha güçlü bir zihinsel sağlamlığa ve irade gücüne kavuştu, bu kısa süredeki dönüşümünden dolayı ise ben hâlâ şaşkınım.

Bahsettiğiniz "krizleri" Plüton yönetir. Çizelgenizde güçlü bir Plüton'unuz var gibi duruyor. Plüton; krizleri, acılar yoluyla dönüşümleri, zorlukları ve irade gücünü yönetir. Eğer çocukluğunuzdan beri var olan bir şeyse, bunun Tanrıların kısa süreli yardımıyla çözülebileceğini de sanmıyorum.

Plüton'un negatif karmasını kırmak isteyebilirsiniz. Yine de astroloji öğrenip çizelgenizi incelemenizi öneririm. Ben sadece tahminde bulunuyorum, ancak belki de 8. eve yerleşmiş başka bir gezegeniniz vardır veya Satürn kaynaklıdır, emin değilim.

Diğer bir konuya da değinmek istiyorum. Bunun hakkında açık bir bilgi yok ancak ben kendi adıma Tanrıların, bizim hayatımızı zorlaştırmak için uğraştıklarını düşünmüyorum.

Tekrardan belirtmek istiyorum: Evet, Tanrılar bazenleri felaketin kıyısına gelmiş sizi orada bırakabilir ve gelişmenizi, kendi ellerinizle sıyrılmanızı veya bir şekilde bundan faydalanarak güçlenmenizi isteyebilir. Ancak hiçbir zaman felaketin kıyısından içine atlamazsınız. Buna müsaade etmezler.

Sizin ne yaşadığınızı bilmiyorum, ancak gerçekten çok kötü hayatlar gördüm. 1 gün değil, 2 gün değil; yıllar boyu tehlike ve risk altında yaşayan, o felaketin kıyısında dolanan insanlara şahit oldum, ve bunlar SS'lerdi. Hiçbir zaman o felaketin içine sürüklenmediler.

Siz kendi önlemlerinizi alın (ki alıyorsunuz gördüğüm kadarıyla) ve ne yaşanırsa yaşansın, bunun bir şekilde ya sizi ileriye dönük geliştirme amaçlı gerçekleşmesine izin verildiğini, ya da çok daha kötü bir senaryonun hafifletilmiş versiyonu olduğunu bilin. Tanrılar hiç kimseyi yarı yolda bırakmazlar. Kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim budur.

İyi geceler.
Teşekkürler, yeterince cevap aldım. Bundan sonrası benim kendi içsel dönüşümüme kalıyor.
Anatolian Division said:
Bright Truth said:
Spine said:

Esenlikler,

Duygularınızı anlayabiliyorum, çünkü hepimiz benzer kırılmalardan geçtik. Sizin çöküşünüz, mesajınızdan anladığım kadarıyla 1-2 gün sürmüş. Aynı şiddetteki bir kırılmayı 1 ay boyunca yaşayan tanıdığım oldu. Bu sırada manevi destek vermek için elimden geleni yaptım ve bir noktada gelişimi getirebileceğini söyledim. Tanrılar ise dua ettiğinde sadece şefkatlerini hissettirip belirli oranda gönül rahatlığı getiriyorlardı ancak 1 ay boyunca yaşadıklarını bir kendisi, bir de ben biliyorum.

Sonuçta dediğim şey yaşandı. Daha güçlü bir zihinsel sağlamlığa ve irade gücüne kavuştu, bu kısa süredeki dönüşümünden dolayı ise ben hâlâ şaşkınım.

Bahsettiğiniz "krizleri" Plüton yönetir. Çizelgenizde güçlü bir Plüton'unuz var gibi duruyor. Plüton; krizleri, acılar yoluyla dönüşümleri, zorlukları ve irade gücünü yönetir. Eğer çocukluğunuzdan beri var olan bir şeyse, bunun Tanrıların kısa süreli yardımıyla çözülebileceğini de sanmıyorum.

Plüton'un negatif karmasını kırmak isteyebilirsiniz. Yine de astroloji öğrenip çizelgenizi incelemenizi öneririm. Ben sadece tahminde bulunuyorum, ancak belki de 8. eve yerleşmiş başka bir gezegeniniz vardır veya Satürn kaynaklıdır, emin değilim.

