Welcome to our New Forums!

Our forums have been upgraded and expanded!

Welcome to Our New Forums

  • Our forums have been upgraded! You can read about this HERE

Merhabalar! Hikayem, görüşlerim ve sorularım.

Munzevi

New member
Joined
Jul 24, 2023
Messages
8
Öncelikle, bir satanist olmasam da (boşlukta bir münzeviyim) nazik ve bilge insanlardan oluşan bu foruma katılmaktan onur duyuyorum.
İki senedir web sitesini okuyordum. Öncelikle kafamdaki satanist algısı silindi ve uzaktan sizleri tanıdıkça -ana akım medya etkisiyle de olsa- zamanla edinilmiş önyargılarımdan ciddi anlamda utandım, silkindim ve makalelerinizden sıklıkla istifade ettim.

Epeydir "hakikat arayışı" içerisindeyim ve içerisinde olmaktan kıvanç duyduğum bir boşluktayım. Çünkü bu boşluğa maruz kalmadan kalben tatmin olacağım inanca erişmek zor gibi. Bu uğurda senelerdir belki yüzlerce kitap, binlerce makale okudum. Akademisyen olmanın verdiği bazı avantajları da kullanarak, ciddi anlamda içerik tükettim ve sorgulamalarım biraz şekil alır oldu.

Bilhassa Sümer tabletleri ve medeniyeti üzerinden okumalar yaptım, bu alanda pek çok ehil kişi ile sohbette bulundum. Bugün din diye anlatılan olgunun, gezegenimizde yeni bir tür yaratan (bizleri) üst bir uzaylı ırkın maceraları ve sistematiği olduğu şeklinde yorumladım seneler önce. Ama yaşadığım bazı fenomenler ve metafizik olaylar beni ruha, metafiziğe olan inanca da ikna etti. Uzayda yaşayan üst medeniyetlerin, ruhani açıdan da ciddi anlamda gelişmiş olduklarına kanaat getirdim kendi denklemime göre.

Spiritüel Satanizm ise pek çok açıdan tutarlı ve neredeyse hiç çelişki bulamadığım, hatta pek çok soruma yanıt bulduğum bir öğreti oldu. (Öğreti diyorum ancak bunu din olarak addediyorsanız lütfen kusuruma bakmayın, terminolojik olarak şu an hakimiyetim biraz zayıf olabilir, asla saygısızlık etmek istemem).

Affınıza sığınarak bazı sorular sorarak hem merakımı gidermek, hem de sayenizde araştırma/okumalarıma yön vermek istiyorum.

1- Ölüm ve sonrasını konu alan makaleyi dikkatle okudum. Ölüme yakın deneyimler fenomenine ilgi duyan biri olarak, ölüm ve sonrasına ciddi ilgi duymaktayım. Burada soracağım husus şu;

Ölüm ve sonrasında adanmış satanistlerin ruhlarının demonlar tarafından teslim alınarak Duat'a götürüleceği söylenmekte. Fakat adanmamış kişilerin, agresif bir şekilde ruh arayan melekler tarafından teslim alınacağı söylenmekte.

Adanmış bir kişinin ruhunun demonlara teslimilyeti hususunda, ilgili demonlara, düşman kolektifin bu denli agresif görevli varlıkları herhangi bir müdahalede bulunmuyor mu? Yoksa galaktik bir akit, antlaşma söz konusu olabilir mi? (Örneğin ilgili ruh kime adanmışsa, öldükten sonra da o ilgili görevliler o kişiyi alabilir gibi) Çünkü aksi takdirde ölen ruhları teslim alarak istifade etmek isteyen agresif melekler, demonlara bu kadar kolay bırakır mı ilgili ruhu?

2- Du'at fiziki bir gezegen mi? Manevi bir boyut mu?
Şayet fiziki ise, sürekli karanlık olarak tasvir edilmesi ve ruhların burada toplanacak olması neden?
Hayır manevi ise, fiziki varlıkları olan Şeytan ve diğer demonların burada yaşaması nasıl mümkün olabiliyor?

