Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Welcome to Our New Forums

  • Our forums have been upgraded! You can read about this HERE

Mu-1) 666, Ra, Güneş'e Tapmak, Nazar Boncuğu ve Gökçe Tanrı

Pammy

Active member
Joined
Nov 14, 2021
Messages
764
Esenlikler sevgili kardeşlerim,

Olabildiğince kısaltmaya çalışacağım ama uzun bir yazı olacağını tahmin ediyorum. Sonuna kadar okumasanız bile son kısımları okumanızı özellikle rica ediyorum.

Size bugün bahsetmek istediğim şey İbrahimi inançların ilk ortaya çıktığı zamandan beri karalanan ve hakarete uğrayan Güneş. İbrahim, Hıristiyan ve Yahudi inancına göre ilk peygamber, İslam'a göreyse önemli bir peygamber. Yahudilerin atası.

İbrahim, Abraham veya Abram önce yıldızları tanrısı sanıyor, sonra Ay doğunca aaa bu daha parlakmış bu olsun diyor, Güneş doğunca da en parlağı bu olduğuna göre tanrı olmalı diyor. Güneş batınca da batan bir şey tanrı olamaz diye üzülüp tanrının gözle göremediği bir şey olduğuna kanaat getiriyor. Putları yıkıyor, bıraktığı büyük putu suçluyor. İnsanlar taştan heykelin böyle güçleri olmadığını belirtince de onları güçsüz şeylere tapmakla suçluyor.

Müslümanlar da ''en parlak olan tanrıdır'' mantığından yola çıkan bu hikayeyi zeka örneği olarak gösterip saygı duyuyorlar.

Bunu dile getirme sebebim Güneş'i, solar pleksus çakrasını, Shiva Shakti’nin Shiva’sını, Yin Yang’ın Yang’ını ve sembolü olduğu her şeyi uzaydaki bir ateş topuna indirgeyen anlatış, bize anlatılışı. Bir de heykellerin tanrı değil sadece heykel olduklarının gayet farkında olmalarına rağmen insanları aşağılayan İbrahim.

Peki Güneş aslında neyi sembolize ediyor? Elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Biraz astrolojiye, biraz da antik uygarlıklara bakacağız.

Altın Çağ medeniyeti düştükten sonra Güneş sembolü, Antik Mısır ve Maya uygarlıkları gibi ilk medeniyetin kalıntıları olan insanlar aracılığıyla hayatta kaldı. Burada ilk medeniyet derken Atlantis, Mu, Lemurya (Mu ve LeMUrya aynı yer olabilir) ve onların kolonilerinden (Mısır, Uygur*, Maya Naga, diğer Mayalar) bahsediyorum.

*M.S. 8-9. yy Kağanlıkları değil, çok daha eski ve Asya'daki sarı ırkların çoğunun atası olan Mu'nun koloni imparatorluğu Uygurlar. Mu’da sarı, siyah ve beyaz ırk birlikte ama karışmadan yaşıyorlardı. Medeniyet geliştikçe ve nüfus arttıkça daha fazla kaynak için diğer kıtalara göçüp koloniler kurdular. Bunlardan biri Uygurlar.

Devam etmeden önce bu yerlerin var olup olmadığı tartışmasını yapmayacağımı söylemek istiyorum çünkü bunu görecek kişilerin bunu anlatmama ihtiyacı yok, ayrıca çok uzun sürer. Atatürk'ün Mu üzerine yaptırttığı araştırmalar, Türk'ün kökeni ve Anayurt için uzun, upuzun bir seri yapmam gerek ki yapacağım. Bu da ilk yazısı.

Şimdi, eğer Churchward'ın yazdıklarını referans alırsak, insanlığın ilk yurdu ve Torah, İncil ve Kuran'da bahsedilen Cennet bahçeleri ile Cennet'ten atılma hikayesindeki Cennet veya Eden bahçeleri, yaratımın gerçekleştiği yer Anayurt Mu idi. Mu'da Güneş yaratıcının sembolüydü. Yahudi hikayesinde Adem ve Havva kovulduktan sonra melekler ateşten kılıçlarla geri girmelerine engel oluyor (Genesis 3:22-24). Bu aslında Mu'yu yutan lavların insanları anayurtlarından ayırmasını anlatıyor.

Churchward her konuda haklı değildi ancak yaratımın dünya üzerinde sembolü Güneş olan bir tanrı tarafından gerçekleştirildiği sonucuna arkeoloji ve filoloji başta olmak üzere bilimsel yöntemlerle ulaşması onu dinlemeye değer kılıyor.

Güneş Yaratıcı'nın sembolü dedik. Günümüz insanlarına bu Güneş'e tapmak olarak anlatılıyor. Hayır, gök cismi olan Güneş'e tapmıyorlardı. Tapınaklarında Güneş olması, kiliselerde haç olması gibi. Hıristiyanlar haça mı tapıyor? Tabii ki hayır, üst üste çakılmış iki tahta nasıl tanrı olsun? Kimse buna inanmaz.

İster (bir İsrailli olan) Harari'nin Sapiens'ine bakın, ister Churchward'ın Mu'suna bakın; evrimden tek tanrıcılığa, çok tanrıcılıktan bilinçsiz yaratıcı evrene bakın, bugüne kadar insanların izini sürmeye adanmış hiçbir kayda değer çalışmada 5 veya 10 bin sene önceki insanların beyin ve zihin olarak şimdikilerden geri olduğuna rastlayamazsınız.

Hatta hafızam beni yanıltmıyorsa Harari, sıkı bir evrim savunucusu olarak, 100 bin sene önce bir Afrika köyüne gidersek sokakta oynayan çocuklar ve dedikodu yapan kapı komşusu anneleriyle karşılaşacağımız insanlar ile şimdikiler arasındaki fark olmayacağını söylüyordu. Bir mason olan Churchward ise Mu’nun 50-70 bin sene önce bir krallık olarak gelişmiş bir medeniyet şeklinde var olduğunu iddia ediyor. Bu eski insanların aptal olanları, bizim aptallarımızdan daha aptal değildi.

Şimdikiler nasıl Meryem heykelinin ve haçın tanrı değil sembol olduğunu biliyorsa, o zamankiler de neyin sembol neyin temsil edilen olduğunu biliyorlardı.

Sembolün ve sembolün temsil ettiklerinin arasındaki farkı yok etmek yapılagelmiş en büyük saldırı olabilir.

Güneş'in ne olduğu konusuna dönersek, Mageson'ın beğendiğim bu alıntısını eklemeden geçmek istemiyorum:

ss666 said:
...The skin translates to coats of flesh the lower material sphere the physical body is ruled by Saturn.


Yahweh is Saturn you can see this in Job. Where Yahweh kills his most loyal servant, Job's, family and destroys everything he has then afflicts him with untold physical suffering, with illness. Part of this was stolen from the suffering of Pothar an Egyptian tale. Some of this survived where Yahweh states about his will being written in the heavens. Job is afflicted by the negative and destructive aspects of Saturn. Originally the moral of this tale in Egyptian was to put the spiritual first and work on the transmutation of the being into spirit and finish the opus. Otherwise suffer the negative reality of being stuck in the lower material sphere of Saturn which Job does suffer. Here in the Bible Job's God is Yahweh [Saturn]. This shows you everything. This is the God of the Bible. And where the Jews want to put humanity and keep them. The tower of Babel was humanity ascending again to the realm of spirit. With Yahweh [the Jews] attacking humanity yet again and reducing them the lower sphere of Saturn. They stated Babel..ing. They lost the ability to communicate telepathically which is a Siddhi's that comes with the higher level of ascension.

