Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Welcome to Our New Forums

  • Our forums have been upgraded! You can read about this HERE

Büyük Tehlike: Bozuk Dopamin Döngüsü

Sapahe

New member
Joined
Sep 24, 2021
Messages
184
Esenlikler,

Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.

Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.

Dopamin Nedir?

Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.

Dopaminin İşleyişi

Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:

Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.

Buna birkaç örnek daha ekleyelim:

Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.

Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.

Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı

Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.

Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim

Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.

Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.

Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.

Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.

Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.

Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'

Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.

Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.

Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?

  • Bu süre zarfında telefona, bilgisayara bakmak yok.
  • Size 'sahte iyi' hissettirecek tatlılar, yiyecekler yemek yok.(Bakın yemek yemeyin demiyorum,
    sadece daha sağlıklı şeyler üzerine ilerleyin. Örneğin hamburger ya da pasta yemek yerine;
    çorba içmek, salata yemek ya da nohut yemek gibi.)
  • Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmak yok. (Normal zamanda da kullanmanızı tavsiye etmem)
  • Müzik ya da şarkı dinlemek yok.
  • Sizi çok eğlendiren, eğlenceli konuşmalara katılmak yok.(Şart değil)
  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.

Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler

  • Kitap okumak
Bakın verilebilecek en güzel tavsiyelerden birisi budur. Neden derseniz, hem yaptığınız meditasyonlara hem de odaklanma sorununuza doğrudan çözüm sunacak olmasıdır. Nasıl derseniz, biraz açıklayayım. Kitap okumak zaten bir hikayeye ya da bir konuya kelimeler aracılığıyla direkt odaklanmanızı gerektiren bir aktivite olduğu için odaklanma konusunda sizi üst seviyelere çıkaracaktır ve boşluk meditasyonlarınızı da daha başarılı şekilde yapmanızı sağlayacaktır. Ayrıca cümleleri okurken eğer bir roman okuyorsanız aynı zamanda o an okuduğunuz durumu istemeseniz bile gözünüzün önünde canlandıracağınızdan ötürü hayal gücünüzü ve imgelemenizi doğrudan geliştirecektir. Bu da direkt meditasyonlarınızı pozitif yönde etkileyen bir durum tabii ki. Kitap okumak resmen biçilmiş kaftan. Her gün en azından 1 saatinizi kitap okumaya ayırmanızı öneririm. Bu arada okuduğunuz içeriklere dikkat edin ve her şeyi okurken benimsemeyin, satanik filtre önemli.
  • Meditasyon yapmak
Zamanınızı daha yararlı nasıl geçirebilirsiniz ki zaten? Özellikle elinizde dikkat dağıtacak bir kaynak olmadığı için günde ekran başında geçirdiğiniz vakitler boşa çıktığından ötürü bol bol boş vaktiniz olacak. Bu da bol bol meditasyon demek.
  • Yürüyüş yapmak(Spor)
Bunu sadece yürüyüşle kısıtlamayın, spor olarak ne istiyorsanız onu yapabilirsiniz. İçiniz bayılacak gibi olduğunda dışarı çıkıp kendi başınıza bile olsa yürümekten çekinmeyin. Etrafı gözlemleyin, rüzgarın hissiyatını, kuşların sesini, ağaçların yapraklarını, yerde dolaşan böcekleri ya da gökyüzünü izleyin. Çevrenizin farkına varın. Ben ruhaniyete attığım ilk adımdan beri öğrendiğim bir şey varsa, hayatta önemsiz olarak görülen her şeyin aslında çok önemli olduğudur. Hayatın sırları, küçük ayrıntılarda saklıdır. Buna verebileceğim en güzel örnek:
“Hayat Nefestedir”
-Thoth


Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
  • Müzik ve şarkı dinleyebilirsiniz yine eskisi gibi ancak şunu söylemem gerekli ki, son zamanlarda gördüğüm şarkıların altyapıları tamamen kişinin dopaminini anlık patlatmak üzerine bassların şişirildiği ve hiçbir sanat değeri olmayan şarkılardan ibaret. Bu konuda seçici olmanız tavsiyemdir.
  • Tatlıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı söylemiyorum ancak kontrollü bir şekilde tüketmenizi tavsiye ederim.
  • Eğlenceli muhabbetlerinize doya doya devam edebilirsiniz.
  • İnternet'i kullanın ama kontrollü bir şekilde kullanın. Sosyal medyayı tamamen hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim.

Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.

Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.

İyi günler.
 
Esenlikler,

Çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Cidden çağımızın en büyük problemlerinden birisi. Rahat ve gereksiz dopamin salgılattırıcı yaşam, tüm gerekli özellikleri insanlardan atıyor. Disiplin, hareket, odak, irade, özgüven vs. Bu özellikler maalesef çoğu gencin elinden bu kolay gözüken ama sadece zarar verici olan yaşam yüzünden alındı.

Ayrıca bu hayatın kontrolsüz kolaylaşması, bazı insanların feminen taraflarının da zirve yapmasına sebebiyet verebiliyor. Antik çağlarda pasif gay olan erkekler bile yeterince erkeksi oluyordu, orduda bile yükselebiliyordu. Çünkü cinsel yaşamları, cinsiyetlerinden ayrıydı. Fakat görünen o ki günümüzde transların zirve yapışının bir diğer sebebi de maskülen aktivitelerden uzak kalışımız. Ağır iş, atılganlık, kavga, disiplin, irade, sorumluluk gibi özellik ve aktivitelerin erkekler arasında ölüşü de sanırım bu trans sıçramasında büyük bir etken. Bu dediklerim, Yüksek Rahip Kobra'nın eski bir yazısına ait ama senin dediklerinle de harmanlayınca bu yaşamın insanları bu yöne ittiğini anlayabiliyorsun. İnsanların sahte yaşamlarına bakmak da kişinin yine özgüvenini baltalayıcı bir aktivite. Ne demiş Hitler, "Kendini başkalarıyla kıyaslama. Eğer bunu yapıyorsan, kendine hakaret ediyorsundur."

İyi akşamlar.
 
Bright Truth said:
Ayrıca bu hayatın kontrolsüz kolaylaşması, bazı insanların feminen taraflarının da zirve yapmasına sebebiyet verebiliyor. Antik çağlarda pasif gay olan erkekler bile yeterince erkeksi oluyordu, orduda bile yükselebiliyordu. Çünkü cinsel yaşamları, cinsiyetlerinden ayrıydı. Fakat görünen o ki günümüzde transların zirve yapışının bir diğer sebebi de maskülen aktivitelerden uzak kalışımız. Ağır iş, atılganlık, kavga, disiplin, irade, sorumluluk gibi özellik ve aktivitelerin erkekler arasında ölüşü de sanırım bu trans sıçramasında büyük bir etken.
Söylediklerinize tamamen katılıyorum. Bu da zararlarından bir tanesi.
 
Sapahe said:
Esenlikler,

Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.

Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.

Dopamin Nedir?

Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.

Dopaminin İşleyişi

Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:

Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.

Buna birkaç örnek daha ekleyelim:

Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.

Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.

Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı

Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.

Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim

Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.

Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.

Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.

Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.

Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.

Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'

Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.

Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.

Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?

  • Bu süre zarfında telefona, bilgisayara bakmak yok.
  • Size 'sahte iyi' hissettirecek tatlılar, yiyecekler yemek yok.(Bakın yemek yemeyin demiyorum,
    sadece daha sağlıklı şeyler üzerine ilerleyin. Örneğin hamburger ya da pasta yemek yerine;
    çorba içmek, salata yemek ya da nohut yemek gibi.)
  • Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmak yok. (Normal zamanda da kullanmanızı tavsiye etmem)
  • Müzik ya da şarkı dinlemek yok.
  • Sizi çok eğlendiren, eğlenceli konuşmalara katılmak yok.(Şart değil)
  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.

Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler

  • Kitap okumak
Bakın verilebilecek en güzel tavsiyelerden birisi budur. Neden derseniz, hem yaptığınız meditasyonlara hem de odaklanma sorununuza doğrudan çözüm sunacak olmasıdır. Nasıl derseniz, biraz açıklayayım. Kitap okumak zaten bir hikayeye ya da bir konuya kelimeler aracılığıyla direkt odaklanmanızı gerektiren bir aktivite olduğu için odaklanma konusunda sizi üst seviyelere çıkaracaktır ve boşluk meditasyonlarınızı da daha başarılı şekilde yapmanızı sağlayacaktır. Ayrıca cümleleri okurken eğer bir roman okuyorsanız aynı zamanda o an okuduğunuz durumu istemeseniz bile gözünüzün önünde canlandıracağınızdan ötürü hayal gücünüzü ve imgelemenizi doğrudan geliştirecektir. Bu da direkt meditasyonlarınızı pozitif yönde etkileyen bir durum tabii ki. Kitap okumak resmen biçilmiş kaftan. Her gün en azından 1 saatinizi kitap okumaya ayırmanızı öneririm. Bu arada okuduğunuz içeriklere dikkat edin ve her şeyi okurken benimsemeyin, satanik filtre önemli.
  • Meditasyon yapmak
Zamanınızı daha yararlı nasıl geçirebilirsiniz ki zaten? Özellikle elinizde dikkat dağıtacak bir kaynak olmadığı için günde ekran başında geçirdiğiniz vakitler boşa çıktığından ötürü bol bol boş vaktiniz olacak. Bu da bol bol meditasyon demek.
  • Yürüyüş yapmak(Spor)
Bunu sadece yürüyüşle kısıtlamayın, spor olarak ne istiyorsanız onu yapabilirsiniz. İçiniz bayılacak gibi olduğunda dışarı çıkıp kendi başınıza bile olsa yürümekten çekinmeyin. Etrafı gözlemleyin, rüzgarın hissiyatını, kuşların sesini, ağaçların yapraklarını, yerde dolaşan böcekleri ya da gökyüzünü izleyin. Çevrenizin farkına varın. Ben ruhaniyete attığım ilk adımdan beri öğrendiğim bir şey varsa, hayatta önemsiz olarak görülen her şeyin aslında çok önemli olduğudur. Hayatın sırları, küçük ayrıntılarda saklıdır. Buna verebileceğim en güzel örnek:
“Hayat Nefestedir”
-Thoth


Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
  • Müzik ve şarkı dinleyebilirsiniz yine eskisi gibi ancak şunu söylemem gerekli ki, son zamanlarda gördüğüm şarkıların altyapıları tamamen kişinin dopaminini anlık patlatmak üzerine bassların şişirildiği ve hiçbir sanat değeri olmayan şarkılardan ibaret. Bu konuda seçici olmanız tavsiyemdir.
  • Tatlıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı söylemiyorum ancak kontrollü bir şekilde tüketmenizi tavsiye ederim.
  • Eğlenceli muhabbetlerinize doya doya devam edebilirsiniz.
  • İnternet'i kullanın ama kontrollü bir şekilde kullanın. Sosyal medyayı tamamen hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim.

Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.

Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.

İyi günler.

Esenlikler,Mastürbasyon konusunda fikrinize katılmıyorum. Orgazmın, Kundalini nin yükselişinine etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum,nofap in bu gelişime etki edebileceği konusunda endişe içindeyim.Bunun yerine pornografiyi bırakmak daha mantıklı ve yararlı olur diye düşünüyorum.Düzgün cinsel düzeni olmayan kimselerin mastürbasyon ile bunu dengeye sokması elzemdir diye düşünmekteyim.Tabii bahsettiğiniz bağımlılık boyutunda ise ve hayatı etkiliyorsa bunu düzene sokmak gerekir.Genel olarak bilgilendirici bir yazı olmuş,elinize sağlık.Ve yazdıysanız ve gözden kaçırdıysam özür dileyerek eklemek isterim,kafein detoksu yapılmasının da bir hayli etkili olacağını düşünüyorum,özellikle bir çaykolik olsamda,maalesef etkisi kaçınılmaz oluyor :lol:
 
Sapahe said:
Esenlikler,

Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.

Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.

Dopamin Nedir?

Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.

Dopaminin İşleyişi

Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:

Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.

Buna birkaç örnek daha ekleyelim:

Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.

Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.

Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı

Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.

Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim

Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.

Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.

Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.

Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.

Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.

Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'

Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.

Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.

Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?

  • Bu süre zarfında telefona, bilgisayara bakmak yok.
  • Size 'sahte iyi' hissettirecek tatlılar, yiyecekler yemek yok.(Bakın yemek yemeyin demiyorum,
    sadece daha sağlıklı şeyler üzerine ilerleyin. Örneğin hamburger ya da pasta yemek yerine;
    çorba içmek, salata yemek ya da nohut yemek gibi.)
  • Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmak yok. (Normal zamanda da kullanmanızı tavsiye etmem)
  • Müzik ya da şarkı dinlemek yok.
  • Sizi çok eğlendiren, eğlenceli konuşmalara katılmak yok.(Şart değil)
  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.

Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler

  • Kitap okumak
Bakın verilebilecek en güzel tavsiyelerden birisi budur. Neden derseniz, hem yaptığınız meditasyonlara hem de odaklanma sorununuza doğrudan çözüm sunacak olmasıdır. Nasıl derseniz, biraz açıklayayım. Kitap okumak zaten bir hikayeye ya da bir konuya kelimeler aracılığıyla direkt odaklanmanızı gerektiren bir aktivite olduğu için odaklanma konusunda sizi üst seviyelere çıkaracaktır ve boşluk meditasyonlarınızı da daha başarılı şekilde yapmanızı sağlayacaktır. Ayrıca cümleleri okurken eğer bir roman okuyorsanız aynı zamanda o an okuduğunuz durumu istemeseniz bile gözünüzün önünde canlandıracağınızdan ötürü hayal gücünüzü ve imgelemenizi doğrudan geliştirecektir. Bu da direkt meditasyonlarınızı pozitif yönde etkileyen bir durum tabii ki. Kitap okumak resmen biçilmiş kaftan. Her gün en azından 1 saatinizi kitap okumaya ayırmanızı öneririm. Bu arada okuduğunuz içeriklere dikkat edin ve her şeyi okurken benimsemeyin, satanik filtre önemli.
  • Meditasyon yapmak
Zamanınızı daha yararlı nasıl geçirebilirsiniz ki zaten? Özellikle elinizde dikkat dağıtacak bir kaynak olmadığı için günde ekran başında geçirdiğiniz vakitler boşa çıktığından ötürü bol bol boş vaktiniz olacak. Bu da bol bol meditasyon demek.
  • Yürüyüş yapmak(Spor)
Bunu sadece yürüyüşle kısıtlamayın, spor olarak ne istiyorsanız onu yapabilirsiniz. İçiniz bayılacak gibi olduğunda dışarı çıkıp kendi başınıza bile olsa yürümekten çekinmeyin. Etrafı gözlemleyin, rüzgarın hissiyatını, kuşların sesini, ağaçların yapraklarını, yerde dolaşan böcekleri ya da gökyüzünü izleyin. Çevrenizin farkına varın. Ben ruhaniyete attığım ilk adımdan beri öğrendiğim bir şey varsa, hayatta önemsiz olarak görülen her şeyin aslında çok önemli olduğudur. Hayatın sırları, küçük ayrıntılarda saklıdır. Buna verebileceğim en güzel örnek:
“Hayat Nefestedir”
-Thoth


Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
  • Müzik ve şarkı dinleyebilirsiniz yine eskisi gibi ancak şunu söylemem gerekli ki, son zamanlarda gördüğüm şarkıların altyapıları tamamen kişinin dopaminini anlık patlatmak üzerine bassların şişirildiği ve hiçbir sanat değeri olmayan şarkılardan ibaret. Bu konuda seçici olmanız tavsiyemdir.
  • Tatlıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı söylemiyorum ancak kontrollü bir şekilde tüketmenizi tavsiye ederim.
  • Eğlenceli muhabbetlerinize doya doya devam edebilirsiniz.
  • İnternet'i kullanın ama kontrollü bir şekilde kullanın. Sosyal medyayı tamamen hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim.

Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.

Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.

İyi günler.

Ben de diyorum ki neden mutlu olamıyorum? Neden eskiden hissettiğim şeyleri hissedemiyorum? Çok teşekkür ederim bu yazın için, birtanesiniz.
 
Akay Alaz said:
Ben de diyorum ki neden mutlu olamıyorum? Neden eskiden hissettiğim şeyleri hissedemiyorum? Çok teşekkür ederim bu yazın için, birtanesiniz.
Esenlikler,

Rica ederim, eğer faydalı olduysa bu benim için fazlasıyla yeterlidir. Bu konuda acilen yazı yazmam gerektiğini düşündüren neden, tam olarak buydu. Bunlardan zehiri kapıp, farkında olmayanların sayısı çok fazla. Düşünsenize, bizi bile bu kadar etkiliyorsa, bir de doğduğu gibi eline tablet tutuşturulan bebekler var. Bunu atlatabilmeleri kolay olmayacak.

İyi günler.
 
Dionysus666 said:
Esenlikler,Mastürbasyon konusunda fikrinize katılmıyorum. Orgazmın, Kundalini nin yükselişinine etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum,nofap in bu gelişime etki edebileceği konusunda endişe içindeyim.Bunun yerine pornografiyi bırakmak daha mantıklı ve yararlı olur diye düşünüyorum.Düzgün cinsel düzeni olmayan kimselerin mastürbasyon ile bunu dengeye sokması elzemdir diye düşünmekteyim.Tabii bahsettiğiniz bağımlılık boyutunda ise ve hayatı etkiliyorsa bunu düzene sokmak gerekir.Genel olarak bilgilendirici bir yazı olmuş,elinize sağlık.Ve yazdıysanız ve gözden kaçırdıysam özür dileyerek eklemek isterim,kafein detoksu yapılmasının da bir hayli etkili olacağını düşünüyorum,özellikle bir çaykolik olsamda,maalesef etkisi kaçınılmaz oluyor :lol:
Esenlikler,

Sanırım yazıda gözden kaçırdınız, mastürbasyon yapmamak ya da bırakmak gibi delilikleri kesinlikle tavsiye etmiyorum. Benim söylediğim sadece dopamin konusunda sıkıntıları belli bir boyutu aşmış olanların, 1-2 hafta boyunca vücutlarındaki bu döngüyü durdurup, sonra yoluna sadece sağlıklı olanlarıyla beraber devam etmeleriydi. Aşmamış olanlar ise sadece zararlıları eleyerek de aynı sonucu alabileceklerini söyledim. Bu süreci 2 haftanın üstüne çekmek isteyen kişilereyse, mastürbasyon yapabileceklerini özellikle ekledim.

İyi günler.

  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
 
Sapahe said:
Dionysus666 said:
Esenlikler,Mastürbasyon konusunda fikrinize katılmıyorum. Orgazmın, Kundalini nin yükselişinine etkisinin büyük olduğunu düşünüyorum,nofap in bu gelişime etki edebileceği konusunda endişe içindeyim.Bunun yerine pornografiyi bırakmak daha mantıklı ve yararlı olur diye düşünüyorum.Düzgün cinsel düzeni olmayan kimselerin mastürbasyon ile bunu dengeye sokması elzemdir diye düşünmekteyim.Tabii bahsettiğiniz bağımlılık boyutunda ise ve hayatı etkiliyorsa bunu düzene sokmak gerekir.Genel olarak bilgilendirici bir yazı olmuş,elinize sağlık.Ve yazdıysanız ve gözden kaçırdıysam özür dileyerek eklemek isterim,kafein detoksu yapılmasının da bir hayli etkili olacağını düşünüyorum,özellikle bir çaykolik olsamda,maalesef etkisi kaçınılmaz oluyor :lol:
Esenlikler,

Sanırım yazıda gözden kaçırdınız, mastürbasyon yapmamak ya da bırakmak gibi delilikleri kesinlikle tavsiye etmiyorum. Benim söylediğim sadece dopamin konusunda sıkıntıları belli bir boyutu aşmış olanların, 1-2 hafta boyunca vücutlarındaki bu döngüyü durdurup, sonra yoluna sadece sağlıklı olanlarıyla beraber devam etmeleriydi. Aşmamış olanlar ise sadece zararlıları eleyerek de aynı sonucu alabileceklerini söyledim. Bu süreci 2 haftanın üstüne çekmek isteyen kişilereyse, mastürbasyon yapabileceklerini özellikle ekledim.

İyi günler.

  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.