(Bu iki soruya dair Türkçe olmasa dahi önerebileceğiniz makaleler varsa çok mutlu olurum)

3- Son birkaç senedir bilhassa ABD ana akım medyasında olası uzaylı istilası konuşuluyor. Pentagon dahil olmak üzere sürekli resmi mecralar ufoları doğruluyor ve sürekli insanlar bu anlamda "bilinçlendirilmeye (!)" çalışılıyor. Bu konuda sizce planlanan şey nedir?

Bunu sizlere sorma sebebim, ABD'nin mevcudiyette insanlığı körelten sistemin merkezi olması ve sürekli toplumu dizayn ediyor olması.

Ve küresel çapta korkunç planlar, komplolar vs. söz konusu ise tanrılar, insanlığı kurtarmak adına doğrudan ya da dolaylı olarak fiziki müdahalelerde bulunabilir mi?


Sorularımı dilerim doğru kelimelerle ifade edebilmişimdir. Mümkün olduğunca cevapları önceden aramaya çalıştım ancak bulamadım.
Şimdiden yanıtlarınızı heyecanla bekliyor olacağım.

Yüksek Saygılarımla...
 
Esenlikler,

Aramızda görmekten memnuniyet duyarız, hoş geldiniz.

Din ya da öğreti demekte bir sakınca yoktur. Spiritüel Satanizm, esasen evrendeki gerçeğin, gelişimin ve evrimin bir yoludur, bu yüzden yer yer "yol" diye de ifade edilmektedir. Hepsi sakıncası bulunmayan tanımlamalardır.

1- Melekler aslen bir düşünce formudur ve Demonlara kıyasla güçleri çok daha azdır. Tabii ki, burada "demon" sözcüğünde de birkaç ayrım söz konusudur. Lesser Demon denilen düşünce formları, kelimenin asıl Antik Yunan kullanımı olan Tanrılar ile Kahramanlar arasında yer alan ilahlar (ki aslen Kahramanlar ve Tanrılar da ilahtır, buradaki husus güç ve gelişim farkıdır; Demonlar kısmen anlaşılabilir canlılarken, Tanrılar insan zihninin anlayamayacağı gelişmişlikteki canlılardır, Kahramanlar ise yeni tanrı olmuş kimselerdir).

Eğer lesser demon'lar değil de gerçekten tanrısallaşmış kimselerden bahsediyorsak, hiçbir düşmanın karşı koyacak gücü bulunmamaktadır, ki zaten Tanrılar bizimle özel olarak ilgilenmektedirler.

Düşman ise anlaşma yapılacak bir güçten ziyade çok farklı bir yapılanmadır. Melekler vs. gibi canlılar, Yahudilerin, okült güçleri vasıtasıyla oluşturulan basit canlılarken, onların üstünde Hahamlar, daha yüksek rütbeli Hahamlar, Gri uzaylılar ile Düşman Nordikler ve en son olarak da Reptilyanlar yer almaktadır.

Özellikle Reptilyanların, pek "kontrollü" bir tür olduğu söylenemez. Bu kontrolsüzlükten kastım, önüne geleni yakıp yıkan bir canavardan ziyade, daha çok mental sorunları olan bir tür gibi düşünebilirsiniz. Yani evreni ve bütün içindekileri "biz yöneticiler" ve "köle olması gerekenler" şeklinde gören, böyle sabit bir düşünce yapısı geliştiren bir türler. Bu açıdan, buradaki Göklerdeki Savaş zaten uzay gemileriyle, topla tüfekle değil; diğer gelişim yolunu belirlemesi gereken ve tam gelişmemiş türler üzerinden gerçekleşmektedir. Köle ve dejenere bir tür mü yapılacaklar, yoksa gelişimi mi adımlayacaklar.

Yani aktif bir savaş durumu bulunmamaktadır, başın da başı olan Reptilyanların gücü ise ancak kendilerinden daha güçsüz türlere yetmektedir. Evrenin kendi yasaları bulunduğu için, evrimsel basamağın daha altındaki bir canlı, üstündeki canlıya zarar veremez. Yani Reptilyanları evrimsel olarak geçebilen bir tür (burada kastettiğim, ruhani bir evrimdir), onlardan hiçbir zarar görmeyecektir.

Tanrıların yapmaya çalıştığı da budur. Reptilyan tehdidinden önce de bunu yapmışlardır, bu tehdit bitince de yapacaklardır. Tabii ki, Reptilyanların gücü de azımsanacak derecede değildir zira sayıları çok fazladır, ancak ne kadar çok olurlarsa olsunlar, kendilerinden üstün birisine zarar vermeleri imkânsızdır.