In the Garden tale and Babel, Yahweh states openly if humans finish this work and ascend they will become Gods and he will have NO POWER OVER THEM AS HIS SLAVES. Yahweh is the Jewish Race. The Jewish Race is a Saturn cult. This is why their holy day is on Saturnday everything about them and their racial psychological is a manifestation of the negative aspect of Saturn.

The purpose of the Bible is to keep Gentiles bound in the lower sphere of Saturn. This is why the Jews tie all their workings into the number 6. The number of Saturn. Their ultimate working the Bible is why this Bible has 66 books which add to 12. Saturnine numbers. The Bible programming the mass mind has created a psychic field of energy that has formed a matrix of energy that keeps humans bound into the lower frequency of Saturn. Just like their Torah says Yahweh [The Jews using Saturn energy] does.

The Grim Reaper is an anthropic image of the planet Saturn. This is the planet of karma, suffering, old age and death. The Gentile religion was solar worship as the sun purifies and destroys the dross [Karma-lead-Saturn] aspect and transmutes the lead being into spirit. Into the higher octave of the solar. Hence the working of the sun. Outside of the realm of time and Karma, Saturn. This is why our God is called the destroyer of time. Where the Jews have created a cult of decay and death. Remember Saturn is shown eating his own children. Time is the great devourer. The Jews removed spiritual knowledge while binding Gentiles into this samara field. To make us slaves of them. Even today all they push is materialistic and spiritual empty doctrines onto the population. Its atheistic Christianity. Just naked materialistic existence without the fake spirituality.

The point of the Gentile religion the Gods left was to become liberated from Karma, thus Saturn.
...

Hepsini çevirmeyeceğim ama kısaca Yahudiliğin karmayı, acı çekmeyi ve ölümü temsil eden Satürn'ün bir tarikatı olduğunu, insanlığın ilk dininin ise enerjisi karmayı temizleyen Güneş'in dini olduğunu anlatıyor. Karmayı ve ölümü (Satürn'ü) yendiğimiz zaman, Tanrı olacağız. Bu nedenle Yahudilerin dua ettikleri kutsal gün Cumartesi (SATURday) iken, Hıristiyanların Pazar (SUNday) günleri, enerjilerini daha iyi hasat edebilecekleri bir zamanda ibadet etmesi isten-miş. Müslümanlar için niye Cuma bir fikrim yok. Friday, Frigg yani Venüs'ün günü. Sizin fikirlerinizi duymayı isterim.

Güneş yaşam gücünü temsil eder, Satürn ise çürümeyi ve ölmeyi. İnsanlığın ilk dini bir Güneş diniydi. Yaşam dini.

Yüksek Rahibe Maxine Dietrich'in Yeni Çağcıların Kalp çakrası üzerinde çok durmasını ve asıl önemli olan 666, Solar Pleksus, Güneş çakrasını görmezden geldiklerini eleştirdiğini hatırlıyorum.

666, Satan'ın sayısı.

Mu, Güneş İmparatorluğu idi. Mu’nun kolonileri bağımsız olacak kadar güçlendiklerinde bir yönetici atanırdı ve yöneticilerine Güneş’in Oğlu denirdi. Bu geleneği Antik Mısır başta olmak üzere birçok yerde görebiliyoruz. Mısır’ın en büyük tanrısı Ra (Güneş).

Mısır dini binlerce sene boyunca yozlaştı. Bu sadece Mısır’da değil, ilk medeniyetin düşüşünden sonra dünyanın her yerinde yaşandı. Semboller bozuldu, anlamları kayboldu. Kuracağımız bağlantılar bu dinlerin gerçek olduğu anlamına değil, bağlantılı olduğu ve kendi bağlamlarında değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelecek.

Firavunlar kendilerini yönetme haklarının tanrıdan geldiğini, tanrının oğulları olduklarını düşünüyorlardı. Türklerin kut anlayışında da yönetme hakkı tanrıdan geliyor. Mısır’ın en yüce tanrısı Ra, Güneş’ti.

Mu’da başrahip, Ra Mu yani Mu’nun Güneşi olarak adlandırılıyordu. Mısır'ın kuruluşu hakkında tarihçilerin kimi birbirini destekleyen kimiyse yalanlayan farklı görüşleri var. Çözümü oldukça basit olan en büyük gizem ise şu: Mısır kurulduğu andan itibaren ileri bir teknoloji, mimari ve çeşitli sanatlara sahipti.

Çünkü bu bilim ve sanatlar Mısır'da yükselmedi. Mısır bunları Atlantis'ten miras aldı. Atlantis ilk medeniyete mensuptu. Şu an yükselense insanlığın ikinci medeniyeti.

Mısır tarihinde ne kadar geriye gidilirse gidilsin ilkellikten başlayan bir gelişmeye rastlanmıyor. Aksine, rahipler yozlaştıkça (ve muhtemelen düşman saldırılarının da etkisiyle) düşüyor. Mısırlı tarihçi Manetho, hayvanlara tapınmanın Mısır’a 11. Hanedan’ın ikinci kralı zamanında girdiğini söylüyor. Yozlaşma 18. Hanedan döneminde zirvedeydi. Hanedan öncesi dönem, 31 Mısır hanedanı ve en sonunda Makedon-Roma-Yunan iktidarı altına girdiler.

Mısır’ın, bilimlerini miras aldığı ilk medeniyetin sembol ve geleneklerini miras alması da kaçınılmazdı. Mısırlıların yöneticilerini, yetkilerini Güneş Ra'dan olan bir tür yarı tanrı olarak tanıdılar. Mısır'ı kuran, Mayaları (Maya ilk medeniyetin dünyanın farklı yerindeki kolonilerine verilen genel bir isim) Atlantis'ten Mısır'a getiren Thoth'tu. Thoth, Satan'ın yedi oğlundan biri. Güneş'in oğlu. Sanırım anlatmak istediğimi anlatabildim.

Mu'nun kolonilerini Churchward, Kayıp Kıta Mu'nun Çocukları kitabında işliyor. Mısır hakkında yazılmış kim bilir kaç kitap var. PDF'sini okuyabilmeniz için yakın zamanda Churchward'ın, Le Plongeon'un, Frank Joseph'in diğer kitaplarıyla birlikte ekleyeceğim. Hepsinin PDF'si şu an mevcut değil ve elimdeki paperback olanları da taratmam gerek.

Max Müller'in şu alıntısını Olympia yayınlarının Kayıp Kıta Mu'sundan Ersin Cengiz'in çevirisiyle paylaşmak istiyorum

Müller, ''Dini Yasaların Kökeni''nde şöyle diyor: ''Dini yasa koyucusunun, sıradan ölümlülere kıyasla Tanrı'ya daha yakın olduğu inanışı, birçok ulusun antik gelenekleri arasında yer alıyor. Diodorus Siculus'taki meşhur bir bölüme göre Mısırlılar, yasalarının Mnevis'e Hermes tarafından iletildiğine inanıyorlardı. Giritliler, Minos'un yasaları Zeus'tan aldığını söylüyorlardı. Spartalılar, Lykutgos'un yasalarını Apollon'dan aldığına inanıyorlardı. Ariler, Zathraustes'in bunları İyi Ruh'tan edindiğine inanıyorlardı. Gatel'e göre Zamolscis yasalarını tanrıça Hestia'dan, Yahudilere göre Musa* da yasalarını tanrı Iao'dan almıştı.''