Diğer bir konuya da değinmek istiyorum. Bunun hakkında açık bir bilgi yok ancak ben kendi adıma Tanrıların, bizim hayatımızı zorlaştırmak için uğraştıklarını düşünmüyorum.

Tekrardan belirtmek istiyorum: Evet, Tanrılar bazenleri felaketin kıyısına gelmiş sizi orada bırakabilir ve gelişmenizi, kendi ellerinizle sıyrılmanızı veya bir şekilde bundan faydalanarak güçlenmenizi isteyebilir. Ancak hiçbir zaman felaketin kıyısından içine atlamazsınız. Buna müsaade etmezler.

Sizin ne yaşadığınızı bilmiyorum, ancak gerçekten çok kötü hayatlar gördüm. 1 gün değil, 2 gün değil; yıllar boyu tehlike ve risk altında yaşayan, o felaketin kıyısında dolanan insanlara şahit oldum, ve bunlar SS'lerdi. Hiçbir zaman o felaketin içine sürüklenmediler.

Siz kendi önlemlerinizi alın (ki alıyorsunuz gördüğüm kadarıyla) ve ne yaşanırsa yaşansın, bunun bir şekilde ya sizi ileriye dönük geliştirme amaçlı gerçekleşmesine izin verildiğini, ya da çok daha kötü bir senaryonun hafifletilmiş versiyonu olduğunu bilin. Tanrılar hiç kimseyi yarı yolda bırakmazlar. Kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim budur.

İyi geceler.

Hemen Plüton'a bağlamayın bence, astrolojiyi eze eze yıldızları dize getirebiliriz.
O cümleyi yazma sebebim açık. Gerekçelerim de var, yalnızca üslup agresif olabilir.
 

Çocuğunuzun ağlayarak sizden yardım istediğini, yalvardığını izlediğinizi düşünün. Size sesleniyor ancak cevap verdiğinizde sesinizi duyamıyor. Onu sizden ayırmak için binlerce yıldır düşmanlarınız ikinize de lanetler savurmuşlar. Ancak çocuğunuzun anlayışına göre, o size çağırıyor ve cevap alamıyor. Onu terk ettiğinizi düşünüyor. Siz bunu görüyorsunuz, terk etmediğinizi göstermek için bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ancak düşmanlarınızın duyularını lanetlediği çocuğunuz sizi duyamıyor bir türlü. Acı içinde kıvranıyor ve sorumlusunun siz olduğunu bile düşünebiliyor. Şeytan elbette ki durumdan memnun değil ve yaşadığınız acılar sadistik bir yaratıcının sınavı değil.

Bazen yapılabilecek bir şey olmuyor. Sevgilim öldüğünde ben de hiperventilasyon krizlerine giriyordum ağlarken. Ancak tanrılar benim için ne yapabilirler ki? Ölüyü geri mi getirsinler? “Her şeye hakim sonsuz güçte ve merhametli yaratıcı” yok. Olamaz. Bazı şeyler mümkün değil, düşen bir uçakta onlardan yardım isteyen kişi için yerçekimini yok edemezler. Bir Satanist’in düşecek uçağa binmesini engellemek için çalışırlar, ama bu durumda da yardım alan kişi bunu fark etmez bile. Doğanın, evrenin, karmanın kanunları var. Bildiğimiz yasaları, ölünün geri gelmemesi gerektiğini ve yer çekiminin nasıl çalıştığını, anlıyoruz ama bilmediğimiz astral olayları, karmayı, enerjinin kanunlarını anlayamıyoruz. O konularda da bizim için sorunlarımızı çözmelerine engel olan kanunlar var.

Bright Truth 8. Ev ve Plüton konusunu işaret etmekte haklı.

Pammy said:

Geçtiğimiz hafta Tarot kullanarak Guardian Demon'uma seslendim bu konu hakkında yardım istemek için. Yıldız geldi. Yıldız kartı vedalaşmak, gözyaşı dökmek ve arınmak anlamına gelir. Benim destemde bir kadın gök yüzündeki yıldızları parmağıyla işaret ediyor. Bunun ayrıca ''yıldızlara bak'' anlamına gelebileceğini düşündüm. Astroloji çok geniş bir konu olduğundan ''Neye bakmalıyım?'' diye sordum ve Satürn ile Mars cevabını aldım.