Kusura Bakma vallahi hocam,gözden kaçırmışım :lol:
 
Dionysus666 said:
Kusura Bakma vallahi hocam,gözden kaçırmışım :lol:
Önemli değil, arada olur öyle şeyler. Ama ''vall*hi'' gibi kelimeleri kullanırsanız kusura bakarım, kalbimi kırarsınız. Bir SS olarak, o güzel ağzınıza hiç yakışmıyor. Bu kelimelerin ağızda nasıl alışkanlık yaptığını biliyorum, bunu bilinçli kullanmadınız. Eskiden konuşurken benim de ağzımdan bir iki kez kaçabiliyordu, buna çözüm olarak her ağzımdan kaçtığında, küfürle cümleyi kapatıyordum.:lol: Uzun zaman oldu, günlük hayatımda da yanlışlıkla bile olsa artık kullanmıyorum. Size de dikkatli olmanızı öneririm.
 
Sapahe said:
Dionysus666 said:
Kusura Bakma vallahi hocam,gözden kaçırmışım :lol:
Önemli değil, arada olur öyle şeyler. Ama ''vall*hi'' gibi kelimeleri kullanırsanız kusura bakarım, kalbimi kırarsınız. Bir SS olarak, o güzel ağzınıza hiç yakışmıyor. Bu kelimelerin ağızda nasıl alışkanlık yaptığını biliyorum, bunu bilinçli kullanmadınız. Eskiden konuşurken benim de ağzımdan bir iki kez kaçabiliyordu, buna çözüm olarak her ağzımdan kaçtığında, küfürle cümleyi kapatıyordum.:lol: Uzun zaman oldu, günlük hayatımda da yanlışlıkla bile olsa artık kullanmıyorum. Size de dikkatli olmanızı öneririm.

Kafam şu sıralar fazlasıyla dağınık,gözden kaçırmışım.Uyarınız için teşekkür ederim.
 
Sapahe said:
Esenlikler,

Çağımız için çok önemli bir problem olduğunu düşündüğüm, sağlıksız dopamin döngüsü hakkında kendi bilgi düzeyimce buradaki kardeşlerimi bilgilendirmek istiyorum. Bunun hakkında eminim ki çoğunuzun daha önceden duyduğu ya da bildiği şeyler vardır ancak bilmeyenlerin de bir o kadar fazla olduğunu düşündüğümden dolayı mutlaka bu konuya değinmem gerektiği kanısına vardım.

Öncelikle, benim insan biyolojisi hakkında uzman birisi ya da bilim adamı olmadığımı belirtmem gerekli. O yüzden yazacağım kısımlarda belli başlı ifade hataları mutlaka olacaktır, ancak bu konunun direkt olarak meditasyonlarımıza da zarar verdiğini düşünürsek, hepimizin anlayacağı tarzda, yüzeysel bir şekilde üstünden geçmem gerektiğini düşünüyorum.

Dopamin Nedir?

Dopamini vücudumuzun ödül sistemi olarak görev yapan bir hormon gibi düşünebilirsiniz. Kişiyi bir şeyler yapması için motive eder, bunun da canlının gelişmek ve yaşamaya devam edebilmesi için hayatındaki en önemli faktörlerden birisi olduğunu söyleyebiliriz. Dopamin hormonunun döngüsündeki düzensizlikler kişiyi akıl sağlığından tutun, intihara kadar sürükler. Hayatımıza yeni giren bu dijital ekranlar, yeni tarz müzik altyapıları, fast food yiyecekler ve her anlamda hayatımızı kolaylaştırdığı için yararlı sanılan çoğu yeniliğin vücudumuzdaki bu ödül sistemine tamamen ters olarak çalıştığını söyleyebilirim. Bunun için bunları bilinçli kullanmak burada çok önemli bir nokta.

Dopaminin İşleyişi

Bu hormonun ödül görevini üstlendiğinden bahsetmiştik. Şimdi bunu örnekler üzerinden açıklayalım:

Soğuk bir kış günü, barakasında yaşayan bir insan düşünün. Bu insan ısınabilmek için önceden odun toplamış, hatta bu odunları kesmiş olması gerekli değil mi? Isınabilmek için de öncelikle belli bir çaba harcayarak ateşi yakması gerekli. Tüm bu emeğinin karşılığında da kendi ateşini yakıp ısındığı an, içine doğan o mutluluk işte dopaminin salgılandığına bir işaret. Bakın bu doğal ve doğru ödül döngüsüne bir örnek olabilir.

Buna birkaç örnek daha ekleyelim:

Karnı acıkan bir insan düşünün, karnını doyurabilmek için önceden balık tutup sonra da bunları pişirmesi gerekli değil mi? Balığı yerken yaşadığı mutluluk da doğal ve sağlıklı bir mutluluk.

Yine bir insan düşünün ve bu insan kuşların nasıl uçabildiğine dair anatomik bir konuda merak duydu ve bu konuda bilgilenmek istedi. Bunun için de belki haftalarca kütüphanelerde saatlerini harcadı. Bilgiyi çaba göstererek aldı, ve sonucunda bu konuda bilgi sahibi olduğu için kendisini mutlu hissetti. Bu da doğal ve sağlıklı bir döngünün örneğidir.

Çağımızın Tehlikesi: Dopamin Bağımlılığı

Şimdi, yukarıdaki örnekler şu an için size anlamsız geliyor olabilir. Çok değil, bundan 50 yıl önce yaşayan bir insan düşünün. Bu kişi 30 dakika içerisinde maksimum ne görebilirdi? Peki bu kişinin eline yaklaşık bir avuç boyutunda, sadece parmak hareketiyle istediği her şeye ulaşabildiği bir ekran bıraktığınızı düşünün. Bu ekran ile pornografi ile cinsel ihtiyacından tutun, yiyeceği yemeği ayağına kadar getirttirebildiğini hatta sosyalleşmek için bile kullanabildiğini. Dostlar, evrimimizin şartlarına tamamen ters olan bu ekranların bilinçsiz kullanımı kişiyi yıkımdan başlayarak yok olmaya kadar götürür.

Kötü İşleyiş Hakkında Örneklerle Gösterim

Bu bahsettiğim sorun en ama en çok sosyal medya platformları üzerinden insanlara kasıtlı bir şekilde yaşatılıyor. Burada tetiklenmesiyle birlikte diğer yerlerde de etkisini gösterip bir parazit gibi hayatınızı tamamen bitiriyor. Yine örnek vererek durumu açıklayalım. Bu sefer örnek olarak şu an salladığım bir karakter: 20 yaşında, üniversite hayali kuran ama her sene girdiği sınavda istediği başarıyı gösteremeyen, Türk bir centil olan Almila üzerinden gidelim.

Almila, gününün büyük bir çoğunluğunu İnstagram'da geçiriyor. Uygulamaya girdiği vakit yaptığı aktivite, hesabında ekli olan kişilerin hikayelerine teker teker bakmak ve ardından takip ettiği sayfaların mizah adı altında paylaştığı gönderileri incelemek.