2- Bu yazımızı okuyabilirsiniz.

3- Tanrılar çeşitli vasıtalarla SS olsun ya da olmasın, bütün insanlığın gelişimi için uğraşmaktadırlar. İnsanlık, tarih boyunca pek çok felaketi atlatmıştır, ancak hayır, uzaylıların gelip bizi köle yapacağını sanmıyorum. Bir dönem yeryüzünü de yok etmeye çalıştılar ancak Tanrılar izin vermedi.

Ancak böyle bir durum gerçekleşse bile, evrenin farklı yerlerinde reenkarne olabiliriz ya da biz SS'ler, acil durum gereği kurtarılabiliriz.

İyi geceler.
 
Bright Truth said:
Esenlikler,

Aramızda görmekten memnuniyet duyarız, hoş geldiniz.

Din ya da öğreti demekte bir sakınca yoktur. Spiritüel Satanizm, esasen evrendeki gerçeğin, gelişimin ve evrimin bir yoludur, bu yüzden yer yer "yol" diye de ifade edilmektedir. Hepsi sakıncası bulunmayan tanımlamalardır.

1- Melekler aslen bir düşünce formudur ve Demonlara kıyasla güçleri çok daha azdır. Tabii ki, burada "demon" sözcüğünde de birkaç ayrım söz konusudur. Lesser Demon denilen düşünce formları, kelimenin asıl Antik Yunan kullanımı olan Tanrılar ile Kahramanlar arasında yer alan ilahlar (ki aslen Kahramanlar ve Tanrılar da ilahtır, buradaki husus güç ve gelişim farkıdır; Demonlar kısmen anlaşılabilir canlılarken, Tanrılar insan zihninin anlayamayacağı gelişmişlikteki canlılardır, Kahramanlar ise yeni tanrı olmuş kimselerdir).

Eğer lesser demon'lar değil de gerçekten tanrısallaşmış kimselerden bahsediyorsak, hiçbir düşmanın karşı koyacak gücü bulunmamaktadır, ki zaten Tanrılar bizimle özel olarak ilgilenmektedirler.

Düşman ise anlaşma yapılacak bir güçten ziyade çok farklı bir yapılanmadır. Melekler vs. gibi canlılar, Yahudilerin, okült güçleri vasıtasıyla oluşturulan basit canlılarken, onların üstünde Hahamlar, daha yüksek rütbeli Hahamlar, Gri uzaylılar ile Düşman Nordikler ve en son olarak da Reptilyanlar yer almaktadır.

Özellikle Reptilyanların, pek "kontrollü" bir tür olduğu söylenemez. Bu kontrolsüzlükten kastım, önüne geleni yakıp yıkan bir canavardan ziyade, daha çok mental sorunları olan bir tür gibi düşünebilirsiniz. Yani evreni ve bütün içindekileri "biz yöneticiler" ve "köle olması gerekenler" şeklinde gören, böyle sabit bir düşünce yapısı geliştiren bir türler. Bu açıdan, buradaki Göklerdeki Savaş zaten uzay gemileriyle, topla tüfekle değil; diğer gelişim yolunu belirlemesi gereken ve tam gelişmemiş türler üzerinden gerçekleşmektedir. Köle ve dejenere bir tür mü yapılacaklar, yoksa gelişimi mi adımlayacaklar.

Yani aktif bir savaş durumu bulunmamaktadır, başın da başı olan Reptilyanların gücü ise ancak kendilerinden daha güçsüz türlere yetmektedir. Evrenin kendi yasaları bulunduğu için, evrimsel basamağın daha altındaki bir canlı, üstündeki canlıya zarar veremez. Yani Reptilyanları evrimsel olarak geçebilen bir tür (burada kastettiğim, ruhani bir evrimdir), onlardan hiçbir zarar görmeyecektir.

Tanrıların yapmaya çalıştığı da budur. Reptilyan tehdidinden önce de bunu yapmışlardır, bu tehdit bitince de yapacaklardır. Tabii ki, Reptilyanların gücü de azımsanacak derecede değildir zira sayıları çok fazladır, ancak ne kadar çok olurlarsa olsunlar, kendilerinden üstün birisine zarar vermeleri imkânsızdır.