(*Not: Yahudilerin ortaya çıktığı toplum ilk başta çok tanrılıydı. Sonradan bu tanrıların özellikleri bir tanesinde toplandı. Yahudiliğin ilk zamanlarında ara ara bundan sapıldı ve başka şeylere de taptılar. Ceza olarak da kıtlık, başka milletlere (Mısır, Babil) esaretle cezalandırıldıklarına inanıyorlar. İbrahim'in oğlu İshak ve Ishmael/İsmail (Yahudi hikayesine göre İshak, İsa'nın annesi Meryem'in atası ve İsmaili Muhammed'in annesinin atası. Biliyorsunuz ki Yahudilerde soy anneden ilerler.), İshak'ın (Issac) oğlu Yakub (Jacob) kurucuları sayılıyor.

İshak soyundan Musa (Moses) onu nehirde yüzen bir sepette bebekken bulan prenses Hatşepsut (Bithia?) ve onu evlat edinen Firavun'un himayesinde eğitim gördü Mısır ve Atlantis'in sır ve sembollerini öğrendi. Bir Mısırlıyı öldürdü, onu evlat edinen Firavun'a ihanet etti ve Mısır'dan kaçtı.

Musa'nın yazdığı sembolleri Ezra (Üzeyir) daha da bozdu, çarpıttı ve bugünkü çalıntı Yahudi efsanelerinin çoğu onun eseri. Yahudi Tarihi 101 bu kadardı. Max Müller'e dönüyorum.)

''Arilerin, Yahudilerin ve Turanlıların, bu eski ırklar parçalanıp ayrı bir dile ve ulus bilincine kavuşmadan önce temel bir dinleri vardı. En yüksek Tanrı; Hindistan, Yunanistan, İtalya ve Almanya'nın antik mitolojisinde aynı adı almış; Himalayalarda, Dodona'nın meşe ağaçları arasında veya Almanya'nın başkentinde ya da ormanlarında yapılan ibadetlerde bu adı korumuştu. Adı Sanskritçe'de Dyaus, Yunanca'da Zeus, Latince'de Jovis ve Almanca'da Tiu idi. Homer ve Veda'dan belki binlerce yıl önce, tüm Ari ırkının atalarının aynı adı taşıyan görünmez bir varlığa, dillerindeki en iyi ve yüce kelimelerle, Işık ve Gökyüzü olarak adlandırılan bir varlığa taptıklarını, dün kendi şahit olduğumuz bir olay kadar canlı bir biçimde göz önğne getiriyorlar. Şimdi fikrimizi değiştirip bunun her şeye rağmen doğaya tapınma veya putperestlik olduğunu söylemeyelim. Hayır, niyetlenilen bu değildi ama ileri zamanlarda yozlaşarak bu hale gelmiş olabilir.

Dyaus, mavi gökyüzü demek değildi, gökyüzünün kişileşmiş hali de değildi. Bunun başka bir anlamı vardı. Veda'da Dyaus Pitar, Yunanca'da Zeus Pater ve Latince'de Jüpiter yakarışları var. Bu isim, bu dillere, diller parçalara ayrılmadan önce neyi ifade ediyorsa aynı anlama geliyor. Anlamıysa Gök Baba veya Gökçe Baba.''

Yahudilerin Ari sayılmasını orijinal eser sahibine saygıdan dolayı değiştirmedim. Musa'nın hikayesinde neden bizim sembollerimizi kullandıklarını anlattım.

Gök Baba tanıdık geldi, değil mi? Şimdilik Gök Tengrimizi bir kenara bırakacağım, en sonda geri döneceğiz.

Astroloji ve simyada Güneş'i sembolize etmek için (bugün dahi) kullanılan sembol:

Circled_dot.svg.png

Not düşersek, simyada Güneş ve Altın aynı sembolle gösterilir.

Size adını sık sık dile getirdiğim Churchward'ın kitabından birkaç görsel göstermek istiyorum:

IMG_5802.png


2a: Bu, Güneş İmparatorluğu'nun, Mu ülkesinin arması. Sekiz ışın çıkan Güneş. Bu ışınlar dört ana yönü ve dört ara yönü temsil ediyor. Mu'nun, Güneş'in ışınları her yöne ulaşıyordu. Medeniyetin kaynağı Mu'ydu. Sembolün anlamı böyle açıklanıyor.

image0.jpg

Prenses Arawali, Pasifik'te bir adanın prensesi. Binlerce yıl önce korkunç bir yıkımdan hayatta kalmış ve evlerini, yurtlarını, tüm bilgi birikimi ve bilimlerini kaybederek ilkel bir kabile seviyesine düşmüş insanların üzücü hikayesi.

Prensesin yelpazesine bakın.
image0.jpg


Madem Satan'ın sayısı 666 ile başladık, bütün haçların atası 4 yön, 4 cin, 4 başmelek, yaratımın 4 kuvveti ve 4 elementiyle ''4'' sayısını bir dahaki yazının konusu yapalım. Şimdi Güneş'e odaklanmak istiyorum.

Zaten yazılmış şeyleri yazmak zaman kaybı olacağından bu kısmı direkt ekleyeceğim.

Ön bilgi olarak: 3 sayısı Mu'yu temsil ediliyor dendiğinde bu Mu'nun üç ana kara parçasını anlatacak. Şekli tam olarak bilinmemekle birlikte Mu'nun birbirine bağlı üç ana parçadan oluştuğu sanılıyor. Saniyeler önce aklımda beliren ve hiçbir dayanağı olmayan fikre göre, bu üç parça üç ırk için olabilir veya kara ayrımı olmadan üç ayrı ırkı kastediyor olabilir.

Ön bilgi olarak 2: Lotus çiçeği Mu'yu temsil ediyor dendiğinde bu Lotus'un dünya üzerinde açmış olan ilk çiçek olduğu hikayesiyle ilgili olacak. Lotus ilk çiçekti ve Mu da ilk uygarlık. Bin yapraklı Lotus'un Lilith'e bağlı spiritüel anlamı da var. Lotus özellikle de doğu kültüründe çok önemli bir çiçek.

image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


---------------------------------------------------
---------------------------------------------------

image0.jpg


---------------------------------------------------
---------------------------------------------------

Sonunda, bu yazının yazılma sebebi 9 ve 11. şekiller:

image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


Başlığa okuduğunuzdan nereye varmaya çalıştığımı zaten biliyorsunuz. Evet.

230px-Blue_eyes.jpg


8812460933170.jpg


Nazar boncuğu geleneksel olarak mavi ve sarı renklerdedir. Mavi, gök; sarı, Güneş. Özellikle yeni doğmuş bebekleri, yeni gelinleri, yeni evleri kısaca kıskançlığın öznesi olabilecek şeyleri nazardan, kötü niyetli ve kıskanç insanlardan korunmak içindir. Biz bugün aura temizlemede ve aura kalkamızı güçlendirmede Güneş kullanıyoruz. Daha düşük ihtimalle de mavi gözlü bir koruyucu tanrının bizi gözetmesi amaçlanmış olabilir.

Gök Tengri'ye döneceğimizi söylemiştim.