Sevgilimin Satürn'ü Terazi'deydi. Jos Astro Türkçe'de yazana göre: Aşk hayatında neredeyse her zaman şanssızlık vardır. Satürn sıklıkla bu insanların hayatına yanlış partnerleri; istismarcı ve hatta bütünüyle kokuşmuş insanları getirir. Bazı durumlarda, gerçek ve derin bir aşk varsa, şartlar araya girip bunu ölüm, zorla ayrılma veya başka şiddetli müdahale yollarıyla mahvedebilir.

Gerçek ve derin bir aşk vardı ve benim sevgilim öldü. Astrolojiye inanmayan ahmağın tekidir.

Onunla bir Satürn retrosunda tanışmıştım ve Satürn retrosunda ilişki başlamıştı. Satürn karmayı yöneten gezegen ve Satürn retrosunda hayatımıza giren insanların karmik ilişkilerimiz olma ihtimali var. Sonradan öğrendiğime göre intihar kararını bir Satürn retrosunun son günü vermiş ve üç gün sonra gerçekleştirmiş. Sevgilim spiritüel olarak benden çok daha açık bir insandı ve ruh eşi olduğumuzu bana ilk o söylemişti. Astrolojiye bakarak değil, öyle hissetmişti. Ben o zamanlar ruh eşlerine inanmıyordum. Neden kendi canını aldığını ne ailesine, ne arkadaşlarına, ne bana bildirecek not bıraktı. Hep neşeliydi ve hiçbirimiz sebebini hala bilmiyoruz.

Spiritüel açıklığının ve kendisini korumayı bilmemesinin onu saldırıya açık hale getirdiğini düşünüyorum.

Sinastri haritasında onun Satürn'ü benim 8. evime denk geliyor. 8. ev seksi, ölümü, ruh eşlerini ve kişinin acı sonucu nasıl evrildiğini yönetiyor. Ayrıca borçları, kişinin, nasıl öleceğini de yönetiyor ve spiritüel-okült güç evi. Ruh eşimin Satürn'ü (ilişkiler ile ilgili karması ve ölümü) benim Satan'a adanmama giden yolu (acı sonucu nasıl evrildiğim, spiritüellik) açtı.

Şeytan adanayım diye bunları yaşatmadı. Bunu yaşamak benim ruhumdaki “bağlamalar”ın sonucu. Aksine, birlikte olduğumuz sürede Spiritüel Satanizm konusu gündeme geldi, birkaç kez karşıma çıktı, karşıma çıkarıldı. Eğer o zaman adansaydık ve karma kırma çalışması yapsaydık bunların olmasına gerek kalmayabilirdi. Ama olmadı. Şimdi yapabileceğim şey, kendi seçimlerimin ve seçmediklerimin artı olarak elimde olmayan şeylerin de sonucuna katlanmak ve karmamı kırıp yıldızların etkisinden özgürleşmek için çalışmak.

Adanmak üzere olanlara özel lanetler atılıyor olabilir belki.
 
Pammy said:

Çocuğunuzun ağlayarak sizden yardım istediğini, yalvardığını izlediğinizi düşünün. Size sesleniyor ancak cevap verdiğinizde sesinizi duyamıyor. Onu sizden ayırmak için binlerce yıldır düşmanlarınız ikinize de lanetler savurmuşlar. Ancak çocuğunuzun anlayışına göre, o size çağırıyor ve cevap alamıyor. Onu terk ettiğinizi düşünüyor. Siz bunu görüyorsunuz, terk etmediğinizi göstermek için bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz ancak düşmanlarınızın duyularını lanetlediği çocuğunuz sizi duyamıyor bir türlü. Acı içinde kıvranıyor ve sorumlusunun siz olduğunu bile düşünebiliyor. Şeytan elbette ki durumdan memnun değil ve yaşadığınız acılar sadistik bir yaratıcının sınavı değil.

Bazen yapılabilecek bir şey olmuyor. Sevgilim öldüğünde ben de hiperventilasyon krizlerine giriyordum ağlarken. Ancak tanrılar benim için ne yapabilirler ki? Ölüyü geri mi getirsinler? “Her şeye hakim sonsuz güçte ve merhametli yaratıcı” yok. Olamaz. Bazı şeyler mümkün değil, düşen bir uçakta onlardan yardım isteyen kişi için yerçekimini yok edemezler. Bir Satanist’in düşecek uçağa binmesini engellemek için çalışırlar, ama bu durumda da yardım alan kişi bunu fark etmez bile. Doğanın, evrenin, karmanın kanunları var. Bildiğimiz yasaları, ölünün geri gelmemesi gerektiğini ve yer çekiminin nasıl çalıştığını, anlıyoruz ama bilmediğimiz astral olayları, karmayı, enerjinin kanunlarını anlayamıyoruz. O konularda da bizim için sorunlarımızı çözmelerine engel olan kanunlar var.