2- Bu yazımızı okuyabilirsiniz.

3- Tanrılar çeşitli vasıtalarla SS olsun ya da olmasın, bütün insanlığın gelişimi için uğraşmaktadırlar. İnsanlık, tarih boyunca pek çok felaketi atlatmıştır, ancak hayır, uzaylıların gelip bizi köle yapacağını sanmıyorum. Bir dönem yeryüzünü de yok etmeye çalıştılar ancak Tanrılar izin vermedi.

Ancak böyle bir durum gerçekleşse bile, evrenin farklı yerlerinde reenkarne olabiliriz ya da biz SS'ler, acil durum gereği kurtarılabiliriz.

İyi geceler.

Sevgili Bright Truth, nazik ve detaylı cevabın için çok teşekkür ederim.

Peki Spiritüel Satanizm öğretisinde kabul edilen yahve veya allah denen tanrıyı "Bir düşünce küpü & yaratımı" olarak addedilmekte.
Ancak Kur'an okuduğumda gayet insani kibirlere sahip, öfkeli, ihtiraslı, tehditkar ve arzulu bir tanrı gözlemlemekteyim.

Bu da bana normal gelmekte. Keza insan milyonlarca yıl evrimleşip tanrısal boyuta ulaşsa dahi, onu insan yapan "benlik" duygusu ve içgüdüleri, yok olmayacaktır. Dolayısıyla benim kafamdaki allah figürü, tıpkı Şeytan gibi canlı bir form olduğunu düşündürmekte. Ancak galaktik diplomasi üstünlüğünü "bir şekilde" şimdilik elde etmiş durumda. Ve kendisi oldukça kibirli, öfkeli, ihtiraslı bir tanrı.

1-) Sizlere allahın bir "düşünce formu yaratımı" olduğunu düşündüren şey nedir? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu ve sadece düşüncenin yaratım gücü ile böyle bir otorite ve alt sistemlerini yaratabilmek mümkün mü?

2-) Şeytan, Yahve ya da diğer tanrısal varlıkların dünyaya gelmemeleri ya da salt fiziki formda uğramamalarını kabul ediyorum, anlıyorum keza riskleri hem fiziken hem mental hatta gezegensel olarak malum. Ancak karşı taraf niçin kitaplar ve seçtikleri insanların misyoner faaliyetleri (peygamberler) ile mücadele yolunu seçti? Buna karşın Şeytan ve bağlı tanrıların bu yönde bir mücadeleye girişmeme sebebi nedir?

3-) Pek çok öğretide, dinde, inanç sisteminde ortak bir nokta var; İnsanın özel ve farklı olduğu. Siz de Şeytan ve tanrılarının insanlarla özel olarak ilgilendiğini söylediniz. Bunun sebebi nedir?

İlminizden, bilgi deryanızdan ve birikimlerinizden faydalanmama müsaade ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Nezaketiniz ve hoşgörünüz için de...

Yüksek saygılarımla.
 
Munzevi said:
Sevgili Bright Truth, nazik ve detaylı cevabın için çok teşekkür ederim.

Peki Spiritüel Satanizm öğretisinde kabul edilen yahve veya allah denen tanrıyı "Bir düşünce küpü & yaratımı" olarak addedilmekte.
Ancak Kur'an okuduğumda gayet insani kibirlere sahip, öfkeli, ihtiraslı, tehditkar ve arzulu bir tanrı gözlemlemekteyim.

Bu da bana normal gelmekte. Keza insan milyonlarca yıl evrimleşip tanrısal boyuta ulaşsa dahi, onu insan yapan "benlik" duygusu ve içgüdüleri, yok olmayacaktır. Dolayısıyla benim kafamdaki allah figürü, tıpkı Şeytan gibi canlı bir form olduğunu düşündürmekte. Ancak galaktik diplomasi üstünlüğünü "bir şekilde" şimdilik elde etmiş durumda. Ve kendisi oldukça kibirli, öfkeli, ihtiraslı bir tanrı.

1-) Sizlere allahın bir "düşünce formu yaratımı" olduğunu düşündüren şey nedir? Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu ve sadece düşüncenin yaratım gücü ile böyle bir otorite ve alt sistemlerini yaratabilmek mümkün mü?