Yahudi Zecharia Sitchin'in çevirdiği Sümer tabletlerinde Tanrılar gökten geldiler. Mısır'da piramitler yapılırken Orion takım yıldızı baz alındı. Güney Amerika yerlilerinden Türkiye'ye, Mısır'dan Hindistan, Çin'e, Japonya'ya (Japon bayrağı kırmızı bir güneşten ibaret) tüm insanlığın kullandığı ortak semboller var ve bunların en önemlisi güneş.

Musa'dan sıkıldınız biliyorum ama son bir kez hikayeyi hatırlayın, Musa'nın annesinin onu nehre bırakmasının sebebi, Firavunun büyücü astrologlarının İbranilerden doğacak bir çocuğun felaket getireceğini öngörmesi ve İbrani erkek bebeklerin öldürülmesiydi. Astrolojinin gerçekliğini bize kanıtlayacak daha iyi bir şey olabilir mi? Güneş ve Satürn dinlerini tekrar etmeme gerek var mı? Ya da Max Müller'in dediklerini?

Dyaus, mavi gökyüzü demek değildi, gökyüzünün kişileşmiş hali de değildi. Bunun başka bir anlamı vardı. Veda'da Dyaus Pitar, Yunanca'da Zeus Pater ve Latince'de Jüpiter yakarışları var. Bu isim, bu dillere, diller parçalara ayrılmadan önce neyi ifade ediyorsa aynı anlama geliyor. Anlamıysa Gök Baba veya Gökçe Baba.''

Kesinlikle, sevgili Müller, çok güzel yazmışsın şimdi senin bütün kitaplarını da okumam gerekecek.

Bu, serinin ilk, en önemli ve (umarım) en uzun yazısı. Henüz incelemem gereken kaynakların yarısını bile bitirmedim.

Hoşça kalın. Umarım faydalı olmuştur ve umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur.
 
Pammy said:
Esenlikler sevgili kardeşlerim,

Olabildiğince kısaltmaya çalışacağım ama uzun bir yazı olacağını tahmin ediyorum. Sonuna kadar okumasanız bile son kısımları okumanızı özellikle rica ediyorum.

Size bugün bahsetmek istediğim şey İbrahimi inançların ilk ortaya çıktığı zamandan beri karalanan ve hakarete uğrayan Güneş. İbrahim, Hıristiyan ve Yahudi inancına göre ilk peygamber, İslam'a göreyse önemli bir peygamber. Yahudilerin atası.

İbrahim, Abraham veya Abram önce yıldızları tanrısı sanıyor, sonra Ay doğunca aaa bu daha parlakmış bu olsun diyor, Güneş doğunca da en parlağı bu olduğuna göre tanrı olmalı diyor. Güneş batınca da batan bir şey tanrı olamaz diye üzülüp tanrının gözle göremediği bir şey olduğuna kanaat getiriyor. Putları yıkıyor, bıraktığı büyük putu suçluyor. İnsanlar taştan heykelin böyle güçleri olmadığını belirtince de onları güçsüz şeylere tapmakla suçluyor.

Müslümanlar da ''en parlak olan tanrıdır'' mantığından yola çıkan bu hikayeyi zeka örneği olarak gösterip saygı duyuyorlar.

Bunu dile getirme sebebim Güneş'i, solar pleksus çakrasını, Shiva Shakti’nin Shiva’sını, Yin Yang’ın Yang’ını ve sembolü olduğu her şeyi uzaydaki bir ateş topuna indirgeyen anlatış, bize anlatılışı. Bir de heykellerin tanrı değil sadece heykel olduklarının gayet farkında olmalarına rağmen insanları aşağılayan İbrahim.

Peki Güneş aslında neyi sembolize ediyor? Elimden geldiğince anlatmaya çalışacağım. Biraz astrolojiye, biraz da antik uygarlıklara bakacağız.

Altın Çağ medeniyeti düştükten sonra Güneş sembolü, Antik Mısır ve Maya uygarlıkları gibi ilk medeniyetin kalıntıları olan insanlar aracılığıyla hayatta kaldı. Burada ilk medeniyet derken Atlantis, Mu, Lemurya (Mu ve LeMUrya aynı yer olabilir) ve onların kolonilerinden (Mısır, Uygur*, Maya Naga, diğer Mayalar) bahsediyorum.

*M.S. 8-9. yy Kağanlıkları değil, çok daha eski ve Asya'daki sarı ırkların çoğunun atası olan Mu'nun koloni imparatorluğu Uygurlar. Mu’da sarı, siyah ve beyaz ırk birlikte ama karışmadan yaşıyorlardı. Medeniyet geliştikçe ve nüfus arttıkça daha fazla kaynak için diğer kıtalara göçüp koloniler kurdular. Bunlardan biri Uygurlar.

Devam etmeden önce bu yerlerin var olup olmadığı tartışmasını yapmayacağımı söylemek istiyorum çünkü bunu görecek kişilerin bunu anlatmama ihtiyacı yok, ayrıca çok uzun sürer. Atatürk'ün Mu üzerine yaptırttığı araştırmalar, Türk'ün kökeni ve Anayurt için uzun, upuzun bir seri yapmam gerek ki yapacağım. Bu da ilk yazısı.

Şimdi, eğer Churchward'ın yazdıklarını referans alırsak, insanlığın ilk yurdu ve Torah, İncil ve Kuran'da bahsedilen Cennet bahçeleri ile Cennet'ten atılma hikayesindeki Cennet veya Eden bahçeleri, yaratımın gerçekleştiği yer Anayurt Mu idi. Mu'da Güneş yaratıcının sembolüydü. Yahudi hikayesinde Adem ve Havva kovulduktan sonra melekler ateşten kılıçlarla geri girmelerine engel oluyor (Genesis 3:22-24). Bu aslında Mu'yu yutan lavların insanları anayurtlarından ayırmasını anlatıyor.

Churchward her konuda haklı değildi ancak yaratımın dünya üzerinde sembolü Güneş olan bir tanrı tarafından gerçekleştirildiği sonucuna arkeoloji ve filoloji başta olmak üzere bilimsel yöntemlerle ulaşması onu dinlemeye değer kılıyor.

Güneş Yaratıcı'nın sembolü dedik. Günümüz insanlarına bu Güneş'e tapmak olarak anlatılıyor. Hayır, gök cismi olan Güneş'e tapmıyorlardı. Tapınaklarında Güneş olması, kiliselerde haç olması gibi. Hıristiyanlar haça mı tapıyor? Tabii ki hayır, üst üste çakılmış iki tahta nasıl tanrı olsun? Kimse buna inanmaz.

İster (bir İsrailli olan) Harari'nin Sapiens'ine bakın, ister Churchward'ın Mu'suna bakın; evrimden tek tanrıcılığa, çok tanrıcılıktan bilinçsiz yaratıcı evrene bakın, bugüne kadar insanların izini sürmeye adanmış hiçbir kayda değer çalışmada 5 veya 10 bin sene önceki insanların beyin ve zihin olarak şimdikilerden geri olduğuna rastlayamazsınız.

Hatta hafızam beni yanıltmıyorsa Harari, sıkı bir evrim savunucusu olarak, 100 bin sene önce bir Afrika köyüne gidersek sokakta oynayan çocuklar ve dedikodu yapan kapı komşusu anneleriyle karşılaşacağımız insanlar ile şimdikiler arasındaki fark olmayacağını söylüyordu. Bir mason olan Churchward ise Mu’nun 50-70 bin sene önce bir krallık olarak gelişmiş bir medeniyet şeklinde var olduğunu iddia ediyor. Bu eski insanların aptal olanları, bizim aptallarımızdan daha aptal değildi.