Almila, telefonda parmağını her aşağı-yukarı ya da sağa-sola(hangisiyse artık) kaydırdığında gördüğü görüntü anlık bir şekilde değişiyor ve bu görüntünün her değişmesiyle birlikte beynine veri akışı sağlanıyor. Her veri akışıyla beraber beyninde de anlık bir şekilde dopamin salgılanıyor. Ama bu mutluluk, önceden verdiğimiz örneklerdeki gibi gerçek ve sağlıklı bir mutluluk değil. Aslında sahte diyebiliriz. Bu 'sahte' mutluluğun 'gerçek' olanına göre de etki süresi çok çok daha kısa. Yani demek istediğim şey, anlık bir yükseliş ve tekrardan normale dönüş. Ancak bu normale dönüş de çok ani bir şekilde olduğundan ötürü beyin bunu kabul edemiyor ve Almila parmağını tekrardan kaydırma gereği duyuyor. Evet bu sonsuz bir kısır döngüye girerek Almila'yı bağımlı yapıyor.

Almila örneğinden devam etmek isterdim ama bu yazı normal bir yazı olmaktan çıkıp artık bir hikayeye döner sanırım. O yüzden bu kadar yeterli. Almila'ya hayatında başarılar diliyoruz. Ancak böyle giderse Almila sağlıklı yaşamına pek devam edemeyecek gibi görünüyor.

Sigara, alkol, uyuşturucu, şeker deposu olan tatlılar, porno, aşırı tuzlu/baharatlı yiyecekler(fast food olarak geçen ve hepimizin zararlı olarak bildiği yiyeceklerin %95'i), popüler olan yüksek basslarla donatılmış ve duygu patlaması yaşatan müzik altyapıları, sosyal medya platformları ve sayılabilecek birçok örnek ile bu zehir insanlarımıza aşılanıyor. Sürekli tatlı yiyen ya da sosyal medyada fazla zaman geçiren birisinin vücudu anormal bir şekilde durmadan sürekli dopamin salgıladığından ötürü, beyin bu anormalliği durdurup dengelemek adına dopamin reseptörlerini önemli bir ölçüde kapatıyor. Bu sahte mutluluklar haricinde normalde mutlu olması gereken durumlarda reseptörleri kapanmış kişi, haliyle mutlu olamıyor. Bu da onun depresyona ve tükenmişlik sendromuna girmesine sebep oluyor. Gençlerimizin çoğundaki bu umutsuzluk, mutlu olamama gibi durumlar bundan kaynaklanıyor. Yine aynı şekilde sürekli durmadan dopamin salgılanmasına alışan beyin, bu sahte mutluluklardan uzaklaşıp meditasyon yapmaya çalıştığında ya da kitap okumaya çalıştığında ya da ders çalışmaya çalıştığında ya da sadece bunlardan mahrum kaldığında tahmin edebileceğiniz gibi kişide dikkat bozukluklarına, odaklanamamaya, huzursuzluğa, hiperaktiviteye ve bunun gibi sorunlara sebep oluyor. Bu durum kişiyi o sahte mutluluklara daha da bağlanmaya teşvik ediyor, kişi sonunda kendisine yaratılmış bu simülasyondan çıkıp kendi hayatına bakıp, bu sahte mutlulukların hayatına hiçbir şey getirmediğini gördüğünde çok yoğun depresif duygulara kapılıyor ve sonucu çok büyük ihtimal intiharla ya da başka kötü durumlarla sonuçlanıyor. Günün sonunda yahudinin yarattığı düzen yine centilleri adım adım yok oluşa sürüklemekte ve yehova küpüne hazır bir hale getirmekte.

Kardeşlerim, bu durumun zararlarını saymaya çalışsak bu sayfalarca sürer, o yüzden burada zararlarını
bir kenara bırakıp bu durumdan muzdarip olan kardeşlerimiz için bundan nasıl kurtulabilirler ya da bu durumu nasıl düzeltebilirler, biraz ondan bahsedelim.

Dopamin Döngünüzü 'Resetlemek'

Bunu yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 1 yıl önce kendim deneyimledim. Kendi deneyimlerimden, bunun nasıl yapıldığına dair bilgi verdikten sonra, hemen altta bahsedeceğim.

Bu sorunu tamamen dibine kadar yaşayan, ve bundan asla kurtulamayacağını düşünenler kesin olarak bunu uygulasın. Onun haricinde durumu çok ağır yaşamayanlar basit yöntemler ile bunu normale çevirebilir. Gelelim bunun nasıl yapıldığına. Mantık basit, bu zamana kadar tamamen ayarı bozulmuş dopamin döngünüzü bir süreliğine durdurarak kendinize bir nevi 'reset' atmış oluyorsunuz. Bu durdurma işleminizi çok uzun tutmamanızda fayda var. 2 gün yeterli, 1 hafta tercihen, 2 hafta maksimum tavsiyemdir.

Bu süre içerisinde neler yapılmamalı?

  • Bu süre zarfında telefona, bilgisayara bakmak yok.
  • Size 'sahte iyi' hissettirecek tatlılar, yiyecekler yemek yok.(Bakın yemek yemeyin demiyorum,
    sadece daha sağlıklı şeyler üzerine ilerleyin. Örneğin hamburger ya da pasta yemek yerine;
    çorba içmek, salata yemek ya da nohut yemek gibi.)
  • Sigara, alkol, uyuşturucu kullanmak yok. (Normal zamanda da kullanmanızı tavsiye etmem)
  • Müzik ya da şarkı dinlemek yok.
  • Sizi çok eğlendiren, eğlenceli konuşmalara katılmak yok.(Şart değil)
  • Mastürbasyon yok.(Eğer olur da sürenizi 2 haftanın da üstüne çekerseniz ve çok ihtiyaç duyarsanız yapabilirsiniz ama kesinlikle porno yok)

Not: Bunlar esnetilebilir ancak bunu sadece istediğiniz için esnetmeyin, zorunda olduğunuz için
esnetin. Örnek olarak eğer işiniz gereği telefona bakmanız gerekiyorsa bakın ama sadece iş
odaklı bakıp başka hiçbir şeye girmeyin ve işiniz bittiği gibi elinizden bırakın hemen.