2-) Şeytan, Yahve ya da diğer tanrısal varlıkların dünyaya gelmemeleri ya da salt fiziki formda uğramamalarını kabul ediyorum, anlıyorum keza riskleri hem fiziken hem mental hatta gezegensel olarak malum. Ancak karşı taraf niçin kitaplar ve seçtikleri insanların misyoner faaliyetleri (peygamberler) ile mücadele yolunu seçti? Buna karşın Şeytan ve bağlı tanrıların bu yönde bir mücadeleye girişmeme sebebi nedir?

3-) Pek çok öğretide, dinde, inanç sisteminde ortak bir nokta var; İnsanın özel ve farklı olduğu. Siz de Şeytan ve tanrılarının insanlarla özel olarak ilgilendiğini söylediniz. Bunun sebebi nedir?

İlminizden, bilgi deryanızdan ve birikimlerinizden faydalanmama müsaade ettiğiniz için çok teşekkür ederim.
Nezaketiniz ve hoşgörünüz için de...

Yüksek saygılarımla.

Esenlikler,

1- Enerjiyi bir noktaya yönlendirerek bir depo olarak kullanmak için. Yahudilerin de kendilerince bir okült sistemi var ve bu sistem vasıtasıyla en üst düzeydeki Hahamlar, efendileri olan Reptilyan ve Grilerle iletişim kurabiliyorlar. YHVH düşünce formu ise arada köprü görevi görüyor, çalışmalar söz konusu olduğunda enerji çekilebiliyor.

Kitaplar ise aslen yine bu Hahamlar tarafından yazılmıştır. Bir tek İslam konusunda, Grilerin katkısı olduğunu hatırlıyorum. Ancak bu en son inanç sistemi ise, aceleyle yazılışından ötürü Centil kaynaklarından beslenen (yani bizden çalınan okült bilgiyle geliştirilen) Hristiyanlığa nazaran çok daha düşük bir okült içyüz içermektedir.

2- Burada anlaşılması gereken nokta, Yahudilerin ilk olmadığıdır, pek çok evrimin alt seviyelerindeki kabile, daha öncelerinde ve sonralarında bu varlıklarla anlaşma yapmaya çalışmıştır ancak ya kendi sonlarını hazırlamışlardır, ya da Tanrıların yolunda ilerleyen diğer halklarca bozguna uğratılmışlardır.

Tanrıların bir inancı yayma gereği bulunmamaktadır çünkü yaratılışımızdan son 2000 seneye dek zaten aynı şeyleri bilen, aynı yolda birleşen bir türdük. Balık Çağı'nın olumsuz bir altyapı hazırlayışından ve Yahudilerin de son birkaç bin yılda geliştirdiği ve misyon edindiği kendilerini efendi yapma hırsından ötürü bu inançlar yayılmıştır.

Biz kati bir şekilde bunları "Gerçeklik" ile bir tutmamaktayız. SAT zaten Gerçek demektir, diğer ölüm programları ise yalanlarla bezelenmiş bir matrix'tir.

Örneğin büyük bir usta olan Apollonios'tan hareketle Yeşua'yı çıkardılar, ya da İsis-Ra-El birleşiminden İsrail'i oluşturdular; Yeruşalem dahi Yunanca'daki "İlahiyata karşı yapılan saygısızlık ve hırsızlık" anlamındaki Ierosylia'dan gelmeyken; Solomon, Güneş'in farklı dillerdeki karşılığından gelmekte iken veyahut da Brahma'dan Abraham türetilmişken, burada zaten orijinal bir inanç sisteminden bile bahsedilemez, zira Yahudiler gittikleri yerlerde bir şeyler görmüş, bilgileri çalmak için Rahipleri arasına sızmış ve antlaşma yaptıkları efendileri ne derse, o bilgileri öyle ya da böyle elde edinebilmek için bir misyon doğrultusunda organize hırsızlık gerçekleştirmişlerdir.

Bu inançların bu kadar rağbet görme nedeni de budur, çünkü bizim özümüze hitap eden, asıl anlamlarından saptırılmış sembollerden gelmektedirler.