Bright Truth 8. Ev ve Plüton konusunu işaret etmekte haklı.

Pammy said:

Geçtiğimiz hafta Tarot kullanarak Guardian Demon'uma seslendim bu konu hakkında yardım istemek için. Yıldız geldi. Yıldız kartı vedalaşmak, gözyaşı dökmek ve arınmak anlamına gelir. Benim destemde bir kadın gök yüzündeki yıldızları parmağıyla işaret ediyor. Bunun ayrıca ''yıldızlara bak'' anlamına gelebileceğini düşündüm. Astroloji çok geniş bir konu olduğundan ''Neye bakmalıyım?'' diye sordum ve Satürn ile Mars cevabını aldım.

Sevgilimin Satürn'ü Terazi'deydi. Jos Astro Türkçe'de yazana göre: Aşk hayatında neredeyse her zaman şanssızlık vardır. Satürn sıklıkla bu insanların hayatına yanlış partnerleri; istismarcı ve hatta bütünüyle kokuşmuş insanları getirir. Bazı durumlarda, gerçek ve derin bir aşk varsa, şartlar araya girip bunu ölüm, zorla ayrılma veya başka şiddetli müdahale yollarıyla mahvedebilir.

Gerçek ve derin bir aşk vardı ve benim sevgilim öldü. Astrolojiye inanmayan ahmağın tekidir.

Onunla bir Satürn retrosunda tanışmıştım ve Satürn retrosunda ilişki başlamıştı. Satürn karmayı yöneten gezegen ve Satürn retrosunda hayatımıza giren insanların karmik ilişkilerimiz olma ihtimali var. Sonradan öğrendiğime göre intihar kararını bir Satürn retrosunun son günü vermiş ve üç gün sonra gerçekleştirmiş. Sevgilim spiritüel olarak benden çok daha açık bir insandı ve ruh eşi olduğumuzu bana ilk o söylemişti. Astrolojiye bakarak değil, öyle hissetmişti. Ben o zamanlar ruh eşlerine inanmıyordum. Neden kendi canını aldığını ne ailesine, ne arkadaşlarına, ne bana bildirecek not bıraktı. Hep neşeliydi ve hiçbirimiz sebebini hala bilmiyoruz.

Spiritüel açıklığının ve kendisini korumayı bilmemesinin onu saldırıya açık hale getirdiğini düşünüyorum.

Sinastri haritasında onun Satürn'ü benim 8. evime denk geliyor. 8. ev seksi, ölümü, ruh eşlerini ve kişinin acı sonucu nasıl evrildiğini yönetiyor. Ayrıca borçları, kişinin, nasıl öleceğini de yönetiyor ve spiritüel-okült güç evi. Ruh eşimin Satürn'ü (ilişkiler ile ilgili karması ve ölümü) benim Satan'a adanmama giden yolu (acı sonucu nasıl evrildiğim, spiritüellik) açtı.

Şeytan adanayım diye bunları yaşatmadı. Bunu yaşamak benim ruhumdaki “bağlamalar”ın sonucu. Aksine, birlikte olduğumuz sürede Spiritüel Satanizm konusu gündeme geldi, birkaç kez karşıma çıktı, karşıma çıkarıldı. Eğer o zaman adansaydık ve karma kırma çalışması yapsaydık bunların olmasına gerek kalmayabilirdi. Ama olmadı. Şimdi yapabileceğim şey, kendi seçimlerimin ve seçmediklerimin artı olarak elimde olmayan şeylerin de sonucuna katlanmak ve karmamı kırıp yıldızların etkisinden özgürleşmek için çalışmak.

Adanmak üzere olanlara özel lanetler atılıyor olabilir belki.
Anladım, teşekkür ediyorum.

Ayrıca sayın @Bright Truth, gördüğümde ufak çaplı bir şok geçirdim. Tekrardan teşekkürler.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top