Şimdikiler nasıl Meryem heykelinin ve haçın tanrı değil sembol olduğunu biliyorsa, o zamankiler de neyin sembol neyin temsil edilen olduğunu biliyorlardı.

Sembolün ve sembolün temsil ettiklerinin arasındaki farkı yok etmek yapılagelmiş en büyük saldırı olabilir.

Güneş'in ne olduğu konusuna dönersek, Mageson'ın beğendiğim bu alıntısını eklemeden geçmek istemiyorum:

ss666 said:
...The skin translates to coats of flesh the lower material sphere the physical body is ruled by Saturn.


Yahweh is Saturn you can see this in Job. Where Yahweh kills his most loyal servant, Job's, family and destroys everything he has then afflicts him with untold physical suffering, with illness. Part of this was stolen from the suffering of Pothar an Egyptian tale. Some of this survived where Yahweh states about his will being written in the heavens. Job is afflicted by the negative and destructive aspects of Saturn. Originally the moral of this tale in Egyptian was to put the spiritual first and work on the transmutation of the being into spirit and finish the opus. Otherwise suffer the negative reality of being stuck in the lower material sphere of Saturn which Job does suffer. Here in the Bible Job's God is Yahweh [Saturn]. This shows you everything. This is the God of the Bible. And where the Jews want to put humanity and keep them. The tower of Babel was humanity ascending again to the realm of spirit. With Yahweh [the Jews] attacking humanity yet again and reducing them the lower sphere of Saturn. They stated Babel..ing. They lost the ability to communicate telepathically which is a Siddhi's that comes with the higher level of ascension.

In the Garden tale and Babel, Yahweh states openly if humans finish this work and ascend they will become Gods and he will have NO POWER OVER THEM AS HIS SLAVES. Yahweh is the Jewish Race. The Jewish Race is a Saturn cult. This is why their holy day is on Saturnday everything about them and their racial psychological is a manifestation of the negative aspect of Saturn.

The purpose of the Bible is to keep Gentiles bound in the lower sphere of Saturn. This is why the Jews tie all their workings into the number 6. The number of Saturn. Their ultimate working the Bible is why this Bible has 66 books which add to 12. Saturnine numbers. The Bible programming the mass mind has created a psychic field of energy that has formed a matrix of energy that keeps humans bound into the lower frequency of Saturn. Just like their Torah says Yahweh [The Jews using Saturn energy] does.

The Grim Reaper is an anthropic image of the planet Saturn. This is the planet of karma, suffering, old age and death. The Gentile religion was solar worship as the sun purifies and destroys the dross [Karma-lead-Saturn] aspect and transmutes the lead being into spirit. Into the higher octave of the solar. Hence the working of the sun. Outside of the realm of time and Karma, Saturn. This is why our God is called the destroyer of time. Where the Jews have created a cult of decay and death. Remember Saturn is shown eating his own children. Time is the great devourer. The Jews removed spiritual knowledge while binding Gentiles into this samara field. To make us slaves of them. Even today all they push is materialistic and spiritual empty doctrines onto the population. Its atheistic Christianity. Just naked materialistic existence without the fake spirituality.

The point of the Gentile religion the Gods left was to become liberated from Karma, thus Saturn.
...

Hepsini çevirmeyeceğim ama kısaca Yahudiliğin karmayı, acı çekmeyi ve ölümü temsil eden Satürn'ün bir tarikatı olduğunu, insanlığın ilk dininin ise enerjisi karmayı temizleyen Güneş'in dini olduğunu anlatıyor. Karmayı ve ölümü (Satürn'ü) yendiğimiz zaman, Tanrı olacağız. Bu nedenle Yahudilerin dua ettikleri kutsal gün Cumartesi (SATURday) iken, Hıristiyanların Pazar (SUNday) günleri, enerjilerini daha iyi hasat edebilecekleri bir zamanda ibadet etmesi isten-miş. Müslümanlar için niye Cuma bir fikrim yok. Friday, Frigg yani Venüs'ün günü. Sizin fikirlerinizi duymayı isterim.

Güneş yaşam gücünü temsil eder, Satürn ise çürümeyi ve ölmeyi. İnsanlığın ilk dini bir Güneş diniydi. Yaşam dini.

Yüksek Rahibe Maxine Dietrich'in Yeni Çağcıların Kalp çakrası üzerinde çok durmasını ve asıl önemli olan 666, Solar Pleksus, Güneş çakrasını görmezden geldiklerini eleştirdiğini hatırlıyorum.

666, Satan'ın sayısı.

Mu, Güneş İmparatorluğu idi. Mu’nun kolonileri bağımsız olacak kadar güçlendiklerinde bir yönetici atanırdı ve yöneticilerine Güneş’in Oğlu denirdi. Bu geleneği Antik Mısır başta olmak üzere birçok yerde görebiliyoruz. Mısır’ın en büyük tanrısı Ra (Güneş).

Mısır dini binlerce sene boyunca yozlaştı. Bu sadece Mısır’da değil, ilk medeniyetin düşüşünden sonra dünyanın her yerinde yaşandı. Semboller bozuldu, anlamları kayboldu. Kuracağımız bağlantılar bu dinlerin gerçek olduğu anlamına değil, bağlantılı olduğu ve kendi bağlamlarında değerlendirilmesi gerektiği anlamına gelecek.

Firavunlar kendilerini yönetme haklarının tanrıdan geldiğini, tanrının oğulları olduklarını düşünüyorlardı. Türklerin kut anlayışında da yönetme hakkı tanrıdan geliyor. Mısır’ın en yüce tanrısı Ra, Güneş’ti.

Mu’da başrahip, Ra Mu yani Mu’nun Güneşi olarak adlandırılıyordu. Mısır'ın kuruluşu hakkında tarihçilerin kimi birbirini destekleyen kimiyse yalanlayan farklı görüşleri var. Çözümü oldukça basit olan en büyük gizem ise şu: Mısır kurulduğu andan itibaren ileri bir teknoloji, mimari ve çeşitli sanatlara sahipti.

Çünkü bu bilim ve sanatlar Mısır'da yükselmedi. Mısır bunları Atlantis'ten miras aldı. Atlantis ilk medeniyete mensuptu. Şu an yükselense insanlığın ikinci medeniyeti.

Mısır tarihinde ne kadar geriye gidilirse gidilsin ilkellikten başlayan bir gelişmeye rastlanmıyor. Aksine, rahipler yozlaştıkça (ve muhtemelen düşman saldırılarının da etkisiyle) düşüyor. Mısırlı tarihçi Manetho, hayvanlara tapınmanın Mısır’a 11. Hanedan’ın ikinci kralı zamanında girdiğini söylüyor. Yozlaşma 18. Hanedan döneminde zirvedeydi. Hanedan öncesi dönem, 31 Mısır hanedanı ve en sonunda Makedon-Roma-Yunan iktidarı altına girdiler.