Bu süreyi ne yaparak geçirebilirsiniz peki? Küçük tavsiyeler

  • Kitap okumak
Bakın verilebilecek en güzel tavsiyelerden birisi budur. Neden derseniz, hem yaptığınız meditasyonlara hem de odaklanma sorununuza doğrudan çözüm sunacak olmasıdır. Nasıl derseniz, biraz açıklayayım. Kitap okumak zaten bir hikayeye ya da bir konuya kelimeler aracılığıyla direkt odaklanmanızı gerektiren bir aktivite olduğu için odaklanma konusunda sizi üst seviyelere çıkaracaktır ve boşluk meditasyonlarınızı da daha başarılı şekilde yapmanızı sağlayacaktır. Ayrıca cümleleri okurken eğer bir roman okuyorsanız aynı zamanda o an okuduğunuz durumu istemeseniz bile gözünüzün önünde canlandıracağınızdan ötürü hayal gücünüzü ve imgelemenizi doğrudan geliştirecektir. Bu da direkt meditasyonlarınızı pozitif yönde etkileyen bir durum tabii ki. Kitap okumak resmen biçilmiş kaftan. Her gün en azından 1 saatinizi kitap okumaya ayırmanızı öneririm. Bu arada okuduğunuz içeriklere dikkat edin ve her şeyi okurken benimsemeyin, satanik filtre önemli.
  • Meditasyon yapmak
Zamanınızı daha yararlı nasıl geçirebilirsiniz ki zaten? Özellikle elinizde dikkat dağıtacak bir kaynak olmadığı için günde ekran başında geçirdiğiniz vakitler boşa çıktığından ötürü bol bol boş vaktiniz olacak. Bu da bol bol meditasyon demek.
  • Yürüyüş yapmak(Spor)
Bunu sadece yürüyüşle kısıtlamayın, spor olarak ne istiyorsanız onu yapabilirsiniz. İçiniz bayılacak gibi olduğunda dışarı çıkıp kendi başınıza bile olsa yürümekten çekinmeyin. Etrafı gözlemleyin, rüzgarın hissiyatını, kuşların sesini, ağaçların yapraklarını, yerde dolaşan böcekleri ya da gökyüzünü izleyin. Çevrenizin farkına varın. Ben ruhaniyete attığım ilk adımdan beri öğrendiğim bir şey varsa, hayatta önemsiz olarak görülen her şeyin aslında çok önemli olduğudur. Hayatın sırları, küçük ayrıntılarda saklıdır. Buna verebileceğim en güzel örnek:
“Hayat Nefestedir”
-Thoth


Ayrıca kendi deneyimimden bahsetmem gerekirse, ben bir hafta uygulamıştım. İlk zamanlar gerçekten zor geçebiliyor, özellikle bir bağımlılığınız varsa sizin için hiç kolay olmayacaktır. Ancak pes etmeyin, anlık ilk düşüş etkisini atlattıktan sonra yapacak şeyler bulmaya başlayacaksınız ve inanın bana kendinize şunu söyleyeceksiniz, ''Benim ne kadar boş vaktim varmış ya, baksana bugün ne kadar fazla şey yaptım'' gibi cümleler.

Bu süreci atlattıktan sonra;

  • Porno olmadan mastürbasyona doğal döngünüzle beraber devam edin.
  • Müzik ve şarkı dinleyebilirsiniz yine eskisi gibi ancak şunu söylemem gerekli ki, son zamanlarda gördüğüm şarkıların altyapıları tamamen kişinin dopaminini anlık patlatmak üzerine bassların şişirildiği ve hiçbir sanat değeri olmayan şarkılardan ibaret. Bu konuda seçici olmanız tavsiyemdir.
  • Tatlıyı hayatınızdan tamamen çıkarmanızı söylemiyorum ancak kontrollü bir şekilde tüketmenizi tavsiye ederim.
  • Eğlenceli muhabbetlerinize doya doya devam edebilirsiniz.
  • İnternet'i kullanın ama kontrollü bir şekilde kullanın. Sosyal medyayı tamamen hayatınızdan çıkarmanızı tavsiye ederim.

Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.

Bu yazıyla alakalı son bir not düşeyim ve sonra sonlandıralım. En başta da belirttiğim gibi hatalı olduğum ifadelerim mutlaka vardır, eğer gözünüze batarsa bunu bana bildirmekten çekinmeyin. Ayrıca bu yazıyı bir oturuşta doğaçlama şekilde yazdığımdan ötürü bazı aksaklıklar olmuş olabilir. Kusura bakmayın. Konuyla alakalı değerli yorumlarınızı ve düşüncelerinizi bekliyorum. Bundan sonra insanın inancının hücrelerini nasıl doğrudan etkilediğiyle alakalı bir yazı yazmayı daha planlıyorum. O biraz daha detaylı olabilir. Ancak söz vermeyeyim, ara ara böyle duyurmak istediğim konular ve vaktim oldukça yazı paylaşmaya devam ederim.

İyi günler.

Esenlikler sapahe ,
Sanırım ihtiyacım olan şeyi buldum . Böylesine güzel ve duyarlı bir yazı paylaştığın için ne kadar minnet etsem azdır . Kendimden bahsedecek olsam sosyal medya hesapları kullanmıyorum(wp hariç) . Diyetten midir bilinmez ama evet tatlı krizlerim oluyor . Kimi zaman ise onu bol bol meyve tüketerek karşılıyorum ,meyveden alınan şeker diğerlerine göre daha rahat ve sağlıklı hissetiriyor . Kitap okumayı çok seviyorum .Bunu arttırmam şart yine de . Matrübasyon kısmında p*rno diyor yani o hali hazırda hayal gücü gerektirmeyen şeylerle işimiz olmaz . Sanırsam müzik kısmına gelecek olursam sapahe , bu kategoride rock,epic,metal müzik geçerli . Kendime bu programı uygulamak istiyorum .
Alnından öpülesi yazı olmuş dersem abartmış olmam . Ellerine sağlık .
İyi günler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Çok bilgilendirici bir yazı olmuş. Cidden çağımızın en büyük problemlerinden birisi. Rahat ve gereksiz dopamin salgılattırıcı yaşam, tüm gerekli özellikleri insanlardan atıyor. Disiplin, hareket, odak, irade, özgüven vs. Bu özellikler maalesef çoğu gencin elinden bu kolay gözüken ama sadece zarar verici olan yaşam yüzünden alındı.

Ayrıca bu hayatın kontrolsüz kolaylaşması, bazı insanların feminen taraflarının da zirve yapmasına sebebiyet verebiliyor. Antik çağlarda pasif gay olan erkekler bile yeterince erkeksi oluyordu, orduda bile yükselebiliyordu. Çünkü cinsel yaşamları, cinsiyetlerinden ayrıydı. Fakat görünen o ki günümüzde transların zirve yapışının bir diğer sebebi de maskülen aktivitelerden uzak kalışımız. Ağır iş, atılganlık, kavga, disiplin, irade, sorumluluk gibi özellik ve aktivitelerin erkekler arasında ölüşü de sanırım bu trans sıçramasında büyük bir etken. Bu dediklerim, Yüksek Rahip Kobra'nın eski bir yazısına ait ama senin dediklerinle de harmanlayınca bu yaşamın insanları bu yöne ittiğini anlayabiliyorsun. İnsanların sahte yaşamlarına bakmak da kişinin yine özgüvenini baltalayıcı bir aktivite. Ne demiş Hitler, "Kendini başkalarıyla kıyaslama. Eğer bunu yapıyorsan, kendine hakaret ediyorsundur."

