ithafen said:
İlk öncelikle cevaplarınız için teşekkür ederim. İkincisi ise 5. soruda şunu kast etmeye çalıştım, örneğin bir olay oluyor ve tanrıların işareti gibi anlamlar yükleniyor. Bir yerden sonra bu aklını kaçırmaya gitmeyecek mi? Bunun ayrımı nasıl olmalı?
Bu kişinin anlayış seviyesine ve genel olarak olaylara yaklaşma tarzına göre değişim gösterecektir. Burada genel olarak aşırılıklardan kaçınmak ve duyguların işe karışmasını önlemek gerekir.
Mesela aşırı şüpheci biri, gerçekten Tanrıların işaretlerini yok sayabilecek derecede eylemlerde bulunacak, hatta bu aşırılığa kaçan şüpheci eğilimleri, kişide paranoya gibi semptomlar oluşmasına sebep olabilecektir.
Tam aksine, aşırı fanatik biri de yaşadıklarının tümünü bir işaret olarak algılayacak, bir nevi sineğin yağını çıkarmak gibi; gördüğü, duyduğu, düşündüğü veya karşılaştığı tüm şeyleri işaret olarak alacak ve kendine, bilinçaltının istediği şekilde bir hikaye yazarak yalandan bir dünya yaratacaktır. Bunun örnekleri çoktur zira bu insanların sıklıkla düştüğü, yetersiz zihinsel gelişimden doğan bir tuzaktır.
İki aşırı uç da iyi ve sağlıklı değildir, anlamsız sonuçlara gebe olacaktır.
Peki burada ne yapacaksınız? Öncelikle zaaflarınızı ve doyurmanız gereken duygusal ihtiyaçlarınızı tespit edip, aradan çıkaracaksınız. Bahaneler zehirlidir ve insanoğlu onları "mantıksal" bir temele oturtmak amacıyla fanteziler üretebilir. İşaretlerin, bu aptalca ve çocukça zayıflıkları makul kılan değersiz şeylere dönüşmesini engellemek gerekir.
İşaretler, genellikle kişinin ayırt edebilmesi, okuması ve yorumlaması gereken, Tanrıların insanlara verdiği kıvılcımlardır ve bu kıvılcımları takip eden kişi, sonunda bir yangına dönüşecek yolun takipçisi olur. Bu Tanrıların rehberlik etmesidir ve rehberliğin bin bir türlü yolu olduğu için, onlardan yalnızca biridir.
Kişinin itinalı ve takatli bir şekilde boşluk meditasyonu yapması, bunun dışında zihnin gelişimiyle ilgili diğer çalışmalara ağırlık vermesi gerekir. Ruhani güç ne kadar büyük olursa olsun, onu kontrol edecek zihinden yoksun bireyler, sonunda mutlak bir çöküşe maruz kalır.
Zaman da burada çok önemlidir, genellikle, zaten o an yaşayan biz olduğumuz için, olayları geçmişle ve daha büyük bir resimle bağlamak zor olabilir. Burada zamanla hikayenin ve anlatılmak istenenin açığa çıkmasına izin verilmelidir.
Bunlar kabaca iş görecektir ancak daha detaylı bir açıklama isterseniz, daha kapsamlı bir yazı yazabilirim.