Mısır’ın, bilimlerini miras aldığı ilk medeniyetin sembol ve geleneklerini miras alması da kaçınılmazdı. Mısırlıların yöneticilerini, yetkilerini Güneş Ra'dan olan bir tür yarı tanrı olarak tanıdılar. Mısır'ı kuran, Mayaları (Maya ilk medeniyetin dünyanın farklı yerindeki kolonilerine verilen genel bir isim) Atlantis'ten Mısır'a getiren Thoth'tu. Thoth, Satan'ın yedi oğlundan biri. Güneş'in oğlu. Sanırım anlatmak istediğimi anlatabildim.

Mu'nun kolonilerini Churchward, Kayıp Kıta Mu'nun Çocukları kitabında işliyor. Mısır hakkında yazılmış kim bilir kaç kitap var. PDF'sini okuyabilmeniz için yakın zamanda Churchward'ın, Le Plongeon'un, Frank Joseph'in diğer kitaplarıyla birlikte ekleyeceğim. Hepsinin PDF'si şu an mevcut değil ve elimdeki paperback olanları da taratmam gerek.

Max Müller'in şu alıntısını Olympia yayınlarının Kayıp Kıta Mu'sundan Ersin Cengiz'in çevirisiyle paylaşmak istiyorum

Müller, ''Dini Yasaların Kökeni''nde şöyle diyor: ''Dini yasa koyucusunun, sıradan ölümlülere kıyasla Tanrı'ya daha yakın olduğu inanışı, birçok ulusun antik gelenekleri arasında yer alıyor. Diodorus Siculus'taki meşhur bir bölüme göre Mısırlılar, yasalarının Mnevis'e Hermes tarafından iletildiğine inanıyorlardı. Giritliler, Minos'un yasaları Zeus'tan aldığını söylüyorlardı. Spartalılar, Lykutgos'un yasalarını Apollon'dan aldığına inanıyorlardı. Ariler, Zathraustes'in bunları İyi Ruh'tan edindiğine inanıyorlardı. Gatel'e göre Zamolscis yasalarını tanrıça Hestia'dan, Yahudilere göre Musa* da yasalarını tanrı Iao'dan almıştı.''

(*Not: Yahudilerin ortaya çıktığı toplum ilk başta çok tanrılıydı. Sonradan bu tanrıların özellikleri bir tanesinde toplandı. Yahudiliğin ilk zamanlarında ara ara bundan sapıldı ve başka şeylere de taptılar. Ceza olarak da kıtlık, başka milletlere (Mısır, Babil) esaretle cezalandırıldıklarına inanıyorlar. İbrahim'in oğlu İshak ve Ishmael/İsmail (Yahudi hikayesine göre İshak, İsa'nın annesi Meryem'in atası ve İsmaili Muhammed'in annesinin atası. Biliyorsunuz ki Yahudilerde soy anneden ilerler.), İshak'ın (Issac) oğlu Yakub (Jacob) kurucuları sayılıyor.

İshak soyundan Musa (Moses) onu nehirde yüzen bir sepette bebekken bulan prenses Hatşepsut (Bithia?) ve onu evlat edinen Firavun'un himayesinde eğitim gördü Mısır ve Atlantis'in sır ve sembollerini öğrendi. Bir Mısırlıyı öldürdü, onu evlat edinen Firavun'a ihanet etti ve Mısır'dan kaçtı.

Musa'nın yazdığı sembolleri Ezra (Üzeyir) daha da bozdu, çarpıttı ve bugünkü çalıntı Yahudi efsanelerinin çoğu onun eseri. Yahudi Tarihi 101 bu kadardı. Max Müller'e dönüyorum.)

''Arilerin, Yahudilerin ve Turanlıların, bu eski ırklar parçalanıp ayrı bir dile ve ulus bilincine kavuşmadan önce temel bir dinleri vardı. En yüksek Tanrı; Hindistan, Yunanistan, İtalya ve Almanya'nın antik mitolojisinde aynı adı almış; Himalayalarda, Dodona'nın meşe ağaçları arasında veya Almanya'nın başkentinde ya da ormanlarında yapılan ibadetlerde bu adı korumuştu. Adı Sanskritçe'de Dyaus, Yunanca'da Zeus, Latince'de Jovis ve Almanca'da Tiu idi. Homer ve Veda'dan belki binlerce yıl önce, tüm Ari ırkının atalarının aynı adı taşıyan görünmez bir varlığa, dillerindeki en iyi ve yüce kelimelerle, Işık ve Gökyüzü olarak adlandırılan bir varlığa taptıklarını, dün kendi şahit olduğumuz bir olay kadar canlı bir biçimde göz önğne getiriyorlar. Şimdi fikrimizi değiştirip bunun her şeye rağmen doğaya tapınma veya putperestlik olduğunu söylemeyelim. Hayır, niyetlenilen bu değildi ama ileri zamanlarda yozlaşarak bu hale gelmiş olabilir.

Dyaus, mavi gökyüzü demek değildi, gökyüzünün kişileşmiş hali de değildi. Bunun başka bir anlamı vardı. Veda'da Dyaus Pitar, Yunanca'da Zeus Pater ve Latince'de Jüpiter yakarışları var. Bu isim, bu dillere, diller parçalara ayrılmadan önce neyi ifade ediyorsa aynı anlama geliyor. Anlamıysa Gök Baba veya Gökçe Baba.''

Yahudilerin Ari sayılmasını orijinal eser sahibine saygıdan dolayı değiştirmedim. Musa'nın hikayesinde neden bizim sembollerimizi kullandıklarını anlattım.

Gök Baba tanıdık geldi, değil mi? Şimdilik Gök Tengrimizi bir kenara bırakacağım, en sonda geri döneceğiz.

Astroloji ve simyada Güneş'i sembolize etmek için (bugün dahi) kullanılan sembol:

Circled_dot.svg.png

Not düşersek, simyada Güneş ve Altın aynı sembolle gösterilir.

Size adını sık sık dile getirdiğim Churchward'ın kitabından birkaç görsel göstermek istiyorum:

IMG_5802.png


2a: Bu, Güneş İmparatorluğu'nun, Mu ülkesinin arması. Sekiz ışın çıkan Güneş. Bu ışınlar dört ana yönü ve dört ara yönü temsil ediyor. Mu'nun, Güneş'in ışınları her yöne ulaşıyordu. Medeniyetin kaynağı Mu'ydu. Sembolün anlamı böyle açıklanıyor.

image0.jpg

Prenses Arawali, Pasifik'te bir adanın prensesi. Binlerce yıl önce korkunç bir yıkımdan hayatta kalmış ve evlerini, yurtlarını, tüm bilgi birikimi ve bilimlerini kaybederek ilkel bir kabile seviyesine düşmüş insanların üzücü hikayesi.

Prensesin yelpazesine bakın.
image0.jpg


Madem Satan'ın sayısı 666 ile başladık, bütün haçların atası 4 yön, 4 cin, 4 başmelek, yaratımın 4 kuvveti ve 4 elementiyle ''4'' sayısını bir dahaki yazının konusu yapalım. Şimdi Güneş'e odaklanmak istiyorum.

Zaten yazılmış şeyleri yazmak zaman kaybı olacağından bu kısmı direkt ekleyeceğim.

Ön bilgi olarak: 3 sayısı Mu'yu temsil ediliyor dendiğinde bu Mu'nun üç ana kara parçasını anlatacak. Şekli tam olarak bilinmemekle birlikte Mu'nun birbirine bağlı üç ana parçadan oluştuğu sanılıyor. Saniyeler önce aklımda beliren ve hiçbir dayanağı olmayan fikre göre, bu üç parça üç ırk için olabilir veya kara ayrımı olmadan üç ayrı ırkı kastediyor olabilir.