İyi akşamlar.

hımm yani kız gibi yürüyormuşum kız gibi davranıyormuşum ( el haraketlerim vesaire ) ama yeri geldiğinde sert olmayı biliyorum sadece nerde nasıl davrandığımı bildiğimi düğşünüyorum ama pasif olmamam'a rağmen erkeksi miyim bilmiyorum kafam fazlasıyla karıştı şimdi benim fazlasıyla kafam karıştı
 
Baronessblossom said:
hımm yani kız gibi yürüyormuşum kız gibi davranıyormuşum ( el haraketlerim vesaire ) ama yeri geldiğinde sert olmayı biliyorum sadece nerde nasıl davrandığımı bildiğimi düğşünüyorum ama pasif olmamam'a rağmen erkeksi miyim bilmiyorum kafam fazlasıyla karıştı şimdi benim fazlasıyla kafam karıştı
Bence cinsel yöneliminizin pek bir önemi yok, günün sonunda erkek olduğunuzu bildiğiniz ve kabul ettiğiniz sürece bir problem yok
 
Mugetsu said:
Esenlikler sapahe ,
Sanırım ihtiyacım olan şeyi buldum . Böylesine güzel ve duyarlı bir yazı paylaştığın için ne kadar minnet etsem azdır . Kendimden bahsedecek olsam sosyal medya hesapları kullanmıyorum(wp hariç) . Diyetten midir bilinmez ama evet tatlı krizlerim oluyor . Kimi zaman ise onu bol bol meyve tüketerek karşılıyorum ,meyveden alınan şeker diğerlerine göre daha rahat ve sağlıklı hissetiriyor . Kitap okumayı çok seviyorum .Bunu arttırmam şart yine de . Matrübasyon kısmında p*rno diyor yani o hali hazırda hayal gücü gerektirmeyen şeylerle işimiz olmaz . Sanırsam müzik kısmına gelecek olursam sapahe , bu kategoride rock,epic,metal müzik geçerli . Kendime bu programı uygulamak istiyorum .
Alnından öpülesi yazı olmuş dersem abartmış olmam . Ellerine sağlık .
İyi günler.
Esenlikler,

Rica ederim, beğenmenize sevindim. Küçük de olsa faydası olduysa eğer, bu benim için fazlasıyla yeterli. Whatsapp gibi uygulamalar sadece mesajlaşma amaçlı kullanıldığından ötürü sosyal medya olarak sayılmaz bence. Gelişiminize umarım son gaz devam edersiniz. Kendinize her konuda gereğinden çok yüklenmeyin, sizin buraya ne kadar samimi ve ciddi bir şekilde yaklaştığınızı görebiliyorum. Bu iyi bir şey, yine de yüklenmek konusunda özellikle belirtmek istedim. Hepimiz için daha iyi bir ruhani gelecek diliyorum.

İyi günler.
 
Sapahe said:
Mugetsu said:
Esenlikler sapahe ,
Sanırım ihtiyacım olan şeyi buldum . Böylesine güzel ve duyarlı bir yazı paylaştığın için ne kadar minnet etsem azdır . Kendimden bahsedecek olsam sosyal medya hesapları kullanmıyorum(wp hariç) . Diyetten midir bilinmez ama evet tatlı krizlerim oluyor . Kimi zaman ise onu bol bol meyve tüketerek karşılıyorum ,meyveden alınan şeker diğerlerine göre daha rahat ve sağlıklı hissetiriyor . Kitap okumayı çok seviyorum .Bunu arttırmam şart yine de . Matrübasyon kısmında p*rno diyor yani o hali hazırda hayal gücü gerektirmeyen şeylerle işimiz olmaz . Sanırsam müzik kısmına gelecek olursam sapahe , bu kategoride rock,epic,metal müzik geçerli . Kendime bu programı uygulamak istiyorum .
Alnından öpülesi yazı olmuş dersem abartmış olmam . Ellerine sağlık .
İyi günler.
Esenlikler,

Rica ederim, beğenmenize sevindim. Küçük de olsa faydası olduysa eğer, bu benim için fazlasıyla yeterli. Whatsapp gibi uygulamalar sadece mesajlaşma amaçlı kullanıldığından ötürü sosyal medya olarak sayılmaz bence. Gelişiminize umarım son gaz devam edersiniz. Kendinize her konuda gereğinden çok yüklenmeyin, sizin buraya ne kadar samimi ve ciddi bir şekilde yaklaştığınızı görebiliyorum. Bu iyi bir şey, yine de yüklenmek konusunda özellikle belirtmek istedim. Hepimiz için daha iyi bir ruhani gelecek diliyorum.

İyi günler.

Esenlikler,
Şu an uygulamasındayım programın bi kaç gün idare etsem yeterli . Burası bize ve ailemize ait bir ortam burayı sıcak tutmak şart ;) . Aynı şekilde sizi de ciddiyet ve samimiyetinden ötürü takdir ediyorum . Hepimiz ayni amaca yönelik ilerliyoruz netiecede . Kendimi zorlamayı seviyorum . Bazen sınırları zorlamak gerekir .İşin ucunu kaçırmadan tabiki .
Bende tüm aileme güçlü ve daha iyi bir ruhani gelecek diliyorum.
İyi günler.
 
Sapahe said:
Baronessblossom said:
hımm yani kız gibi yürüyormuşum kız gibi davranıyormuşum ( el haraketlerim vesaire ) ama yeri geldiğinde sert olmayı biliyorum sadece nerde nasıl davrandığımı bildiğimi düğşünüyorum ama pasif olmamam'a rağmen erkeksi miyim bilmiyorum kafam fazlasıyla karıştı şimdi benim fazlasıyla kafam karıştı
Bence cinsel yöneliminizin pek bir önemi yok, günün sonunda erkek olduğunuzu bildiğiniz ve kabul ettiğiniz sürece bir problem yok

ha o zaman okey bir an korktum
 
Baronessblossom said:
ha o zaman okey bir an korktum
Yine de bu konuyla alakalı aklınızda oluşan boşluklar ya da soru işaretleri varsa eğer bunları sormaktan çekinmeyin. Ben bu konuda çok bilgili olduğumu söyleyemeyeceğim.
 
13thknightofthedragon said:
Harika ve oldukça iyi yazılmış bir yazı... Elinize sağlık. Bu konu gerçekten bahsedilmesi gereken bir konuydu.
Esenlikler,

Teşekkür ederim. Bu konuda çevremde sıkıntı çeken çok fazla insan gördüğümden dolayı, bunun aciliyetini fark edebiliyordum. Bu yüzden konunun uzmanı olmasam bile durumdan kısaca bahsetmem gerektiğini düşündüm. Bunu az da olsa başarabildiysem ne mutlu.

İyi günler.
 
Sapahe said:
Baronessblossom said:
ha o zaman okey bir an korktum
Yine de bu konuyla alakalı aklınızda oluşan boşluklar ya da soru işaretleri varsa eğer bunları sormaktan çekinmeyin. Ben bu konuda çok bilgili olduğumu söyleyemeyeceğim.

sadece bu vardı ama artık yok teşekkürler
 
ThanaReal said:
Esenlikler,

Film/Dizi izlemek veya video oyunları oynamak dopamin sistemini bozar mı? Anlık dopamin salgılatırlar mı?

İyi akşamlar.
Doğal olarak. Bilhassa oyunlar, dopamin mekanizmasını ustalıkla kullanıyor.