Bu inançlar, 10,000 yıl ya da 15,000 yıl önce var olsaydı en iyi hâliyle fantastik edebiyat kabul edilirdi. İnsanlığın ruhani olarak düştükçe düştüğü bir döneme denk geldiği için, bir nevi hastalığa biz kapı araladık, çünkü bünyemizi zayıf bıraktık. Balık Çağı bizim için ruhaniyetin çağı olabilecekken, bu burcun gölge yanı olan dellüzyonlar ve yalanlarla koca bir dönemi geçirdik.

Ancak yine de sandığınız gibi bir görmemezlikten gelme durumu yoktur. Şeytan hem düşüşün, hem de yükselişin efendisidir ve bu yolda da bütün canlıları serbest bırakmıştır. Zorla bir yükseliş dayatılamaz. Her şey kişinin kendisinde bitmektedir.

Bu yolda, insanların bilmesi bizim için önemlidir. Bilgi sayesinde, insanlar en azından Gerçek'ten haberdar olabilir ve daha fazlasını araştırıp, daha da önemlisi uygulamayı seçebilir. Bu dinlerden önce Tapınaklarda, Tarikatlarda, Felsefe Okullarında yapılan şey buydu.

Bu dinlerden sonraysa, hayati tehlike arz ettiği için bu tarz insanlar gizlilikle öğretileri yaymak durumunda kalmıştır. Örneğin Gnostikler içinden birkaç tarikat, Masonlar (ki günümüzde onlar da ele geçirilmiştir), bazı krallar ve politikacılar, bilim adamları, Anti-Christ/Deccal olarak bilinen ve günümüzde tanrılığa erişen Adolf Hitler buna dahildir. Bu kişiler, özel misyonla olsun ya da olmasın bir çaba vermiştir. Aynı çabayı günümüzde biz de vermekteyiz, hem bizden önce gelenlerin hatıralarını onurlandırıyor, hem de insanlığı eski ihtişamına ve biricik Tanrılarına kavuşturmanın mücadelesini veriyoruz.

3- İnsanlar, yaratılış amaçları gereği, Tanrılar gibi olmak için yaratılmışlardır. Bu ölüm programlarında da "Tanrıya benzer" yaratıldığından bahseder ancak tabii ki, bu da bizden çalınan ve çarpıtılan bir ifadedir.

Evrende var olan, evrimleşen her tür yaşayamıyor; hepsinin böyle yüce bir potansiyeli de bulunmuyor. Bu açıdan, Baba olarak adlandırdığımız Şeytan'ın birer çocukları olarak elbette önemli bir yer sahibiyiz. Ancak bu demek değildir ki evrende tekiz. Hayır, bizden çok daha gelişmiş türler bulunuyor, ya da belki de bizimle aynı seviyede ve durumda olan türler, ya da aynı duruma yükselmeyi bekleyen türler.

Burada insanlığa önem atfederken, aslında bir yandan da yaratılış misyonumuzu anımsıyoruz. Tanrılar gibi olmalıyız.

-----------------------------

Rica ederim. Elbette, vakit buldukça cevaplamaktan hoşnut kalırım ancak çoğu sorunuzun cevabı da sitemizde yer almaktadır. İngilizce olarak okuyabileceğinizi söylediğiniz için, aynı zamanda ana sitelere de bakabilirsiniz.

Yine de sadece Türkçe siteyi okusanız bile dağınık parçalar bir anda birleşecektir, çünkü çok yönlü konularda içerikler bulunmaktadır ve bunlar da birbirlerini tamamlamaktadır. Örneğin uzaylılar, Tanrılar, düşmanlar bağlantısını böylece daha iyi kurabilirsiniz.

İyi günler.
 
zavaliebalo said:
Bright Truth said:
Bir dönem yeryüzünü de yok etmeye çalıştılar ancak Tanrılar izin vermedi.

Esenlikler, bu ne zaman oldu?

Esenlikler,

Güneş Sistemimiz işgâl altındayken böyle bir çaba içine girildi. Mars'ın köleleştirilip Phaeton'un yok edildiği işgâlden bahsediyorum.

İyi günler.
 
Sevgili Bright Truth, tekrar çok teşekkür ederim detaylı ve nazik cevaplar için.
 

Al Jilwah: Chapter IV

"It is my desire that all my followers unite in a bond of unity, lest those who are without prevail against them." - Satan

Back
Top