Ön bilgi olarak 2: Lotus çiçeği Mu'yu temsil ediyor dendiğinde bu Lotus'un dünya üzerinde açmış olan ilk çiçek olduğu hikayesiyle ilgili olacak. Lotus ilk çiçekti ve Mu da ilk uygarlık. Bin yapraklı Lotus'un Lilith'e bağlı spiritüel anlamı da var. Lotus özellikle de doğu kültüründe çok önemli bir çiçek.

image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


---------------------------------------------------
---------------------------------------------------

image0.jpg


---------------------------------------------------
---------------------------------------------------

Sonunda, bu yazının yazılma sebebi 9 ve 11. şekiller:

image0.jpg


image0.jpg


image0.jpg


Başlığa okuduğunuzdan nereye varmaya çalıştığımı zaten biliyorsunuz. Evet.

230px-Blue_eyes.jpg


8812460933170.jpg


Nazar boncuğu geleneksel olarak mavi ve sarı renklerdedir. Mavi, gök; sarı, Güneş. Özellikle yeni doğmuş bebekleri, yeni gelinleri, yeni evleri kısaca kıskançlığın öznesi olabilecek şeyleri nazardan, kötü niyetli ve kıskanç insanlardan korunmak içindir. Biz bugün aura temizlemede ve aura kalkamızı güçlendirmede Güneş kullanıyoruz. Daha düşük ihtimalle de mavi gözlü bir koruyucu tanrının bizi gözetmesi amaçlanmış olabilir.

Gök Tengri'ye döneceğimizi söylemiştim.

Yahudi Zecharia Sitchin'in çevirdiği Sümer tabletlerinde Tanrılar gökten geldiler. Mısır'da piramitler yapılırken Orion takım yıldızı baz alındı. Güney Amerika yerlilerinden Türkiye'ye, Mısır'dan Hindistan, Çin'e, Japonya'ya (Japon bayrağı kırmızı bir güneşten ibaret) tüm insanlığın kullandığı ortak semboller var ve bunların en önemlisi güneş.

Musa'dan sıkıldınız biliyorum ama son bir kez hikayeyi hatırlayın, Musa'nın annesinin onu nehre bırakmasının sebebi, Firavunun büyücü astrologlarının İbranilerden doğacak bir çocuğun felaket getireceğini öngörmesi ve İbrani erkek bebeklerin öldürülmesiydi. Astrolojinin gerçekliğini bize kanıtlayacak daha iyi bir şey olabilir mi? Güneş ve Satürn dinlerini tekrar etmeme gerek var mı? Ya da Max Müller'in dediklerini?

Dyaus, mavi gökyüzü demek değildi, gökyüzünün kişileşmiş hali de değildi. Bunun başka bir anlamı vardı. Veda'da Dyaus Pitar, Yunanca'da Zeus Pater ve Latince'de Jüpiter yakarışları var. Bu isim, bu dillere, diller parçalara ayrılmadan önce neyi ifade ediyorsa aynı anlama geliyor. Anlamıysa Gök Baba veya Gökçe Baba.''

Kesinlikle, sevgili Müller, çok güzel yazmışsın şimdi senin bütün kitaplarını da okumam gerekecek.

Bu, serinin ilk, en önemli ve (umarım) en uzun yazısı. Henüz incelemem gereken kaynakların yarısını bile bitirmedim.

Hoşça kalın. Umarım faydalı olmuştur ve umarım sıkılmadan okumuşsunuzdur.

Güzel bir bilgi paylaşımıydı çoğunuda anladım bu bilgi için teşekkür ederim

Ve evet artık musa ismini duymaktan sıkıldım artık din derslerinde fln anlattıklarında uykum geliyor cidden çok güzel bir masal ama dediğim gibi masal sadece masal mitoloji veya mitos değil hiçbir gerçekliği yok okurken yada dinlerken bunun bilincinde olun müslümanlardan korunmak için 3M+FRTR(maske mesafe meditasyon+FRTR) kullanın

Bilgi paylaşımı için teşekkürler
 
Baroness Blossom said:
Güzel bir bilgi paylaşımıydı çoğunuda anladım bu bilgi için teşekkür ederim

Rica ederim. Satan'ı ve dinini araştırmak ve anlatmak benim için hem bir zevk hem de görev.

Anlaşılması zor olan kısım neresi? Geri dönüş yaparak düzeltmeme ve daha net bir hale getirmeme yardımcı olursanız çok sevinirim.
 
Teşekkür ederiz, ellerine sağlık.

İslam da yeşili kullanır renk olarak ve güller önemli yer tutar. Yine Venüs’ü temsil ediyor bunlar. Eski Pagan dinlerinden tamamen kopmadan yahudilenmiş oldukları için tam olarak sebebini bilmesem de Venüs bu dinde vurgulanıyor. Çalmışlar.

Nazar boncuğu gerçekten de Şeytan’ın simgelerinden biri; ve kafayı kaldırdığımızda mavi gök ve pırıl pırıl bir Güneş’in ruha ne kadar iyi geldiği tartışmasız.

Mu, Atlantis gibi yerlerin gerçek olmadığını düşünüyorum. Bence alegorik. Bilemem tabii, kişisel fikrim.

İbrahim ve süleyman peygamberlerinin tamamen Güneşle alakalı olduğu zaten gün gibi ortada; fazla söze gerek yok. Her şey çalınıp değiştiriliyor ama hala Paganları siz Güneş’e tapıyorsunuz falan gibi aşağılıyorlar.
 
CinnamonCake said:
Teşekkür ederiz, ellerine sağlık.

İslam da yeşili kullanır renk olarak ve güller önemli yer tutar. Yine Venüs’ü temsil ediyor bunlar. Eski Pagan dinlerinden tamamen kopmadan yahudilenmiş oldukları için tam olarak sebebini bilmesem de Venüs bu dinde vurgulanıyor. Çalmışlar.

Sebep gerçekten bu olabilir. İslam öncesinde o civarlarda tapılan en önemli tanrıça Uzza/Astarte/Venüs’tü. Arapların panteonuna göre en büyük tanrının üç kızından biriydi.

Nazar boncuğu gerçekten de Şeytan’ın simgelerinden biri; ve kafayı kaldırdığımızda mavi gök ve pırıl pırıl bir Güneş’in ruha ne kadar iyi geldiği tartışmasız.

Ben nazar boncuğunun Satan’dan olduğuna kalpten inanıyorum. Tabii küçük cam eşya olarak değil, kültürümüzün antik bir ögesi ve ışık getiren tanrımızın sembolü olarak. Daha önce kimse nazar boncuğuyla diğer dinlerdeki (Mısır/Maya) her şeyi gören göz ve yaratıcı güneşi bağdaştırmış mı baktım ama kaynak bulamadım.

Mu, Atlantis gibi yerlerin gerçek olmadığını düşünüyorum. Bence alegorik. Bilemem tabii, kişisel fikrim.

Saygı duyuyorum ve ben gerçekten var olduklarını düşünüyorum.

İbrahim ve süleyman peygamberlerinin tamamen Güneşle alakalı olduğu zaten gün gibi ortada; fazla söze gerek yok. Her şey çalınıp değiştiriliyor ama hala Paganları siz Güneş’e tapıyorsunuz falan gibi aşağılıyorlar.