"Beyindeki ödül merkezi, zevkli bir deneyime veya aşırı uyarılmaya yanıt olarak dopamin salgılar. Bir kişi video oyunları oynarken aşırı uyarılma yaşarsa, beyin bu aktiviteyi dopamin ile ilişkilendirir. Kişi aynı zevki tekrar tekrar aramak için güçlü bir dürtü geliştirir."
— Mayo Clinic Health System
 
ThanaReal said:
Esenlikler,

Ki zaten kafasını gömüp 10 saat oyun oynayan avanakların bir hayli fazla olmasının sebebi bu olsa gerek. Film hakkında bilginiz var mı? Oyunlarda senaryoyu birisi oynar, filmlerde senaryoyu başka kişiler oynar ve biz izleriz. Bence filmlerde sorun yok, tıpkı kitap gibi. Kitaplarda senaryoyu başkası yazar biz sadece olayları okuruz. Filmdede olayları izleriz bu kadar sadece. Ama oyunlar öyle değil, senaryoyu kontrol eden kişi biz oluyoruz ve gerçek hayatla bağımızı keserek oyunda her şeyi yapabileceğimizi görünce gereksiz bir güçlülük duygusu yaratıyor, özellikle rekabet tarzı oyunlar. Başkasını yenmenin verdiği gereksiz güçlülük duygusu. Adamın gerçek hayatta af ederseniz ki boka benzeyen bir hayatı var ama oyun oynayınca kendini güçlü hissediyor, bu yüzden dopamin salgılıyor. Bu da oyunlara daha çok bağlanmasına sebep veriyor. Kısaca oyun bağımlılığını açıkladım. Anlık dopamin salgıladığını düşünüyordum zaten ve sayenizde öğrenmişte oldum, teşekkürler.

Neyse, gelelim filme. Film hakkında bilginiz var mı? Dopamin sistemini bozacak şekilde anlık dopamin salgılatırlar mı? Ama dizi bağımlısı olanlar falan da var, yani filmi izlersiniz 2 saatte biter ama diziler galiba bölüm bölüm olduğu için sonraki bölümü çok merak ettiklerinden bağımlı oluyorlar sanırsam.

İyi akşamlar.

Esenlikler,

Film izlemek de bunlara dahil. Dopaminin salgılanması bilgi girişi ile de olur. Ekran karşısında gördüğünüz her şey zihne girdi olarak kabul edilir. Ancak durum böyle diye hiç film izlemeyin diyemem. Seçici olduğunuz ve dozu tutturduğunuz sürece zarardan çok faydasını da görürsünüz. Amacımız sadece dopaminin bize zarar verici hale gelmesini engellemek.

İyi günler
 
ThanaReal said:
Filmin verdiği dopamin o kadar da fazla değildir bence, ama oyunun ki çok fazla veya sosyal medyanın ve pornografinin.

Filmi bırakmak değil ama oyunu bırakmak gerek.

Esenlikler,

Bu kıyaslama genel açıdan doğru olsa da herhangi bir oyunun en sıkıcı ya da en sakin bölümü, son yıllarda çok popüler olan aksiyon filmlerinin en heyecanlı sahnelerinden çok daha geride kalır. Bu durum, izleyen kişinin filmi ne kadar sevdiğiyle de alakalı olarak farklılık gösterebilir. Yine de dediğiniz gibi film izlemek, kitap okumak gibidir ama teknik açıdan gelişimimize kitap okumak kadar fayda sağlamaz. İzlediğiniz filmlerde seçici olduğunuz ve ayarı tutturduğunuz sürece zarardan ziyade faydasını görebilirsiniz.

Oyunlarda ise kendimizden ayrı başka bir karakteri yönettiğimiz için artık bu konu dopamin sorunsalının da ötesine geçip psikolojik sıkıntılara sıçrayabilir.

İyi günler.
 
bunun Nofapten ne farkı var anlayamadım . zaten kolay bir şekilde dopamin almaya bağımlı çoğu kişi , bunu birden kesmek mantıklımı çünkü vücudumuzu extreme bir durumun içine sokmuş olmaz mıyız veya bu işi yavaştan yavaştan azaltsak çünkü bikaç gün sonra birikip birikip bi noktada patlamaz mıyız ? bu da uzun vadede kötü olur diye düşünüyorum , istikrarlı ve yavaş bir şekilde yapmak daha sağlıklı olur . obez birini ele alalım günlük aldığı kalori 6000 desek mesela birden bunu 1000e düşürse belli bir süreliğine olsada , bu sonradan kriz geçirip 6000 kalorininde üzerine çıkmaz mı?
 
ddiafol said:
bunun Nofapten ne farkı var anlayamadım . zaten kolay bir şekilde dopamin almaya bağımlı çoğu kişi , bunu birden kesmek mantıklımı çünkü vücudumuzu extreme bir durumun içine sokmuş olmaz mıyız veya bu işi yavaştan yavaştan azaltsak çünkü bikaç gün sonra birikip birikip bi noktada patlamaz mıyız ? bu da uzun vadede kötü olur diye düşünüyorum , istikrarlı ve yavaş bir şekilde yapmak daha sağlıklı olur . obez birini ele alalım günlük aldığı kalori 6000 desek mesela birden bunu 1000e düşürse belli bir süreliğine olsada , bu sonradan kriz geçirip 6000 kalorininde üzerine çıkmaz mı?
Esenlikler,

NoFap, insanların doğasına ters bir şekilde mastürbasyonu da reddetmelerini söylüyor. Bu fikir, beraberinde şaklaban tipleri de doğurdu. İnsanlara nasıl erkek olabileceklerini anlatıyorlar...

Benim burada bırakılmasını söylediğim hiçbir şey gerekli değil, hatta insanın yapısına ters. İnsanlar uzun vadede irade problemi yaşayabiliyor, bazen sorunu kökten hızlı bir şekilde çözmek, yavaş yavaş çözmeye kıyasla daha başarılı bir yöntem olabiliyor.

Sapahe said:
Dopaminin işleyişini zaten hepinizin anladığını düşünüyorum. Size neyin zararlı olabileceğini düşünerek anlayabilirsiniz ve bunu kontrol altına alabilirsiniz. Bu konuda çok dibe batmamış kişiler kendilerini resetleme işine girmeden direkt olarak günlük kitap okuyarak, sosyal medyayı bırakarak ve kendilerine zararlı olanları eleyerek devam ederlerse yine sonuç alacaklardır.

İki türlü de sonuç alınabileceğini belirtmişim. Kaldı ki bir hafta eline telefon alıp sosyal medyaya girmedi ya da abur cubur yemedi diye birisi krize(küçük kaprislerden bahsetmiyorum gerçek kriz) giriyorsa onun bu yazıyı okumak yerine gidip profesyonel kişilerden destek görmesi daha sağlıklı olur. Çünkü bu psikolojiyle kendisini destek almadan kurtarması normalden çok daha zor olacaktır. Bunu şu an okuyup, bu derece kötü bir durumda olup da tedavi görme imkanı olmayan bir kardeşimiz varsa da moralini bozmasın. İradesini küçük görmesin ve ister yavaş yavaş isterse de hızlı bir şekilde bunu çözebileceğini bilsin.

İyi günler.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top