Güneş, dünya üzerindeki yaşamın kaynağı. Kelimenin tam anlamıyla. Nefes alabilmemiz için foto-sentez, güneş ışıblarının sentezi gerekli. Güneş ışınlarındaki enerji olmasa dünyada yaşam olmazdı. Bu ışınların radyoaktif olanları ayrıca evrimin tetikleyicisi.

Eğer 50 bin sene önceki atalarımız bunu bilecek teknoloji ve bilgiye sahipse, bana sadece saygı duymak düşer.
 
Thersthara said:
Ellerinize sağlık, yazıyı okumayı bitirdikten sonra nedensizce tatmin duygusu hissettim. Böyle aydınlatıcı ve bilgilendirici güzel yazılar yazmaya devam edin lütfen.

Tekrardan ellerinize sağlık ve paylaştığınız için çok teşekkürler. 🌻🌻🌻

Rica ederim. Nedensiz olur mu? Biz hatırlamasak da, ruhumuzun dişil (yin/shakti) kısmı, gömülü bilinci ve hatıraları insanlığın gerçek dininin sembollerini tanıyor. Güneş bunlardan en önemlilerinden biri, belki de en önemlisi.
 
Pammy said:
Baroness Blossom said:
Güzel bir bilgi paylaşımıydı çoğunuda anladım bu bilgi için teşekkür ederim

Rica ederim. Satan'ı ve dinini araştırmak ve anlatmak benim için hem bir zevk hem de görev.

Anlaşılması zor olan kısım neresi? Geri dönüş yaparak düzeltmeme ve daha net bir hale getirmeme yardımcı olursanız çok sevinirim.

Yok yani anladığımı göstermek için söyledim kusura bakmayın türkiyede doğup büyüyor olmama rağmen bazen türkçeye çok yabancı olabiliyorum özür dilerim 😔
 
Baroness Blossom said:

Aaa ne özrü? Lütfen.

Bu dediğinizi başka bir gönderinizde de gördüm. Jos Astro da Türkçe'ye çevrildiğine göre, belki Merkür'ünüzün konumu kontrol etmelisiniz? Merkür iletişimi yönetiyor. Astrolojide bilgili olmanıza gerek yok. Sitede en yüzeysel haliyle de olsa açıklamalar var.
 
Pammy said:
Baroness Blossom said:

Aaa ne özrü? Lütfen.

Bu dediğinizi başka bir gönderinizde de gördüm. Jos Astro da Türkçe'ye çevrildiğine göre, belki Merkür'ünüzün konumu kontrol etmelisiniz? Merkür iletişimi yönetiyor. Astrolojide bilgili olmanıza gerek yok. Sitede en yüzeysel haliyle de olsa açıklamalar var.

Merkür retroda balıkta hemde imgelemem bu yüzden kötü benim her ne kadar ruhaniyete doğuştan ilgim olsa fazla yetenekli değilim anlaşılan
 
okudum, yani okumaktan daha çok google okutturuyorum, böyle uzun yazılarda :) Emeğne sağlık.

Konuyla alakası yok ama ben şunu merak ediyorum. Hindistan ve Tibet kültürlerini çok merak ediyorum. Merakımı giderecek video bulamadım youtup'ta, pdf kitapta yok. Günlük neler yaptıklarını çok merak ediyorum. Yoga meditasyon Hindstan, Tibette çok yaygın öyle biliyoruz. Dolayısı ile ordaki insanların çoğunluğu manevi çalışmalar yaptığını, yapması gerektiğini düşünüyordum. Filmlerde dizilerde, belgesellerde pek yaptıklarını göremedim, çok batıl inanç gibi şeyleri var sanırım. Kadınlarıda yeteri kadar değer vermiyorlar heralde. Kendimi iyi ifade edemedim sanırım ama onlar yüzlerde yıldır bu manevi şeyler yapan insanlar, ruhani olarak çok güçlü olmaları lazım. Neden bu haldeler, Tibetlilerde aynı şekilde, halk yapıyormu bilmem ama her reenkarne olduklarında daha ruhani olarak güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. yok nirvana dedikler şey, bu ruhani çalışmaları yapanlar nirvanaya ulaşıp, kendilerini yok mu ediyorlar. çokta kalabalık ülke, yoga yaptıklarından ssanırım doğurganlıkları çok fazla :)
 
Perla said:
okudum, yani okumaktan daha çok google okutturuyorum, böyle uzun yazılarda :) Emeğne sağlık.

Konuyla alakası yok ama ben şunu merak ediyorum. Hindistan ve Tibet kültürlerini çok merak ediyorum. Merakımı giderecek video bulamadım youtup'ta, pdf kitapta yok. Günlük neler yaptıklarını çok merak ediyorum. Yoga meditasyon Hindstan, Tibette çok yaygın öyle biliyoruz. Dolayısı ile ordaki insanların çoğunluğu manevi çalışmalar yaptığını, yapması gerektiğini düşünüyordum. Filmlerde dizilerde, belgesellerde pek yaptıklarını göremedim, çok batıl inanç gibi şeyleri var sanırım. Kadınlarıda yeteri kadar değer vermiyorlar heralde. Kendimi iyi ifade edemedim sanırım ama onlar yüzlerde yıldır bu manevi şeyler yapan insanlar, ruhani olarak çok güçlü olmaları lazım. Neden bu haldeler, Tibetlilerde aynı şekilde, halk yapıyormu bilmem ama her reenkarne olduklarında daha ruhani olarak güçlü olması gerektiğini düşünüyorum. yok nirvana dedikler şey, bu ruhani çalışmaları yapanlar nirvanaya ulaşıp, kendilerini yok mu ediyorlar. çokta kalabalık ülke, yoga yaptıklarından ssanırım doğurganlıkları çok fazla :)

Hindistanlı bir yogi yoga ve meditasyonla enerjisini arttırsa da enerji yönlendirmeyi, yükselmeyi amaçlamayı bilmediği için gelişemiyor. Hatta ruhaniyet için aç kalmak gibi zararlı pratikleri var. Bence korunmayı bilmedikleri için çok doğuruyorlar.

Antik öğretileri korumuş geleneklerden gelenler, bunları canları pahasına saklıyorlar. Biz öyle bir Hintli veya Tibetliye denk gelir miyiz, gelsek bile güvenip sırlarını paylaşır mı, sanmıyorum.
 
Artoria Pendragon said:
is there anything such as a saturn cult?

why do the jews workship saturn?

hail satan!

Jews do not worship Saturn, they abuse Saturnian principles. Saturn in astrology is boundaries, discipline, hardships, etc. What they are trying to make humanity into is slavery, has not anything with healthy boundaries or discipline. There are conspiracy theories about a Saturn cult. You should check them out and decide for yourself.
 
thank you, that makes sense ...yes i had thought is was a conspiracy, but then i saw some people refer to the cult here on the forum, so i thought i would double check

thanks for the reply!


Pammy said:
Artoria Pendragon said:
is there anything such as a saturn cult?

why do the jews workship saturn?

hail satan!

Jews do not worship Saturn, they abuse Saturnian principles. Saturn in astrology is boundaries, discipline, hardships, etc. What they are trying to make humanity into is slavery, has not anything with healthy boundaries or discipline. There are conspiracy theories about a Saturn cult. You should check them out and decide for yourself.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top